10 Ekim 2024 Per

GÜZ RÜZGARI

Mevsim kemale ermiş, ekilenlerin biçilmesi, hatta toplanması veya yenilmesi zamanı gelmiştir. İnsanın neşeli bir çaba sonucunda azıcık bitkin düşmesine benzer bu dem…

Yeryüzünde bir matlık, gökyüzünde bir durgunluk hakim olur..Tepelerinden soyunan ağaçlar ve dizi dizi uçan göçmen kuşlar kışın habercisidir..Bulutların şekli bile sarmaz insanı, sanki suluboyalı bir resimde suyun fazla gelip renkleri dağıtmasını andırır…İlkbahar mevsiminin o dinamik yağmur yüklü bulutları gitmiş, yerine kararan ve bakıldığına insanın içini üşüten kar habercisi bulutlar gelmiştir…

Gene de güzeldir güz mevsimi..Hem dağın taşın o biçim sarardığı, ormanların turuncu ile kızılımsı karışımı bir hal aldığı, yürüdüğünüz yolların halı gibi gazellerle döşendiği mekanı nerede bulacaksınız..? Hem “güz” deyince, akla “aşk” gelir bazılarının “ilkbaharda aşk başkadır” sözüne inat…Aşk her zaman başkadır ona bakarsanız..

Aşkı tarif eden tabloların çoğunda, sonbahar mevsiminde dökülmüş yapraklar arasında, parkta kurulu bir bankta oturan iki sevgiliyi görürsünüz ki; bu da tezimizi güçlendirir…Velhasıl “SONBAHARDA AŞK BAŞKADIR..”

Yeryüzüne eğik düşmeye başlayan Güneş ışığı, bütün bir yaz boyunca ısıtmaktan yoruldum dercesine dinlenmeye çekilmiş bir eda ile ısıtmaz artık eskisi gibi…Siz siz olun Güneş’e güvenip hırkasız, paltosuz çıkmayın dışarı..Hele hele Akkuş’un bağrında yaşıyorsanız…

Tam bu döneme rast gelir güz rüzgarı…Rüzgarların efendisi “AĞYEL”, dallarda Şükrü SEVİNDİK inadıyla asılı duran son yaprakları da alıp götürmek üzere kopar gelir Orta Anadolu’dan…Çocukken hep merak etmişimdir, bu rüzgar nereden geliyor diye..? Şimdi güldüğüm, ancak; o zaman çok mantıklı gelen Argan yaylasına tuğladan duvar örüp bu rüzgarı durdurma olayı her güz mevsimi aklıma gelir…Olur mu olur..Başkan seçilirsem bende Argan Yaylası’na tuğladan duvar öreceğim…

Ah o müthiş uğultu yok mu..? Ormanların, otların bir türküsüdür o kendi dilinde…Onu dinlemek ve anlamak için tek başınıza bir tepeye çıkmalısınız. Hız kesmeyen bir inatla eser..Yüzünüzü elinizi okşar, saçlarınızı tarar..O’na kapılıp savrulan, yaprakları, naylon parçalarını, illa rüzgara karşı uçup kanat idmanı yapan kargaları seyretmelisiniz..Sonra ayağa kalkıp kollarınızı açarak gözleriniz kapalı bir müddet yürümelisiniz…İnsanoğlunun en büyük hayallerinden biri olan uçmak hissini yaşamalısınız..Ha bunu yaparken mümkünse kimseye görünmeyin, deli derler…gülerler……İçindeki çocuğu öldürenler, yaşama sevincini kaybedenler, evrakların işin gücün arasında kaybolanlar, gözleri geçim derdinden başka bir şey görmeyenler, umutsuzlar, durmadan para biriktirip sayanlar, alem gülse de asla ve asla gülmeyenler, gülemeyenler..ler..ler…ler…GÜ- LER- LER…Kollarını açıp kendini rüzgara bırakmayı bile çok görenler…

Rüzgara kendinizi bırakır ve bu rüzgarda kendinizi dinlerseniz eminim çok şey söyler size..Düşünsenize bir nerelere uğradı acaba ve nerelere gidecek..? Uğultulu bir hengame ile geçen zamanın ta kendisi değimli..Önüne katabildiğini götüren, oralara buralara savuran, götüremediğini yontan, feleğin o büyük değirmeni ZAMAN’a benzemiyormu..? Çoğu insanımız o rüzgara kapılıp, gurbetlere, evlenen genç kızlar yaban ellere, genç delikanlılar ekmek peşinde sağa sola savrulmadı mı..? O rüzgar insanı nerelerden nerelere savuruyor, vuruyor hiç düşündünüz mü..? Örnek; ben küçükken 30 Ağustos Zafer Bayramında Akkuş’a gelince Kaymakamlık binasında asılı bayraklardan çok korkardım..O bina bana bir acaip korku hissi uyandırırdı…Bugünse mutlulukla içerisinde görev yapıyorum..

Siz siz olun içinizdeki neşeli çocuğu öldürmeyin..Her daim diri tutun. O sizin yaşama sevincinizdir..Yinede kimsenin görmediği ücra bir köşede fırsat bulursanız kollarınız açın güz rüzgarına..Bakalım size ne söyleyecek….?

Sağlıcakla kalın, efendim…

Y.Mürsel KARAYİĞİT
09.09.2009-02:54-Akkuş

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar