25 Nisan 2024 Per

RAMAZAN AYINI NASIL KARŞILAMALIYIZ

MÜBAREK RAMAZAN AYINI NASIL KARŞILAMALIYIZ?
 MÜBAREK RAMAZAN AYINI NASIL KARŞILAMALIYIZ?
 

Alemlerin Rabbi Allah’a hamd, son Peygamber Hz. Muhammed (SAV)’e onun aline halkına, ashabına ve kıyamet gününe kadar onun yolundan gidenlere de salât ve selam olsun.
 Mübarek Ramazan ayının yaklaşması dolayısı ile sizlerle bazı mütevazi bilgileri paylaşmak istedim. Okuyacağınız bu araştırma ve inceleme yazımızı da memnuniyetle kabul edeceğinizi umuyor ve sizlere en samimi duygularımı sunuyorum.
 İlk önce toplum içinde ramazan ve oruçla ilgili sıkça sorulan soruları hatırlatalım. Aşağıya yazacağım sorular sizlerinde zaman zaman dikkatini çekmiştir. Örneğin:
 
 – Oruç İslamın temel şartı mıdır?
 – Oruç kimlere farzdır?
 – Orucun hükümleri nelerdir?
 – Oruçlu neleri terk etmelidir?
 – Oruçluyken hiç mi bir şey yapılmaz?
 – Orucu neler bozar?
 – Oruç kazaya bırakılır mı?
 – Namaz kılmadığı halde oruç tutulur mu?
 – Teravih namazı 8 rekat mı, 20 rekat mı?
 – Ramazan ayı dışında fıtır sadakası verilebilir mi?
 – Ramazan da yapılması gereken geçerli işler(ameller) nelerdir?
 
 Yukarıda sorulan soruların cevapları yıllardır tartışılmış ve çözüm yolu bulunmaya çalışılmıştır. Ancak insanoğlu unutkanlıkla fasıflı kılındığından zamanla bazı şeyleri unutmuş veya terk etmiştir. Günümüzde yukarıdaki soruların cevabını arayan yüz binlerce samimi Müslüman olduğu da bir gerçektir.
 
 İlk sualin cevabına gelince:
 Ramazan Orucu İslamın temel şartlarından biridir. Bunun delili Kuran, Sünnet, Kıyas-ı Fukaha ve İcma-i Ümmettir. Yüce Allah Kuran da Bakara süresi 185. ayette : “ Sizden her kim bu aya erişirse orucunu tutsun….” buyurur. Oruç İslam’ın beş temel esası arasında peygamberimiz tarafından bizzat sayılmıştır. İslam milletleri de oruç hakkında tevatür(yalanlanamayan) bir bilgiye sahiptirler. Yani orucun İslam’ın temel şartı olduğuna dair deliller kesindir ve inanılması tutulması gerekir. Ramazanda mazeretsiz oruç tutmayan Müslüman günahkar olur. Orucun varlığını ve gereğini inkar eden Müslüman da İslam dininden çıkmış sayılır. Bu konuda her hangi bir ihtilaf yoktur. Oruç Müslümanların büyük bir önem verdiği bedeni ve nefsi bir ibadet şeklidir.
 
 Oruç kimlere farzdır?
 Bu sorunun cevabı aslında herkes tarafında bilinse de bazen tartışmalar çıkmakta ve bunun nedeni de İslam dininden kaynaklandığı sanılmaktadır. Aslında insanların fiilleri ile İslamın ilkelerini birbirinden iyi ayırt etmek gerekir. Dinin temelinde herhangi bir eksiklik veya fazlalık yoktur. İslam dinin temel hükümleri insan hayatını kolaylaştırmak için konulmuştur. Orucun kimlere faz oluşuna gelince;
 1- Oruç; akil, baliğ, mukim(yolcu olmayan = İkamet eden) olan ve gücü yeten her Müslümana farzdır.
 2- Müslüman olmayan kişiye oruç farz değildir. Bir kimse sonradan Müslüman olsa geçmiş oruçları kaza etmesi gerekmez.
 3- Buluğ çağına girmemiş çocuğa oruç farz değildir. Ama alışması için oruç tutması uygun zamanlarda tavsiye edilir.
 4- Deliye oruç farz değildir. Dinin hükümlerinden akıl sahipleri sorumludur. Aklı olmayanın dini sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmez. Bunun içinde fidye verip, yemek yedirmez. Hayatı anlama ehliyetine sahip olmayan akıl hastasına, unutkanlığa müptela olmuş çok yaşlı ihtiyarlara da oruç farz değildir.
 5- Hasta olan bir kimse iyileşince orucunu tutar. Bunun için ehliyetli doktorların hasta hakkında bir karar alması gerekir. Sürekli bir hastalık yüzünden oruç tutamayan bir kimse, çok yaşlı olan, hastalığı hiç iyi olmayan hasta gibidir. Bunlardan zengin olanlar, oruç tutamadıkları her gün için bir fakire yemek yedirirler.
 6- Hamile ve emzikli kadınlar, hamilelikten, çocuğu emzirememekten veya çocuğun sağlığından korkarlarsa oruç tutmayıp sonra kaza ederler. Ancak bunu toplum içinde ifşa etmezler.
 7- Hayızlı ve nifaslı olan kadınlar bu sürelerince oruç tutmayıp daha sonra gününe gün kaza ederler.
 8- Suda boğulma ve ateşte yanma tehlikesi bulunan birini kurtarmak için, gerekirse oruç bozularak bunlar kurtarılır. Bu durumda da oruç kaza edilir.
 9- Yolculara gelince onlar için bir azimet ve kolaylık vardır, yolcular dilerse oruç tutar, dilemezse tutmaz. Bu yolculuk ister Umre gibi bir fedakarlık olsun isterse nakliyecilik gibi devamlı olsun, kendi beldelerinde bulunmadıkça oruç tutmayabilirler.Daha sonra tutamadıkları gün sayısınca tutar, kaza ederler.
 
 Orucun Hükümlerinin Neler olduğu sorusuna gelince;
 Ramazan orucunda hüküm olarak; niyet, vakit, sahur, iftar, kaza, gibi kavramlar ilk olarak insanın aklına gelir. Farz olan oruca şafak sökmeden niyet etmek farzdır. Geceden niyetlenmek gerekir. Sahur bir çeşit ertesi günkü oruç tutmaya niyet sayılır. Sahura kalkamayan kimselerde öğle ezanına kadar niyet etmelidirler. Niyet bütün ibadetlerde ortak esastır. Niyetsiz ibadet olmaz. Niyetin yeri kalptir. Bir şeyin olmasını istemek ve ummak anlamlarına gelir ki bunu dil ile ikrar ve kalp ile tasdik etmek yeterlidir. Amellerin kıymeti niyetlere bağlanmıştır. Hz. Peygamber (SAV) : “ Ameller niyetlere göredir…” buyurmuştur.
 Orucun vakti nasıl bilinir? İmsakla iftar arsında bir benzerlik görünmüyor. Bunu nasıl açıklar sınız?
 “Fecir vakti; beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayınız.” (Bakara süresi; 187)
 Sabah namazı vakti Fecr-i sadık ta başladığından ülkemizde ihtiyat süresi uygulaması yapılmaktadır. Bunun için ezanlar genelde 15-20 dakika erken okunmaktadır. Bu yüzden ezan okunduktan sonra yeme içme bırakılmalıdır.
 İftar vakti ise; doğu tarafından karanlığın başladığı, batı tarafından da gündüzün sona erip, güneşin yuvarlaklığının kaybolduğu vakittir.
 Sahur: Allah Rasûlü (SAV) buyuruyor: “Bizimle Ehl-i Kitabın orucu arsındaki fark, sahur yemeğidir.” Allah Rasûlü sahuru bereket olarak nitelendirmiştir. Bu yüzden sahuru terke etmek sünnete aykırıdır. İnsanlar için oruç tutmada elbette güçlük vardır. Ancak sahur yemeği bir bardak su içmek için bile olsa güzel bir sünnettir. Bu sünneti fecre kadar uzatmak da sünnettir.
 
 Diğer bir soruda oruçlu neleri terk etmelidir?
 
 Oruçlu bir kimsenin terk etmesi vacip olan işler(fiiller) i şöyle sıralayabiliriz.
 Fitne ve fesad yayan yalan söz, oruçlu bu kötü fiili hemen terk etmelidir.
 Hayırsız ve fuhuş sözler: Allah Rasûlü(SAV) “ Oruç; yememek ve içmemek değildir. Ancak oruç, hayırsız ve fuhuş sözden kaçınmaktır.” buyurmaktadır. Öyleyse bütün ibadetlerde ihlas ve samimiyet esastır. Her ibadtte olduğu gibi oruç ibadetinde de vakur ve tevazu içinde olmak gerekir.
 
 Oruçluyken hiç mi bir şey yapılmaz?
 Oruçlu cünüp olarak sabaha kalırsa, gusleder ve orucunu tutmaya devam eder.
 Misvak kullanma konusunda oruçlu ve oruç tutmayan arasında bir fark yoktur.
 Kan tahlili yaptırmak orucu bozmaz. Çünkü onlar mideye giden bir şey yoktur.Kuvvet iğneleri ve serum orucu bozar.
 Sürme – damla ve göze damlatılan diğer şeyler orucu bozmaz.
 Diş macunu ile dişleri fırçalamak orucu bozmaz.
 
 Peki bu sayılanlar orucu bozmuyorsa neler orucu bozar?
 · Kasten yemek içmek: faydalı olsun, faydasız olsun yemek ve içmek orucu bozar, fakat unutarak veya hata ile veya zorlama ile yemek içmek orucu bozmaz. Allah Resûlü (SAV) buyuruyor: “ Bir kimse unutarak yer ve içerse orucunu tamamlasın, şüphesiz ki, Allah ona yedirmiş ve içirmiştir.”
 · Cinsel ilişkide bulunmak: Oruç tutmakla sorumlu bir kimsenin cinsel ilişkiye girmesi onun orucunu bozar. Böyle bir kimsenin orucunu kaza etmemesi ve ağır bir keffaret ödemesi gerekir. İki ay üst üste oruç tutmak bu yapılmazsa altmış fakire yemek yedirilmesidir. İstediğimi yaparım deme hakkı yoktur. Sırası ile oruç tutamazsa, fakire yemek yedirebilir. Bu kısma dikkat edelim lütfen burası çok nazik bir konudur.
 · Beslenme için vurulan iğneler: Bu iğneler bazı besin maddeleri, vitaminler ve kan verilmesi için yapılırlar. Bu durumda oruçlunun orucu bozulur. Çünkü yapılan iğnelerle kişi gıda almıştır.
 · Hayız ve nifas: Gündüz oruçlu iken, kadınların bilinen hayız kanın gelmesi ile orucu bozulur. Bu durumda orucunu bitirir. Gününe gün kaza eder. Ancak bugünlere isabet eden namazları onlardan kaldırılmıştır. Allah kullarının durumlarını bizden daha iyi bilir. Bu uygulama kadınlar için çektikleri eziyete karşılık bir kolaylıktır.
 
 Oruç ne zaman kazaya bırakılır? Nasıl kaza edilir?
 Kaza; üzerinde farz oruç kalmış bir kimsenin en kısa zamanda yerine oruç tutması, kaza etmesi gerekir. Kaza orucunu art arda tutmak bir zorunluluk değildir. Oruçlu kimse çeşitli sebeplerden dolayı orucunu kazaya bırakmış olabilir. Yolculuk, kadınlar için muayyen günler, emziklilik hali veya düşman tarafından zorlanma gibi. Bunun gibi durumlarda kişi tutamadığı güne karşılık kaza orucu tutar. Birde nafile bir oruç tutarken bozulan orucu kaza etmek de vacip olur.
 
 Ramazan ayı gelince çok sık gündeme gelen bir diğer soru da şudur. Bir kimse namaz kılmadığı halde oruç tutabilir mi? Bu şu demektir. Kişi oruç tuttuğu halde namaz kılmıyor. Öncelikle İslam dininde Tevhid den sonra en önemli bir şart(farz) namazdır. Bu kişi namazı terk etmekle en önemli bir rüknü yapmamış sayılır. Namazı küçümseyerek mi terk etmiştir yoksa tembelliğinden mi terk etmiştir. Burası çok önemli bir ayrıntıdır. Namaz dinin direğidir. Eğer küçümseyerek ve benimsemeyerek terk ederse kişiye tuttuğu orucun bir faydası olmaz. Namazı kasten terk eden kişinin kafir olduğu hakkında bir hüküm vardır. Kafirin de ameli kabul edilmez. Allah Resûlü(SAV) “ Bizimle onlar arasında olan ahid, namazdır. Kim namazı terk ederse kafir olmuştur.” buyurmaktadır.
 Ne yapılması gerekir? Normal aylarda namaz ibadetini ihmal eden Müslümanlar Ramazan ayında oruç tutmakla beraber beş vakit namazlarını da eda ederlerse daha efdal olur. Peki böyle yapmak doğru olur mu? Ramazan ayının insanlara kazandırdığı güzel huylar sonraki günlerde devam eder inşallah.
 – Ramazan ayında bilindiği gibi geceleri Teravih namazı kılınmaktadır. Teravih namazı, Allah Resûlü (SAV) in Ramazanda emanetle kılmak suretiyle bize emanet ettiği bir sünnetidir. Ancak farz olmasından korktuğu için, ümmeti güç yetiremez diye sürekli cemaatle kılmayı terk etmiştir.
 Halife Hz. Ömer zamanında bu sünneti ihya etmek için insanları davet ettiğinde , onları onbir rekat namaz kılmaya topladı. Yani üç rekat da vitir kılmışlardır. Bu da sünnete uygundu. Başka görüşler var ise de araştırmamız neticesinde Allah Resûlü(SAV) in ramazan ayında ve diğer zamanlarda gece namazını vitir dahi onbir rekattan fazla kıldığı hiç görülmemiştir.
 Teravih namazları halihazırda 23 rekat vitir dahil kılınmaktadır. Bu şekilde kılanlar namazın ta’dili erkanına uymayıp çok hızlı kılmaktadırlar. Bu da Allah Resûlü nün sünnetinde olmayan bir şekildir. Müslümanlara gereken şey bu konuda Allah Resûlü nün sünnetini araştırmaları ve doğrusuna uymalarıdır.
 – Ramazan ayına ait güzel bir uygulama da fıtır sadakasıdır. Sadak-ı Fıtır, küçük, büyük, kadın, erkek her Müslümana farzdır. Sadaka-ı fıtırın şartı ise, bir günlük yiyeceğinden başka bir yiyeceğe sahip olmaktır. Erdemlilik fakirlere daha çok faydalı olanı vermektir. Sadaka-ı fıtırın verme zamanı ramazan ayı boyunca ve bayram namazı kılmadan öncedir. Bayram günüden bir iki gün önce vermek de mümkündür.
 
 
 Mübarek Ramazan Ayını nasıl karşılamalıyız?
 Yüce Allah, ramazan ayına diğer aylardan farklı olarak pek çok özellikler ve üstünlükler vermiştir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “ O Ramazan ayı ki Kur an o ayda indirilmiştir. İnsanları hidayete erdirmek, doğru yolu ve hak ile batılı ayırt eden hükümleri açıklamak üzere indirilmiştir.” Bakara Suresi, 185. ayet)
 Ramazan ayı rahmet, bereket ve bağışlanma ayıdır. Bu aydaki özelliklerden bazıları şunlardır.
 1- Oruç tutanın ağız kokusu değişmesi, Allah katında misk kokusundan daha hoş karşılanacaktır
 2- Melekler, oruçlulara oruçlarını açacağı vakte kadar bağışlanma diler.
 3- Yüce Allah her gün Cennetini süsler ve şöyle buyurur: “ Salih kullarımın üzerlerinden sıkıntıyı ve eziyet verici şeyleri atarak, sonra da sana gelmelerine fazla bir zaman kalmadı.”
 4- Ramazan ayında azgın şeytanlar zincire vurulur, cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir.
 5- Bu ayda bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi vardır. Bu gecenin hayrından mahrum kalmamak gerekir.
 6- Ramazanın son günü, bütün oruçlulara mağfiret olunur. Yüce Allah’ın cehennem ateşinden azad ettiği kimseler vardır ve bu her ramazan gecesinde devam eder.
 İşte böyle bir ayı samimi bir Müslüman sahih bir tövbe ile tevbe eder ve kararlı bir şekilde ibadetlerine devam eder. Ramazan ayını bir daha ulaşmayacakmış gibi en güzel şekilde karşılar ve hayatını mamur edecek amel-i salihler yapar. Bu amelleri de şöyle sıralayabiliriz:
 
 a) Oruç: Allah Resûlü (SAV) şöyle buyurmaktadır: “ Ademoğlunun bütün amelleri kendisinindir. Bir iyilik on misli ile yediyüz katına kadar mükafat görecektir. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyuruyor: Oruç müstesna, o benimdir ve onun mükafatını verecek olan benim. Çünkü oruçlu arzularını, yemesini, içmesini benim için terk eder. Oruçlunun iki sevinci vardır. Orucunu açınca(bayram yapınca) sevinir ve Rabbine kavuşacağında da sevinir. And olsun oruç tutanın ağız kokusunun değişmesi Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” ( Buhari ve Müslim) bir başka hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: “ Kim Ramazanı (farz olduğuna) inanarak ve ecrini Allah’tan umarak oruçla geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” ( Buhari ve Müslim )
 
 b) Namaz : Namaz ibadeti dinin direği ve Mü minin miracıdır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Rahmanın kulları yeryüzünde ağır ve vakur yürürler. Cahiller onlara sataşarak hitap ettiklerinde onlar: “Selametle” der geçerler. Onlar gecelerini Rablerine secde ile kıyam ile (namaz kılmakla) geçirirler.” ( el Furkan suresi, 63-64. ayetler)
 c) Sadaka : Allah resûlü en çok ramazan ayında cömertlik gösterirdi. O şöyle buyurmuştur: “ Sadakanın en faziletlisi ramazan ayında verilen sadakadır.” Bu hadisten anlaşıldığı gibi ramazan ayında sadakanın bir üstünlüğü bir özelliği vardır. O halde bu konuda elimizi açık tutmalıyız, durumumuza göre sadaka vermeye gayret göstermeliyiz. Sadaka vermenin bazı çeşitleri şunlardır:
 Yemek yedirmek, oruçluya oruç açtırmak, bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gidermek, fakir, yoksul dul ve yetimlere üst baş almak gibi.
 d) Bu Ayda daha çok Kur an okumak,
 e) Kadir gecesini araştırmak Ramazan ayının son on gününün gecelerinde kadir gecesini araştırıp ibadet etmek çok ecirli bir ameldir.
 f) Çokça zikir, dua ve tövbe etmek, Ramazan ayının gün ve geceleri faziletli günlerdir. Bu günleri ganimet bilerek, çokça zikir ve dua etmek, özellikle de duaların kabul edildiği anlarda buna dikkat etmek gerekir. Oruçlu kimse orucunu açtığı vakit oruçlunun red olunmayacak bir duası vardır. Şanı Yüce ve Mübarek olan Rabbimizin dünya semasına inip de: “Bir dilekte bulunan kimse var mı ona dileğini vereyim, mağfiret dileyen var mı ona mağfiret edeyim.” dediği vakittir.
 
 Sevgili okuyucular ve kıymetli hemşehrilerim, Mübarek Ramazan ayı dolayısı ile sizlerle bu ayın güzelliklerini ve bereketini paylaşmak istedim. Bu yazı da benim sizlere ramazan mesajım olsun. En kalbi duygularımla herkese saygı ve sevgilerimi sunarım.
 Mehmet Ali KURU
 Eğitimci – Yazar
 ÇORUM

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar