Bu gün ne zamandır aklımda olan ve yazmaya karar verdigim bir konu hakkında paylasımda bulunmak istiyorum.
HAYIR MI ŞER Mİ?
Zamanın hükümdarının yanındaki has adamlarından biri, karşılaştıkları her olaydan sonra, “Her şeyde bir hayır vardır.” der dururmuş. Eh, kötü bir temenni değil nasıl olsa, sultan da pek ses etmezmiş, “öyledir” der geçermiş. Her isini de ona danısır, kararlarını öyle alırmıs.
Bu arada bu hükümdarın bir de çok kıskanç bir veziri varmis ve hükümdarın has adamını kıskanır, ne yapsam etsem de bu adamı hükümdara karşı kötülesem diye kara kara düsünürmüs. Gel zaman git zaman nihayet vezir bir yolunu bulmus ve hükümdarın çok güvendigi dostunu hükümdara karsı kışkırtarak güvensizlik olusturmuş ve zindana attırtmıs.
Birgün hükümdar veziri ile ava çıkacakmıs. Ama hangi atıma binsem diye bir türlü karar veremeyince zindana gidip eski dostuna danısmıs. O da siyah ata binmesini tavsiye etmis. Sultan da adamı affetmis ve zindandan çıkarttırmıs. Ertesi gün ava çıkmak için hazırlanan padisah atın yanına yaklaşmış ama tam o sırada at huysuzlaşıp hükümdarın parmağını ısırarak koparmıs. Parmağı bir anda kopan sultan acıyla kıvranırken, adamcağız her zamanki hâliyle; “Üzülmeyin sultanım, her şeyde bir hayır vardır.” deyivermiş. Sultan dayanamayıp; “Efendi, efendi, parmagım koptu, görmüyor musun, bunun hayır neresindedir?” demiş ve adamı tekrar zindana attırmıs.
Birkaç gün içinde kendini toparlayan sultan tekrar ava gitmek için vezirini de yanına alarak yola koyulmus. Yol üzerinde eşkıyalar kendisini yakalamışlar ve, “Efendi, bugün eşkıyabaşının bir dileği kabul oldu. Bize de; "Dileğimin kabulü karşılığı olarak, bugün ilk yakaladığınız canlıyı kurban niyetiyle kesin!" dedi. Seni bu niyetle boğazlayacağız. Ne yapalım, biz de emir kuluyuz hakkını helâl et!” demişler.
Sultanı şaşkın ve bitkin yatırıp boğazına bıçağı dayayan eşkıya, parmagının kopuk olduğunu görünce, eşkıyabaşına seslenmiş: “Reis, adamları yakaladık ama, birinin baş parmağı yok, bildiğimiz kadarıyla bundan kurban olmaz!” Reis de; “Salın o zaman gitsin, sağlam olanı kesin!” demiş. Eskiyalar da sultanı bırakıp kötü veziri orada kesmişler.
Sultan kurtulup sarayına varınca; “Her şeyde bir hayır vardır!” diyen adamının yanına zindana inmiş. Kendisinden helâllik dilemiş ve onu zindana attırdıgı için özür dilemiş. Fakat bunların başıma gelecegini nereden biliyordun diye sormuş. Adamcağız da; “Sultanım, ava çıkacağınız yolda kötü eşkiyaların olduğunu ve insan kestiklerini biliyordum. Sizi yakalarlar sa kesmemeleri için tek neden herhangi bir uzuvunuzun olmaması olacaktı. Siyah atın çiftleşme döneminin geldiğini ve bu dönemde huysuz olup ısırdığını da bildiğim için sizi o ata yönlendirdim efendim demiş. ‘Sultan hayretler içerisinde kalarak, ‘peki hepsini anladım da, seni zindana attırmamdaki hayırı da bana söylermisin?’ demiş. Adam da; beni zindana attırmanız da da bir hayır varmış. Yoksa eşkıya beni de keserdi aksi hâlde.” demiş…
Erdal KORKMAZ