Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (Hucurat-12)”
***GIYBET***
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmaktır. Türkçemizde “Dedikodu” ve “Çekiştirme” şeklinde de isimlendirilir. Dinimizin büyük günah saydığı fiillerdendir. Yaptığı halleri konuşmak gibi, kör, topal, çolak gibi bedensel özürleri kişinin peşinden alaycı bir şekilde eğlenerek söylemek de gıybet olur.
Günlük hayatımızda farkına varmadan işlediğimiz en kötü fiillerden biri olup, toplumun çürümesine, güvensizliğe hatta kin ve nefret tohumlarının atılmasına sebep olur. Hiçbir faydası olmayıp, zararları bir ağacın kökünden başlayarak dallara ayrılması misali, her an her sahada toplumu içten içten kemiren bir illettir. Hatta daha ileri derecede düşünürsek bazılarının bu hastalığa yakalandıkları, dedikodu etmeden, gıybete karışmadan duramadıkları bilinmektedir.
Maalesef günümüzde toplumda olması gereken oto-kontrol sistemi çalışmadığından git gide yayılmaktadır. Gıybet eden, konuşan kadar, dinleyip tepki göstermeyen de bu günaha ortak olmaktadır.
Gıybetin en büyük zararlarından biri de; insanın sevabını götürmesi, bu sevapların gıybet edilenin hanesine yazılması, sevabı yoksa o kişinin günahından yüklenmesidir. Çok iyi düşünürsek işin nereye varacağı, ne gibi bir sonuçla karşılaşılacağı idrak edilebilir. Soğukta, ayazda ibadet yapabilirsiniz. Çok iyiliklerde bulunabilir, kendinizi kurtulanlar hanesinden sayabilirsiniz. Ancak; gıybet hastalığına yakalanmışsanız, amellerin hesabının görüleceği gün elleriniz boş kalabilir, gıybet ettiğiniz kötülediğiniz kişiye sevaplarınızı bedavadan hediye etmiş bir şekilde bakakalabilirsiniz.
Bugün; birbirine hele hele hiç sevmediği insana 5,00.-TL’yi vermekten çekinen, imtina eden insan, farkına varmadan en sevmediği kişiye gıybet sayesinde sevaplarını bağışlayabilmektedir. Bundan akılsız hareket, böyle zararına alışveriş olabilir mi..?
Varsa bir kusur, eksik kişinin yüzüne söylemeli, arkasından konuşmamalıdır. Toplum içinde gıybet eden varsa, o günaha ortak olmamak için önce uyarmalı, dikkate almaz ise o ortamı derhal terk etmelidir.
Aşağıdaki fiilleri işlemek gıybet sayılmamakla birlikte faydalıdır.
1. Zulme uğrayanın kendisine yardımcı olabilecek kimseye yapılan açıklama,
2. Kötülüğün önlenmesi için yetkililere o işten alıkonulması için haber vermesi,
3. Müslüman’ı şerden sakındırmak ve iyiliğini istemek için nasihat,
4. Fasık ve bid’atçılığı açık olan kimsenin durumunu anlatmak ve ihbar için,
5. Bir insanı tarif edebilmek için kör, şaşı, topal, çolak vb. ifadeler,
6. Dünürlük, ortaklık, komşuluk vb. işlerde doğru bildiğini söylemek,
7. Hadis ravisi durumunda olan bir kimsenin durumunu ihbar etmek veya dini bid’atçı bir kimseden öğrenmeye çalışan talebeye nasihat ederek o kimsenin durumunu söylemek gıybet sayılmaz.
8. Müslümanları uyarmak ve muhtemel zararlardan korumak maksadıyla bazı kimseler hakkında bazı bilgileri açıklamak…
Toplumu içten içe kemiren, çürüten bu illette çok dikkat etmemeli, elden geldiği kadarıyla gıybet etmemeli, edenlere de engel olmalı, olunamıyorsa gıybeti dinlememeli ve o ortamı terk etmelidir…
Yazıma sözlerin en güzeli ile son veriyorum…Selam ve dua ile…
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (Hucurat-12)”
Y.Mürsel KARAYİĞİT
12.12.2009-23:35-Akkuş
hey allah’ım:-)