26 Nisan 2024 Cum

Vur kazmayı Ferhaaaaaat!

              

          
       Vur kazmayı Ferhaaaat!……
 
(Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!)
 
     Bugün 1 Haziran 2011..Bu tarihi unutmayınız!
 
   1994’den beri seçme hakkını kullanan bir T.C. Vatandaşıyım, hasbel kader asker olduğumuzdan mütevekkil 1999 senesi seçimlerinde oy kullanamadım. Kullansaydım oyum rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’naydı..Kazanmayı bırak barajı aşamayacak bir partiye oy verme durumundaydım, (6 vekillle rahmetli Muhsin Y.nun 28 Şubat sürecindeki aslanlar gibi duruşu akıllardadır) ancak bugün öyle değil! Bugün ne BBP, ne Saadet, ne de HAS Parti’nin barajı aşma şansı yok ve şimdilik olmamalı… (Üçlü bir ittifak olsaydı-olabilirdi)  Ülke 1950’den sonra en önemli, hatta belki bazı açılardan daha da önemli bir seçimin günündedir. Yollar kavşağa gelmiş çatmıştır. Türk Demokrasi arabası ya duble yola girecek, otobana geçecek yada tek şeride sapacak stablizeye düşecektir. İlk defa askeri ve sivil vesayetçi bürokrasinin belini kırma noktasında, ilk defa Sivil bir anayasa yapma noktasında, ilk defa ülkenin artık çözülemez denilen kangren olmuş Kürt meselesinde hatta ve hatta Osmanlının bile çözemediği Alevi meselesinde çözüme bu kadar yakınız..Bu fırsat heba edilmemeli, saydığım bu bütün meselelerde atılmış olan adımların hedef ulaşması noktasında iktidarın en az 330 millet-vekili daha doğrusu şansı verilmesi bu gece beklenen bir sonuç..367 zordur, ancak Referandum sayısı vekili beklenmektedir.
 
 Bugün CHP-MHP-BDP’de bunun farkında..Bu partiyi destekleyen kardeşlerimiz kusura bakmasın, bunların bugün derdi AKP’nin daha az oy alması, alması ki AKP Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmasın! Aman daha önce her kesimin şikâyetçi olduğu-birçok iyi uygulamaya engel asker anayasası değişmesin! Yoksa CHP artık her beğenmediği kanun için nasıl Anayasa Mahkemesine koşacak? Nasıl olsa onlarda hemen CHP’nin iptalini kabul ediyorlardı..
 
 Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Artık Demokrasi ve samimiyet zamanı! Çünkü Demokratım demekle demokrat olunmadığını başta Süleyman hep Süleyman Demirel Baba ispat etmiştir..
 
 Eleştirler-hatalar hep olacak, fakat iyi fazlaysa başarı fazlaysa kararı değiştirmeyecek! Ebetteki AKP’nin yanlışları var, belki ispatlanmasa da yolsuzluk yapanları var. Fakat vatandaş yapılan iyi hatta üstün icraatlar fazla mı ki fazla ona bakıyor..AKP hangi toplumun parçası? Bu insanlar hepsi bu toplumdan, bu toplum ki arlısı da arsızı da, hırlısı da hırsızı da mevcut! Evliya eşkıya iç içe yaşıyor. Fakat inanıyor ki başbakan bunlara müsaade etmez, yapılan varsa ki nasıl binlerce ihaleyi tek tek bilsin, her üye partiliyi tanısın? Bir delikten herkes içeri giriyor, kimi hizmet kimi kese peşinde..Ama önlenmeli mi, kesinlikle mesela varsa haksızlık-hırsızlık ben hakkımı helal etmiyorum! Fakat eskisi gibi kaç ciddi yolsuzluk haberi geliyor, azaldı ancak yok olmaz..İnsanlar ciddi olsa ciddiye alır,Tayyip Erdoğan babasının oğlu mu gider başkasına verir oyu, sandığa kadar adam mı takip ediyorlar, BDP gibi tehdit mi ediyorlar?
 
  Fakat bu muhalefet anlayışındaki saçmalıklarla ne yapabilirler? Adam ekonominin mahfolduğunu söylüyor, yahu böyle kimseyi inandıramazsın herkes biliyor ki işsizlik %11 olsa da ihracat-satışlar-piyasa yerli yerinde, herkes tıkır tıkır maaşını alıyor, zam alıyor, sayısız özel sektör yatırımı oldu, iki yer kapandı, beş yer açıldı, İspanya-Portekiz-Yunanistan ne halde? Deki benim söyle bir çözüm yolum var, kabul! Yâda Kürt meselesi yok, Alevi meselesi yok demek insanları sadece güldürüyor. Devlet tehlike altındaymış, her gün dışarıdayız, hani nerede tehlike? Kaç kişi inanıyor buna? Sonra Ergenekon nasıl fasa fiso olur, adamlar suçunu bile bilmiyormuş, yahu adam demiş güleceğim olmayacak, yahu 3500 sayfa iddianame masal mıdır? Bugün hapishanede adi suçlular bile bir dilekçe yazsa hemen işleme konur, herkesin avukatı var, delil yoksa adamı içeride nasıl tutarlar? Ortada yüzlerce telefon kaydı-ofislerde ele geçen doküman-planlar var, etmeyin yahu, artık buna kim inanır? (Kadir İnanır belki ) Sonra sen o Ergenekoncuları-mahkemesi devam edenleri nasıl aday yaparsın? Yalçın Küçük ve S.Demirel bir liste yolluyor, MHP ve CHP okey deyip-listedeki adayların çoğunu aday gösteriyor? Yalçın Küçük kim? S.Demirel kim? Sen G.Başkan değil misin, iraden hani? İnsanlar bilişim çağında bunları görüyor-biliyor, bu anlayış çöktü, yemezler!
 
    Bugün vatandaş buna bakmıyor, Fakat vatandaş bir 2002 öncesine bakıyor bir 2011 manzarasına bakıyor..Bir karşısındaki liderin samimiyetine bakıyor, iş yapabilme kendine güvenme kabiliyetine bakıyor, bir de konuşmasını kağıttan okuyana anlamadığı detaylara girene bakıyor..Karşısındaki 8.5 yıllık lider bakıyor kağıtsız ve rahat konuşan, kalabalıkları elinde kumanda var gibi alçaltıp heyecanını yükselten, bazen ciddi bir devlet adamı bazen kendi gibi kızan-sevinen, şaka yapan bazen amansız ve yaman çatan biri..Bir ortadirek aile çocuğu, dört çocuk babası, dindar ama demokrat, karizmatik sanki lider doğmuş bir insan! Karşısında insanları eğiyor,  eritiyor, büküyor, tavırları bazen hırçın bir delikanlı, güce ve baskıya boyun eğmez hali,  mert bir Karadeniz insanı, duruşu muhaliflerde kabalık olarak algılanıyor, ancak sevenlerini mest ediyor, ediyor çünkü onların nice yıllardır söylemediklerini söylüyor, konuşamadıklarını konuşuyor, o anlı şanlı laf edilmez büyüklere haykırıyor, İsrail’e de söylemediğimizi söylüyor,  BDP’lilere de söylemeye cesaret edilemeyicekleri söylüyor?  Bizim gibi seviniyor, bizim gibi üzülüyor, kitleler onu kendinden görüyor, kendi geçmişinden gelmiş kabul ediyor..yüzbinlerce insan aday hatalarına rağmen adaya değil halen ona bakıyor.Yoksa o adaylara kalsa!
 
 Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Artık Demokrasi ve samimiyet zamanı! Çünkü Demokratım demekle demokrat olunmadığını başta Süleyman hep Süleyman Demirel Baba ispat etmiştir..
 
 R.Tayyip Erdoğan, Menderes-Özal çizgisinin 3.halkası ..fakat en cesuru en boyun eğmeyeni en iktidarlısı. ..şimdi de en başarılısı olma yolunda..Menderes liberal ve zayıf yönlerine karşın bu dünyanın insanıydı, çok iyi başlamıştı, Türkiye şantiyeye dönmüştü, dindarlar-camilere-Kur’an’a baskı kalkmıştı, ezan Türkçe olmuştu fakat 1957’den sonra derin güce boyun eğdi, ancak yaranamadı, ipleri eline alamadı, sekreteri bile masondu; üstad Necip Fazıl ona son mektubunu yazarken şöyle sözü bitirmişti: Ya ol, ya öl! Derin güce boyun eğmesini canıyla ödedi (İnşallah şehittir) Özal ise büyük bir adam fakat yalnız bir adamdı..Kadrosu eksikti, aile sorunluydu, yinede yılmaz-mücedeleci ve zekiydi fakat oda bir yere kadar gidebildi, 93’de tam harekete geçmişti ki onu ve ekibinden birkaç insanı harcadılar (Rahmetli Adnan Kahveci-Eşref Bitlis Paşa v.d.) Fakat Tayyip Erdoğan bütün bu eksiklerin tamamlandığı-bu tecrübenin meydana getirdiği liderdir. Bir beklentinin oluşturdu liderdir. Bütün bu başarının arkasında kendi güçlü kişiliği yanında ondan ayrılmaz arkadaşları ve iyi-sağlam-ehil bir kadro oluşturmasıdır, olaylar karşısında eğilmemesi-bükülmemesi, korkmamasıdır..fakat diyorsun ki ‘’efendim amerikada evi varmış, oğlunun denizde gemisi varmış!’’ Bunları ciddi ispatlaman lazım, sana göre bir başbakanın ailesinde ev ve gemi hemen hırsızlığı çağrıştırırken, toplumun diğer yarısı, evi de olabilir, Amerikada bugün 200-300 milyara daire alınır, gemi dediğin 5 trilyona da gemi var, 500 milyara da gemi var diyor, hem deliller yok, buna halk bakmaz ki? Sayın Başbakan 50-60 senedir İstanbul’da, 20 sene önce gidenler köşeyi dönmüş 60 sene önce giden niye testinin kulpunu tutmuş olmasın? Ben biliyorum 30 enedir ticaretle meşgul olduğunu..Halk 20 sene sonra Özal’dan daha güçlü lider bulmuş, ona bakıyor, bırakmıyor, bu bir insan, evliya aramıyor ki?
 
 Eğer R.T.Erdoğan’dan iktidarı almak istiyorsan ondan daha Demokrat, daha özgürlükçü, derin çetelere karşı daha cesur, Kürt-Alevi-Başörtüsü meselelerini çözmeye daha kararlı olacaksın, Kanal İstanbul gibi ve daha büyük projelerin olacak, fakat Demirel balon babanın balonları gibi olmayacak, Dindar olmasan bile Dine ve Dindara saygılı olacaksın, bunda da samimi olacak iktidara geldiğinde bunları unutmayacaksın, hemen dindar insanları harcamayacaksın, yok gerici mürteci diye..millet anlıyor, laf için söyleneni de samimi olanı da..Dindar olmak demedim, Dindar zümre aransa Saadet’in iktidara gelmesi lazım..
 
 Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Artık Demokrasi ve samimiyet zamanı! Çünkü Demokratım demekle demokrat olunmadığını başta Süleyman hep Süleyman Demirel Baba ispat etmiştir..
 
 Anlamadılar, anlayamadılar, fark edemediler..belki de fark ettiler, zorlarına gitti, işlerine gelmedi, inat onlara engel oldu..bu topraklarda 80 yıllık, 100 yıllık düşüncelerin, Sosyalizmin, Irkçılığın, dinsizliğin, Faşizmin ve yada bunların hepsinin burada dayanağı …izm’in karşılığının olmadığını, toplasan hepsinde samimi kitlenin %20’yi geçmeyeceğini anlayamadılar, zira bir izdüşümü yok, yok nasıl olsun ki Dünyanın batısında yüzyıllarca toplumsal sınıflar ve sınıflar arası çatışmalar burada yaşanmamış,  batıda Senyör’ün Serfe ettiğini burada efendi kölesine etmemiş, hatta azat etmiş-sevmiş kızıyla evlendirmiş. Burada Batıdaki gibi baskıcı ve dogmacı bir Hristyanlık yaşanmamış..Burada ayyaşların çoğu bile bir yerde bende müslümanım der, günahkarım ama müslümanım..
 
  Bazılarının zoruna da gitse kızsanız köpürseniz de bu toprakların ve bu milletin karakterine-kimliğine-kültürüne Din çoktan mayasını çalmış, Sünnisine de çalmış, sizin güya (vesayetin) sigortası gördüğünüz Aleviye de çalmış..Ali kim? Hak kim? Muhammed kim? Hacı Bektaş kim? Semah nedir? Bu topraklarda her şey Din üzerinden anlam kazanır, Din üzerinden mana bulur! Din birinci referanstır! Dinsiz vatan sevgisini kime anlatacaksınız? Dinsiz bir nikâh bile eksik sayılır, dinsiz bir asker töreni, davet, cenaze mi var?
 
 Burada din bir baskı-zulüm aracı olmamış, bir toplumsal mutabakat-garanti olmuş, Batıdaki engizisyon-aforoz-endülajns yaşanmamış, bunca etnik gruba ortak zemin teşkil etmiş, fakire-fukaraya zekatı-sadakası-fitresi birer cam simidi olmuş..Sizi din geri bıraktı diye Camiye, Dindara yapılan baskılar hep geri tepmiş, Türkçe ezan tutmamış, millet ilk hürriyette Camisine koşmuş..Bütün tek tip-leştirmeler, tek bir kimlikte toplamalar hep geri tepmiş, kimse etnik kimliğini ve dilini unutmamış, nasıl unutsun k insanın doğasına aykırı..
 
 Şimdi bunları niye yazıyorum, seçimle alakası ne? Millet bugün oy verirken bugüne elbet bakacak, fakat geçmişi hatırlayacak! Ya bırak Serf’i Sörfü millet bunu ne bilir? Onu bilmez amma tek parti döneminde yaşanları bilir, yaşamasa da yaşayanların anlattığından, okuduğundan bilir! İşte daha geçen hafta Amasyadayım, öğrencilerimi götürdüm, bir tarihi camiden çıkarken baktım yaşlı bir amca eskilerden anlatıyor, ne anlatıyor acaba dedim, diyor ki: ‘Siz bugün çok iyi ortamdasınız, biz tek parti döneminde İsmet Paşa zamanında bırak vakit namazını Cuma namazı kılamazdık! Nasıl kılalım ki Camiler kapalı-kilitli, şehrin en büyük camisi Beyazıt Camisi depo yapılmış, yıllardır kullanılmamış durumdaydı..Bir Cuma tam toplandık namaz kılıyoruz, asker geldi bastı namazı, harkes kaçtı, hoca falakaya..Türkçe ezan okunuyor, okuyan hoca kaçıyor-namaz yok! Kur’an kursumuz basıldı, Kur’an elimden alındı, alan asker yırttı, toplanılan Kur’anlar yakıldı. Menderes geldi, bütün bu yasaklar kalktı.’.Şimdi bunları ben demiyorum, yaşayanlar diyor, halen hayattalar! Ben birçoklarını dinledim hem de ayrı yerlerde! Birisi yalan söylese hepsi mi yalan söylüyor? Maalesef sabıkalısın, geçmişin sabıkalı, bunu nasıl düzelteceksin? Bir işaret de yok ki? 60 yıl geçmiş zihniyet ve uygulma aynı!..Hem öyle değişim bir seçimlik iş değil ki? Nasıl inandırıcı olacaksın, millet her öyle din-iman diyenin peşine gitmiyor ki? Öyle olsa Saadet açık ara birinci olmaz mı? (Bu arada bir not:İsmet paşaya Menderes döneminde demişler, Paşam rakiplerimiz hep Allah’tan bahsediyor, sizde bahsedin.O’da sonraki konuşmasını Allahaısmarladık diye bitirmiş.)
 
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Artık Demokrasi ve samimiyet zamanı! Çünkü Demokratım demekle demokrat olunmadığını başta Süleyman hep Süleyman Demirel Baba ispat etmiştir..
 
 Diğeri ise yaklaşık 20 yıldır evrile evrile artık ulusalcılık rayına oturmuş bir trene benziyor, 20 sene öncesinin İslam’ı ilk sıraya alan anlayışı bugün Türk’ü almış, C ile başlayan ana muhalefetle aradaki fakı kapatarak on meseleden dokuzunda mutabakat sağlamışlar..ulusalcı bir anlayış egemen olmuş..1991-95 arası koalisyona dışarıdan destek veren M…, aynı yıllarda Bosna ve Azeri Karabağ katliamlarına seyirci kalmış,aynı zamanda içerde Güneydoğuda yüzlerce faili meçhul yaşanırken bölgede halka baskı yapan-şiddet uygulayan polisin-askerin ve bürokrasinin bir çoğuda M..’li idi.Bölgede o partiye çıkan oyları hep asker-dışarıdan gelen memur ve öğretmen veriyordu..iyi bir izlenimi yok maalesef oralarda..Nasıl unutturacak bunu? Zor..Hem her demokratik gelişime hain damgası vurmak ne kadar inandırıcıdır? Mahkemesi süren başörtülüleri fişleyen bir paşayı aday yapmak doğru mudur? Şimdi içlerinde iki masonda çıktı, bu nasıl Türk-İslam ülküsü? İslam ne kadar içinde bu hareketin? Hem sadece bölücülük üzerine politika olmaz ki? Ekonomide görüşün ne? Eğitim-dış politikada ne düşünüyorsun? Kadron kimler?
                                                                    
 Ya BDP? Zaten PKK sempatizanı kesim haricinde seveni olmayan parti, yaptığı şiddetle, seçim bürolarında çıkan bombalarla, Zerdüştlüğü övmesiyle, İslamiyeti tahkir etmesiyle, İmam-Hatip yurduna saldırmasıyla, hak ararken yaptığı şiddetle haksızlığa düşmekle artık bölge halkının gözünden de düşmektedir.Son zamanlarda ‘Çocuklarımızı yakamaya çalışanlara oy yok!’ ve 57 STK protestosu gibi tepkiler yükselmektedir.Zaten baştan beri soyu tükenmiş dünyada birkaç tane kalmış belki de son Sosyalist-ateist (dinsiz) bir kızıl örgüt…Hak ararken işin mecrasından çıkıp tamamen barbarca-vandalca saldırılara dönüşmesi, tamamen bölücü konuşmalar partinin en az %2 kaybetmesine neden oldu..Bunları biz biliyorduk ancak Kürt halkı aynelyakin müşahade etti..Sonra Kürtçe ezan denemeleri-meydanlarda yalan yanlış Cuma namazı kılmalar-yok T.C.imamlarının arkasında namaz kılmayın boykotları (bu arada bizim imamların da çok öyle samimi/hakiki din adamları olduğunu asla söylemem) örgütün maskesini düşürmüştür..tamda CHP’nin tek parti dönemindeki Türkçe ezan-ulusal Türkçülük anlayışı ile nasıl da örtüşüyor? Kürtçe ezan-ulusal Kürtçülük, yakışır yani, yoksa akıl hocanız da onlar mı?
 
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Artık Demokrasi ve samimiyet zamanı! Çünkü Demokratım demekle demokrat olunmadığını başta Süleyman hep Süleyman Demirel Baba ispat etmiştir..
 
Artık tek tip vatandaş , herkesi Türk yapma dönemi bitmiştir, derin çetelere saygı/asker postalına cila devri/biz iktidara gelemiyoruz ey asker Kemalist-sol devrimi yap devri bitmiştir, bitmelidir..hala askerin içinde-ordunun içinde darbe heveslisi dişlerini gıcırdatan generaller albaylar var, bunların kalıcı Demokrasi çizgine çekilmesi zamanıdır..Gerekirse Harp okullarının eğitim müfredatı değişmelidir.Ayrıca bu ülkede Laik-Kemalist-sol-sosyal demokrat olup batılı yaşam tarzına sahip insanların yaşam tarzlarının da garantisi AKP yada gerisindeki kitledir..Bu kitle batılı bir yazara göre şaşırtıcı olarak en demokrat Türkiye kitlesidir, yaşam tarzı Ortadoğulu ancak batılı tarz demokrasi istemekte, ancak batılı yaşam tarzına sahip elit ve laik kesim ise Ortadoğu tipi baskıcı-totaliter-tek parti anlayışı istemektedir..Bu yaman bir çelişkidir!
 
 Millet hürriyetin etkileyici havasını kokladı, ifade özgürlüğünden-kültürel haklardan geri kalma olmaz artık! Dünün zalimlerine bir daha şans olmaz! Bugün sinesini sadece yurt içi değil, yurt dışındaki mazlumlara da elini uzatan bir ülke var artık! İçeride ve dışarıda Hakkı tutup kaldırmak zamanıdır. Artık Başörtüsü meselesini sadece Üniversite de değil her kurumda çözme, Kürt meselesini-Alevi meselesini tarihe gömme zamanıdır, en azından asgari düzeye indirme zamanıdır, bir ömür bu meselelerle yaşayamayız ve her kesimin çoğunun mutabık kaldığı bir SİVİL anayasa yapma zamanıdır. Gelir dağılımında adaleti mümkün mertebe sağlam zamanıdır, trafikte-ulaşımda-eğitimde-sağlıkta problemleri azaltma zamanıdır, Kanal İstanbul başta olmak üzere GAP gibi birçok projeyi gerçekleştirme zamanıdır, 2023 yılında Cumhuriyetin 100.yılında 500 milyar ihracat, 20 bin dolar kişi başı gelir ve Demokrasisi oturmuş, ana meselelerini çözmüş Türkiye ye koşma zamanıdır. Niye benim ülkemde de Nükleer Santral kurulmasın? Fakat bunları bizim takip etmemiz ve aksadığında uyarmamız lazım, kendi başına bırakmakla olmaz! İngiltere de 15 yıl, Malezya da 25 yıl, Japonya da 40 yıl aynı hükümet kazandı, istikrar oldu niye benim ülkemde olmasın? 3.Dönem çok değil ki? Hem Sayın Başbakanın 4.dönem ben ve 3 dönemi dolduran arkadaşlarımız yoklar demesi ne kadar güzeldir? Ne kadar siyasi ahlak taşıyan takdire şayan bir olaydır, inşallah öyle olur..Ancak kendisi Cumhurbaşkanı olmak ister o kendi tercihidir.. Muhalefetin de değişme zamanıdır, artık asker-medya-yargı desteği değil halk desteğini aranmalı, Demokrasiyi içine sindirmeli, sindiremeyenleri göndermeli, samimi olmalı, doğru muhalefet yapmalıdır, yapmalıdır çünkü ülkede aslında adam gibi bir muhalefet partisine ihtiyaç vardır, eğer bu dönemde de bu boşluğu 2.3. ve bölgesel 4. parti dolduramazsa gelecek seçimlerde en az ikisi barajın suları altında kalacaktır. Çünkü bu boşluğu yeni yâda kenarda bekleyen fakat süreci değerlendiren partiler dolduracaktır.
 
   Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, vur kazmayı Ferhaaaaat, çoğu gitti azı kaldı!..
 
Bahadır KAYIM

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar