19 Nisan 2024 Cum

SEKSENLERİN AKKUŞU-5

 80'li Yıllardaki Akkuşlu Esnafların Kimler Olduğunu Adları İle Bu Yazıda Bulabilirsiniz.

                       

SEKSENLERİN AKKUŞU-5 (Eski Esnaflar geçidi)

   Akkuşumuzun seksenleri çok güzeldi, tıpkı yetmişlerin atmışların çok güzel olduğu gibi…çocukluğumun ve ilk gençliğimin Akkuşu..Seksenlerin Akkuşuna güzellik katanlardan bir kısmı da eski esnaflarımızdı.

  Malum Akkuşun tek bir ana caddesi ve tek bir anayolu bulunmaktadır. İlçenin de bütün esnafları iş bu iki cadde-yol kenarına sıralanmış vaziyettedirler..Kimlerdi bu insanlar, bugüne hangileri ulaştı, sektörleri-iş kolları neydi? Çoklarının hatırladığı bu esnafları anma zamanıdır.

 Nerden başlayalım? Bence en doğru sıralama İstiklal Caddemizin Taşlıdere tarafından başlamak olacaktır, belki de buralar da yetiştiğimden ötürü yakınlık duymaktan dolayı: Yalnız şu var ki; merhum Dedemin belirttiği şu söz;

  ‘’Akkuş ta alışveriş (merhum) Azmi Bıyığın dükkânından Hastane boğazına kadardır’’ cümlesi de ticari bir gerçekti…

 Fakat bu demek değildir ki, geri tarafta esnaflık yoğ idi..vardı fakat dedem alışveriş-ticari canlılık açısından olaya bakmış tı demek ki..Her neyse..

 Akkuşun Taşlıdere tarafından ilk esnafları bugün Gedikli (Köyü) yolu sapağından başlıyor..Fakat o günlerin Akkuşunda bence nüfusun hem daha fazla hem daha aktif olmasından ötürü daha fazla ticari-esnaf canlılığı vardı..Zira bir defa aktif bir Fabrikamız vardı ve ortalama 180-200 kişi çalışıyor ve iyi de maaş alıyorlardı..Bunun getirdiği canlılık-ilçeye verdiği katma değer bugüne göre çok daha fazlaydı..

 Hatırladığım ilk esnaflar İmam-Hatip Lisesinin altındaki (demirci) körükçü dükkanlarıydı..Bugün küçü(cü)k sanayi sitesinde halen bir kısmı faaliyet gösteren eski körükçülerimiz Muammer (Yazarkan) Usta, Cemil (Demirci) Usta, bugün iki pir-i fani Cemal Usta ve Halil (Yazarkan) Ustaydı..Acaba başka körükçü var mıydı, ben de iyi hatırlamıyorum..Fakat ilçenin bütün körükçüleri buradaydı..Demir-doğrama işi olan buradaydı misal bende birgün elime az bir para geçmiş ve (bunlardan acep hangisine?) Demir çember yaptırmıştım..O demir çember benim için bugünün nice pahalı oyuncağından daha şirin ve hoş idi..ardına uzun bir demir bağlanmış yerinden tutup koştururduk. Sonra İHL binasının alt tarafında şimdiki (Hatibin) çeşmesi olan yerin arkasında çocuk parkı olan yerde (ikisi de çoktan merhum) Babaannemin kardeşi Hasan Çam’ın iki katlı evleri vardı. Bu eski iki katlı evde altta halamlar üstte biz üç yıl kiracı oturmuştuk..hey gidi günler..                                                      

 İmam-Hatip Lisesinin altından daha yukarıda bir esnaf olmadı..bazen bir-iki demen bakkal açılsa da tutturamadılar..En son hatırladığım kulakları çınlasın o eski esnaflarımızdan Mehmet Küçük amcanın Mesude Efil Kütüphanesi yanındaki evinin altına öylesine oyalanmak için açtığı ve bazen bulunduğu bakkaldı..Zira bu kesimde burada bir dükkanı karşılayacak bir nüfus kalabalığı olmadığı gibi buradaki insanlar da ya pazara yada aşağıdaki dükkanlara alışmıştı..Fakat Bekteş’in hasan dayının evinin (ki yukarıda bahsettiğim ev)  tam karşısında bir fırın vardı, acaba kaç yılında oraya taşınmıştı? Daha önce çarşının içindeydi.. Fırıncı Cafer amca ‘nın meşhur fırını…eski-tek katlı bir binada yılların Fırıncısıydı..Aşağıya dönersek Körükçülerden sonra ilk esnaf Gedikli Caddesinden çarşıya dönen yolda ilk binanın altında Garipoğullarının Manifatura mağazasıydı..manifatura ismi bugün yok, nedir bugün? Giyim ve basma (bez) mağazasıydı..O vakitler basma yada kumaş diyelim önemliydi ve çok insan terzilerde elbise diktirir, kadınlar da basmadan etek filan dikerlerdi..Devamında yakın zamanlara kadar küçük bakkal dükkanını işleten Kasım Sevindik amcamız, devamında bugün olmayan iki katlı binanın altında Ali aydının Yüncü Dükkanı, devamında uzayan o eski ikişer katlı eski tip evlerin (yarı ahşap yarı Tifi tuğlası, kırmız tuğla) altında ki dükkanlar; Zeki Alisinin Manifatura dükkanı (ki pek az hatırlıyorum) ile Lastikçi Çavuşun dükkanıydı..Burada o geliri az olan zamanlarda insanların birçoğunun giyindiği lastik dükkanlarda satılıyor olmasıydı.. 

 Hemen karşıda halen de bulunan iki katlı eski İlkokul binasının altında bulunan dükkânlar da kimler vardı: Başta Ceyhanlı Köyünden Fikri Altunoğlu’nun bakkalı (daha sonra çok fırtınalı hayatı olan Ortaokuldan sınıf arkadaşımız Bülent’in babası) ve Kadir Oralın market-bakkalı, Foto İspir, Ali Sevindiğin dükkânı ve Dallas Çay Ocağı ile merhum emek. Öğrt. Hasan Kayım’ın (emek. Öğrt. Sezgin Kayımın babası) kırtasiye dükkanı sıralanıyordu..Tabii son dükkan is Yılmaz Efilin beyaz eşya deposuydu..Burada 1985 yılında halen gözümün önünde duran yeni çıkmış Sony renkli Televizyonlar falan vardı..

 Böylece tekrar karşıya geçebiliriz: Burada aşağıya şimdi Tekstilin yanına oradan Cüceyüzüne inen şimdiki pazarın yanındaki yolun ağzında halen bulunan Hatip Çamın oğullarının binasının altında merhum Hatip Çam dayının Fırını ki daha sonra lokanta olmuş ve oğulları Fahri-Şükrü çam yıllarca işletmişlerdi. Şimdi ise yan tarafındaki küçük dükkânda 3 nesil Çam, yani Şükrü çamın oğlu Ömer Çam küçük bir pide-ızgara et yeri işletmekte..Burada o zamanlar ise Abdullah Çamın oğlu Mustafa Çamın bakkal dükkanı vardı.

 Bu sıranın devamında benim hatırladığım dönemde Orman İşletme lojmanı vardı. Bu iki sıra bina üçer katlı binalardı sanki..Fakat öncesinde burası 70’li yıllarda Orman İşletme daha öncesinde 50,60’lı yıllarda ise Kaymakamlık binasıymış. İşte bundan sonra bugün yine olmayan iki katlı binanın ön cephesinde arzuhalciler bulunurdu, kimler gelip geçmişti. En son artık halen çalışan duayen arzuhalci eski katip Muzaffer Kayım (amca) buradaydı..Buranın arkasında da üç yıllık bir kiracılığımız daha vardır..Ve devamında Mehmet Efilin oğulları Mustafa Efil’in Camcı dükkanı ile halen Yılmaz Efil’in Beyaz Eşya dükkanı vardı. İlerisinde Tüfekçi Nazmi’nin av malzemeleri dükkanı ile Mehmet Ali Efil’in halen işleyen Münzevi Lokantası ile Berber İbrahim KURU amcanın küçük Berber dükkanı..

 Ve tekrar karşıya geçelim:Eski Merkez İlkokulu ve Halk eğitimden devamla Hasan Çam’ın meşhur Sümer mağazası ve ilçenin 70’lerde ki eski sinemacısı İhsan Çamın Manifatura dükkanları.. Burada halende olan ara yola giriyoruz, bu yol biliyoruz ki eski pazara ve aşağı yola çıkan kestirme yoldur, devamla merhum İsmet (SEVİNDİK) amcanın (ANAP eski ilçe başkanı) binası ve altında bazı inşaat ve ihtiyaç malzemesi sattığı dükkanı, yine ara yol ve ahşap kısa bir dükkan-kahvehane silsilesi..ilk olarak (eski Belediye başkanlarından) ikisi de merhum Kazım ağa’nın (GÖRGÜLÜ)oğlu Yüksel amcanın (Ersan’ın babası) evi ve dükkanı. Sonra Dombay amcanın meşhur terzi dükkanı ve merhum Ömer Çam’ın oğulları İsa ile merhum İsmail Çam kardeşlerin işlettiği ünlü eski Yeşilçam Kıraathanemiz..Akkuşun en eski ve nostaljik kahvehanesi..adı gibi bir gün içinde (ne yazık ki artık son yıllarına doğru) film bile çevrilen ünlü Yeşilçam Kıraathanesi..bizim için daha bir önemi vardı, çünkü hem dedemin manavına yakındı hem de bizim köylüler buraya takılırdı..birini arasan önce buraya girecen dedem çay söyler gel buraya, yoruldun çay iç gel buraya gazete oku gel buraya, maç izle burada..benim diyebilirim ki ilk takıldığım en çok takıldığım ve birçok şeyi öğrendiğim kahvehane..ilk gazeteyi Tercümanı burada tanıdım, İsa Çam dayı Beşiktaşlıydı galiba duvarlarda eski Beşiktaş posterleri, onu burada tanıdım, yaşlı kasketli adamların kendine mahsus sohbetleri ve kenardan göz ucuyla izlediğim oyunları..ve hemen yanında (Kürt) Hasan KAYIM amcanın meşhur arzuhalci dükkanı. Burası da unutulmazdı..Hasan amca sanki 40’lı yıllardan kalma eski bir memur gibiydi; başında foteri ile paltosu ile hali ile uyumlu bıyıklı emekli bir memur arzuhalci..yazıhanesi bazı günler dolar taşardı..yine hemen yanında da yine merhum (Karakelle) Mustafa amcanın evi-dükkanı ki orda da önce Mehmet Küçüğün dükkanı bulunurdu. Daha sonra hemen karşıda Akkuşun ilk apartmanı Ramazan Türkmenler tarafından yapılınca oda bu binanın altına taşınmıştı. (Karakelle) Mustafa amca (seksenlerin iktidarı ANAP’ın ilçe başkanıydı) ve oğlu Karpuzcu Hilmi genellikle yılın altı ayında iş yapar ve evlerinin eski Pazar yerine bakan tarafında seyyar karpuz tezgahı açarlar, ancak en kaliteli karpuzu-en tatlı karpuzu satarlardı..Zannediyorum Ankara’dan bir kamyon karpuz  getirir, yaz-güz boyunca satarlardı, bitti yine.. işte artık merhum Azmi Bıyık amcanın dükkanına geldik, ancak burada sağan içeri dönerek eski Pazar yerine çıkıyoruz ve ilk esnaflar hepsi sebzeci yani manavlar: Halen çalışan Ali DEMİR, Ali ÇAKAR ve oğulları Rüştü BIYIK (merhum kardeşiyle birlikteydi) ile bugün olmayan üç esnaf; merhum Esme Bacı (emek. Öğrt. Mehmet Hocanın annesi) Muammer IŞIK amca ve rahmetli dedem Rasim Kayım..Dedem Akkuşun belki de ilk sebzecisiydi, bu saydıklarımın en yaşlısıydı. Ve ben, dedesiyle bu işte hemhal olmuş torun..dedem beni küçükten beri yanına almış, kendisine bazen yanında duran babamdan ziyade yardımcı kılmış ve işi öğretmişti..kolay değil; 84-94 arası on yıl..!Yazları bazen o sıcaklarda kışları karda o alanda tezgah kurmak, dev bez şemsiyeyi açmak, dedem mal bitince önceleri diğer esnaflar gibi Samsuna sonraları sebze halinin Ünye’ye açılmasıyla Ünye’ye mal almaya gitmesi ve beni yerine bırakması..Bu eski esnaf arasında muhabbet ortamı, bazen o günlere hayli güzel ve yoğun olan iş ortamından ötürü birbirlerini görmeseler de akşamları malın tükenmesiyle çayların ısmarlanmasıyla başlayan sohbetler, gırgırlar, takılmalar.. (İkisi de merhum) Ferit Akkaya’nın oğlu İsmail abinin dedeme takılmaları. Dedemin yazları gelen acı biberden muhakkak Karpuzcu Hilmi’ye yedirmek istemesi, yersin-yiyemezsin-yakmaz-yakar takılmaları, zaten başlı başına gırgır bir adam olan Muammer amcanın şakaları.

  Ve eski Pazar yerimiz sanki ortaçağdan kalma bir meydandır..eski Arnavut kaldırım taşları gibi yöremizin dağ kayalarından kesme taşlarla süslü fakat kara-kabataş’dan yapılma meydan ne kadar asildi..sis dağındaki kasabanın Pazar-gösteri-miting-resmi bayramlar velhasıl sosyal hayatının kalbinin attığı yerdi burası..hele o geniş alandan başınızı kaldırınca bütün heybetiyle Argan Dağı..soğuk-sisli günde başı dumanlı, sıcak günde endamlı..yakın yıllara kadar da böyleydi, tabii bu taşlar bugün yok, yerlerine yeni parke taşları kondu, belki daha düzgün-estetik gibi ancak ruhu yok, o anılar o taşlarla beraber Taşlıdere de yada (hatta bir köyde gördüm, adam almış kendine ahır duvarı inşasında kullanıyordu) bir yerlerdedir artık..Meydanın ortasında 70 ve 80’lerin ünlü Kulüp binasının olduğunu anlatmaya gerek yok, zira epey bahsettik. Bu binada bir dağ başı ilçede 70’lerde Sinema salonu vardı..80’lerde de Kulüp binası..yani kahvehane gibi bir şey.İki katlı binanın altında ticari dükkanlar vardı, kimi hergün açıkken ki burada en çok aklıma Aziz Gümüş amcanın dükkanı geliyor diğerleri sadece hafta (cumartesi) günleri açılırdı. Kimi yağcı kimi yüncü kimi tuhafiyeci (giyimci) falandı..

 Kulüp binasının aşağı yol tarafında ki Belediye Dükkanlarının bir kısmı ilk Polis Karakoluydu. İlk gelen komiserler sanki otoriter  aynı zamanda babacan tiplerdi.. En aşağıda her zamanki gibi Ziraat bankası, yukarısında Askerlik Şubesi az daha yukarıda Tekel bürosu ki o yıllarda kamuya aitti ve okul arkadaşım İsmet’in babası Rafet amca çalışırdı ve üstte de merhum Muhasebeci Muammer Efil gibi bir-iki büro vardı..hepsini çıkaramadım, acaba taşıyıcılar kooperatifi burada mıydı? Karakolun yukarı tarafında bazısı yine her gün bazısı Cumartesi açılan zahire dükkanları, yağcı-yüncüler vd. vardı. Mesela Nüfusçu (emekli Nüfus Müdürümüz) İbrahim amcanın abisi vardı, neydi adı.. Bu arada az daha Şevket (?) amcamızın lokantasını unutuyordum, soy ismi neydi sahi? Talışmalan (Aşağı Düğencili)  köyünden Şevket amcanın lokantası..Tabii meşhur Nur Lokantamız ve sahibi babacan Aziz amca yine hizmetteydi..

  Ve geldik Belediyenin altına..

  Şimdi eski pazarın meydanı çevreleyen binalardan İstiklal Caddesi tarafına bir bakalım..Bu binaların altıda o günlerde birer dükkandı bunların da bazıları yine diğerleri gibi Cumartesi günleri açılsa da bazı dükkanlar  açıktı. Mesela çokları unutmuştur,

 İstiklal caddesine tekrar geçebiliriz: Nerde kalmıştık..evet, eski Azmi Bıyık amcanın dükkanının da. Aynı zamanda eski İpragaz bayisi olan Azmi amcanın en az kendisi kadar tanına bir çalışanı-şoförü vardı; bugün yedek parçacı diye bilinen Hüseyin Bilgili..Hüseyin abi yıllarca onun sanki çalışanından öte sağ koluydu..Yukarısında merhum eski başkanlarımızdan BayAli’nin Tekel Bayisi olduğu söylenirdi ancak ben hatırlamıyorum. Fakat hemen yanında ise yine merhum Ferit Akkaya’nın eski iki katlı (?) bir binası vardı. Buranın altında yine Gazete Bayii-dükkanı bulunuyordu..ve bizim çocukluğumuzun kahramanı Kara Murat, Tarkanın haftalık çizgi roman mecmuası (dergisi) çıkardı, hiç unutmam Salı günleriydi ve iple çekerdim, harçlığım ki (yeterli olamasa bile) yemez-içmez onu alırdım.Tabii az daha harçlık geçince meşhur çizgi romanlar Teksas, Tommiks, Zagor ve Mandrake..Ferit Akkaya burada durmaz daha ziyade hafta sonu alıcılık yapar, satılık mantar falan alırdı. Dükkanlarında (bugün artık modern bir market)  İsmail (merhum) ve Mustafa  bazen de Ahmet Akkaya kardeşleri görürdük. Bu dükkan çok önemliydi zira o yıllarda tek devlet kanalı olan TRT insanlara iletişim adına-haber adına yetersizdi, insanlar hele bir dağ başında içinde sayfalarca haber-bilgi olan gazeteyi çok önemsiyorlardı. Bugünden çok defa fazla gazete abonesi vardı. O gazeteler sanki başka bir yer ne bileyim sanki ulaşılamaz kadar uzakta ve filmlerde kalmış İstanbul kokarlardı.. hemen devamında Ali Gümüş’ün dükkanı ve devamında 70’lerde var olan ancak hatırlamadığım Rıza Tokmağın Lokantasının yerine 1981’de dönüştürülen Salon 81 vardı. Burası da önemliydi, çünkü 70’lerde meşhur Kulüpteki Sineme (neden acaba) kapanınca ki yeni çıkan Videolar Sinemayı sarsmıştı ve Salon 81 belki de Akkuşun ilk kahvehane videosu getiren yerdi. Henüz çocuğuz giremiyoruz ancak meraktan çatlıyoruz pencereden sağdan soldan içinde yarım kat daha olan bu farklı kahvehane de ki oynatılan filmi izlemeye çalışıyorduk..Zannediyorum bu olay kısa sürdü ve Salon 81 daha epey devam etti ancak kasetli video işini sanki bıraktı..bıraktı işte tam bu anlarda açıldığını zannettiğim karşı çapraz tarafta Kafeterya bu işi devraldı, yıl 84-85’ler gibi..

 Ve Bekteş’in Hasan dayıların 60-70’lerde fırın olan yeri..ben hatırladığımda zannediyorum Gıda üzerine bir dükkanları vardı, 80 li yıllarda..rahmetli babaneemin abisi Bekteş Hasan dayı yaşlanmış ve oğulları işi bakkal-gıda ve taşımacılık üzerine çevirmişlerdi:Ali-Bektaş (oğlu) ve merhum Ahmet ağabeyler..ben babamın dayıoğulları olmalarından ötürü dayı derdim, tabii diğer dayıoğullarına aynı hitap. tabii Akkuş göç verdi o büyülü seksenli yıllar sanki biter bitmez; kimler göç etmedi ki o eski esnaflardan, kimi İstanbul’a kimi Ankara’ya kimide Samsun, Ünye vs… 91-96 arası beş yıl, büyük göç dalgası bence o yıllardı, sadece sis dağındaki kasabadan mı? Ya köyler..boşaldı adeta köyler..

 Ancak hemen komşuları olan  amcaları yine Bekteş’in (Bektaş) Cemal dayının kavesi..bu kahvehane çok eksiydi, yıkıldı yenisi yapıldı. Fakat müdavimleri aynı idi..genelde memurlar, öğretmenler ve müdürler buraya takılırdı.Tabii Cemal Dayı yaşlanmış kahvehaneyi merhum Perişan Niyazi Dayı ile kardeşi Kuzu (Selahaddin) dayılar ve oğulları işletiyordu.O kahvehane kaç aileyi geçindiriyordu acaba? Fakat onca göçlere rağmen ve üstelik yanlarında ki amcaoğulları Bekteşin Hasan dayının oğulları göç etikleri halde onlar Akkuşu terk etmediler..ve birgün, tıpkı Yeşilçam gibi oda maziye karıştı.

 Devamla, Dombay amcanın terzi dükkanı ki daha sonrasını iyi hatırlıyorum, Yeşilçam Kıraathanesinin yanına taşınmıştı..

Yine ara-dar geçiş yolu ve Niyazi EROĞLU amcanın meşhur Manifatura mağazası. Bugün Tokat GOP. Üniversitesinde Doç.Dr. Olan İlhan abinin babasıydı ve uzun yıllar devam etti. Sonra Zihni EFİL’in  lokantası. Bu Lokanta daha sonra oğlu Selim EFİL Tarafından Kahvehane olarak halen de işletilmekte..Ve iki lastikçi, ayakkabıcılar Cemal GÜNGÖR amcanın ve bazen seyyar açsa da bazen burada dükkanı olduğunu hatırladığım merhum güzel sesli ve halk adamı Hafız Ali amcanın (Cim-Bom Mehmet amcanın abisi) Lastik ayakkabı dükkanı…

Böylece geldik Belediye ve B.Çay bahçesinin karşısına..bence bu uzun hikayenin, hatıranın devamı bir sonraki yazıya kalsın..

Bahadır KAYIM

 

Related Articles

4 YORUMLAR

  1. “Mesela Nüfusçu (emekli Nüfus Müdürümüz) İbrahim amcanın abisi vardı, neydi adı..” Adı Mustafa ÇİÇEK… Nam-ı diğer Hacı Mustafa ÇİÇEK (tifi’den)

  2. bahadır bey, Akkuş un hafızasısınız. Sizden başka Akkuş un tarihi ve geçmişi ile ilgili yazı yazan bilmiyorum. keyifle ve bazen o günleri hatırlatığım için hüzünle okudum. ellerinize sağlık

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar