20 Nisan 2024 Cts

Ey Ruh! Şubat Dersem 28 De!-3

Her kışin soni bahardir, yazdir…

 

 

EY RUH! ŞUBAT DERSEM 28 DE!-3

 

Sohbet koyulaşmaktadır…

Ş.dayı: Bence ülkemizin üç ana meselesinden birisi bu mesele amma babam diğer iki mesele daha vardır!

 S.bey: Nedir onlar?

 Ş.dayı: Başörtüsü dediğimiz aslında dindarların meselesi ile insan yetiştirme meselesidir!

 S.bey: Hah bende tam ona gelecektim..

 Ş.dayı: Bak görisen, sadece Kürtleri düşünmüyoruz Selahaddin gardaş, bir kesimin insanı degiliz, bütün ülkenin insanıyız. Ben diyorum ki herkes demokrasiden nasiplensin, dindarda hakkını alsın, Alevi’de hakkını alsın! Nazımın dediği gibi yaşayalım bir ağaç gibi hür fakat bir orman gibi kardeşçesine..

 Tolga: Tabii, tabii ülke demokrasi diye diye şeriata geçsin, FETO’da gelsin halife olsun, Şeyh’ül İslam olsun bu ülkeye…

 S.bey: Yavrum, yine başladın saçmalamaya..sen anlaşılan fazla Cumhuriyet gazetesi okumuşsun, daha doğrusu Cumhuriyetten ve benzerlerinden başka gazete okumamışsın, belli birkaç kanaldan başka da tv izlememişsin, aynı kafa haberleri dinlemişsin, aynı provakatör sitelerden başka sitelere girmemişsin anlaşılan canım…Halbuki başka gazete, TV, internet siteleri var, niye dünyaya ve olaylara tek bir gözlükle, at gibi tek yan gözlükle bakıyorsun?

 Tolga: Ne yani, en çok satan diye Feto’nun Amerikan gazetesini mi okuyayım? Onun şeriatçı kanalını mı izleyeyim? Onun gibi yandaş medyayı mı takip edeyim?

 S.bey: Oğlum aynı kelime Feto, Feto nedir bu Allah aşkına çekememezlik ya? Milyonlarca seveni olan bir adam bu ya, öyle sıradan hocada değil-entelektüel bir insan, Hem eski medreseyi bilen din alimi, hem de felsefeden tarihe kadar birçok alanda yüzlerce kitap okumuş, kendini yetiştirmiş bir insan bu..Hem sokak züppesi mi ki öyle hitap kullanıyorsun, yâda adı sanatçıya çıkmış magazin serserisi bi şarkıcı yâda dizici mi bu oğlum?

 Tolga: Bana göre feto’dur, fetoş’dur, aslında en edepli kelimem budur, ben kendi görüşümden insanlarla bir araya gelince ona ve Tayyibe neler sayıyorum neler, bir bilseniz!

 Ş.dayı: Heçde merak etmim, ne beter konuştuguni, azgınızdan ne salya sümük akıttıgıni!

 S.bey: Bende meraklısı değilim, istediğini söyle, senin sövmenin-küfürünün onlara hiçbir zararı yok! Fakat şunu unutma, senin de sevdiğin saygı duyduğun adam var, onlara da öyle dense mesela Emin Çölaşan’a Emoş, Çöloş,Tuncay Özkan’a Dangoş dense hoşuna gider mi? Yada filan sol-ulusal parti liderine..

 Tolga: Tamam dayı ya, sevmiyosun demeyiz bi daha ya! Fakat ne fark eder ki hepsi Amerikanın yetiştirmesi-beslemesi-ajanı değil mi?  Baksana adam nerede yaşıyor ya!

 Ş.dayi: Hele hoca Türkiye’ye gelse sanki ne bilem önüne kırmızi hali sereceksiz yov!

 S.bey: Yavrum, Türkiyede moda oldu, sevmediğimiz ve ezber bozan bir adam çıksa hemen Amerika’nın adamı diye suçlarız. Hâlbuki öbür taraftan Amerikan filmlerini izlemeden, tişörtleri, NBA maçlarını takip etmeden, Coca Cola’yı içmeden ve Burger King yemeden durmayız! Hem Amerikan kültürüyle yoğruluruz, Amerikan kafayla yılbaşı falan kutlarız hemde kızdı mı bir adama Amerikancı ilan eder, dayar-döşeriz! Bir araştırma yapılsın bakalım ülkede Amerikan mallarını hangi kesim daha fazla tüketiyor? Kimler Amerikan vatandaşı?

 Tolga: Adam, kurduğu yâda kurdurduğu evlerle, yurtlarla insanların beynini yıkıyor! Öyle evlerde toplanmalar falan..

 S.bey: İyi ya tertemiz paklıyor demek ki..Hay Allah! Yahu, buralara kimseyi zorla götürmezler, hem burada insanlar silahlı örgüt adamı olarak mı yetiştiriliyorlar? Buralara giden insanlar ve gençler acaba dürüst-vatanını ve milletini seven, karakterli insanlar mı haline geliyor, yoksa devleti fırsat eline geçince soyup soyan-ahlaksız-militan insanlar mı oluyorlar? İyi bak!

 

    Sonra benim bildiğim gizlisi saklısı yok onların. Polis bile gitse ki 50’li,60’lı,70’li hatta 80’li yıllarda haklarında yüzlerce dava açılmış ancak bir tane devlet ve millet ve de kanunlar aleyhine bir şey bulunamamış-beraat etmişler, şimdi de bulamayacak, çünkü din ve ahlak üzerine sohbet ediyorlar. Nesi suç bunun? Bugün nesillerin yozlaşmasından söz etmiyor muyuz? Bazen babanın çocuğuna kazandıramadığı güzel hasletleri kazandırıyorlarsa kötü mü? Hem bu ülkede sadece onlar değil, birçok dindar gruplar var, onlarda ülke için, insanlar için yanlış bir iş öğütlemezler, dinin aslı takvalı insan yani ahlaklı insan, Alevilikteki deyimle kâmil insan yetiştirmek değil midir? 

   

    Hem gizli-saklı benim bildiğim bir Masonlar vardır, dernekleri nerededir-nasıldır bilen yoktur. Ne konuşulur, kimler katılır, ne kararlar alınır yine bilen yoktur Peki sen hiç Mason dediğimiz Rotary ve Lionslar hakkında aleyhlerinde basında ne kadar haber ve yazı duydun-okudun? Bu ülkede eline kalem alan herkes ve Hanefiler, Eminler duygularına göre-kafalarına göre bu insanlar hakkında türlü hakareti döşerken neden Masonları görmezden geliyorlar? Neden ‘’bu karanlık localarda-gizli toplantılarda ne konuşuluyor, neler oluyor oralarda?’’ diye kimse sormuyor?

 

 Tolga: Dayı sen onların Avukatı mısın? Bana sevdiremezsin onları, hiç uğraşma! Hepsi geri zekalı onların..

 S.dayı: Avukatı falan değilim ancak yanlışa yanlış-doğruya doğru ve haksız saldırıya da dur derim! Bu kadar milyon seveni olan ve içinde binlerce yazar-çizer-öğretmen-avukat-iş adamı-mühendis-doktor ve bilim adamı bulunan bu kadar insan beyinsiz olamaz, bir yanlışlık olsa bu insanları orada durduramazsın, sen bir çocuğu kandıramıyorsun nasıl bir doktoru orada tutacaksın?

 Ş.dayi: Lo, Selahaddin bey kapatak gardaş bu bahsi yuv! Baksan adam anlamiii! Niye ısrar edisen yov! Başörtü derken nereye geldik yov!

 Tolga: Türban dinde yeri olmayan siyasal bir simgedir, onun için yasaktır..

 Ş.dayi: Peki, benim hanımın başörtüside siyosal simge midir?

 Tolga: Yok o değildir! O Anadolu kadının örtüsüdür.

 S.bey: Peki, Tolga bu kızlara desek ki böyle Türban değil de, yaşmak gibi eşarp gibi bir şey örtünün, o zaman bu yasak biter mi?

 Tolga: Şey..

 S.bey: Yahu, türban falan hikâye! Maksat başta ne şeklinde olursa olsun, örtüye karşı olmaktır. Türban bana göre modern bir örtü, başka anlamı yok! Diyelim ki siyasal simge, peki örtünmek yâda türban İslami yaşam biçiminin siyasal simgesi ise, açıklık acaba laik bir yaşam biçiminin siyasal simgesi olmasın? Hayata öyle simgeler üzerinden bakarsanız biz bu işin içinden çıkamayız! Bu yasak kalkmalıdır, zira Avrupa’da bile eşi yoktur! Mesela bizim ulusalcıların dile getirdiği ve ülkemizin katı Laiklik olarak örnek aldığı Fransa’da bile devlet okullarında yasak, özel okullarda serbesttir. Hem bilim yuvası Üniversitelerde halen gençlerin saçıyla, başıyla, örtüsüyle, sakalıyla uğraşmak tek kelimeyle ayıptır, utanç vericidir! Hem bana göre bırak üniversiteleri devlet dairelerinde de kalksa bu yasak ne olur? Ülkemi yıkılır? Şimdi birçok belediyede, özel sektörde bu yasak yok, gidiyor hizmet alıyoruz, ne oluyor, başı açık olanı rahatsız mı ediyorlar? Kapalı olan eksik hizmet mi yapıyor, görevini mi aksatıyor, ülke geriye mi gidiyor?

 Ecevit’in 200 yılında memurlara pantolon serbestliği genelgesi sırasında söylediği sözü ben şöyle değiştireyim: Bir devlet memurunun başörtüsü ile görev yapmasının ne gibi bir sakıncası var, anlayamıyorum!

 Ş.dayi: Agzına soglık Selahaddin begim, yav ne güzel sölirsen! Şimdi ben direm ki Aleviler de haklarını alsın, mesela Cemevleri..

 Tolga: He he, ülke tam bölünsün o zaman! Türbanda iyice yayılsın, ohh oh..

 S.bey: Yahu, bölemedik gitti şu ülkeyi ya! Bırakın Allah aşkına bu bölünme korkusundan vazgeçin artık! Yok, öyle bir şey ya! İnsanlar on yıllardır sinmiş, kimliklerini gizli yaşamış, dindar da, Alevi de, Kürt de baskı görmüş, ne değişmiş? Ne Alevi Aleviliğinden, ne Dindar Sünni Sünniliğinden nede Kürt Kürtlüğünden vazgeçmiş! İnsanlar hakkını istiyor, özgürlük istiyor, hepsi bu!

 Ş.dayi: Evet, aynen ögledir. Başörtüsü yasağı kalksa, Dindar insanlara yasaklar kalksa mesela İmam-Hatiplide askeri okullara girse (neden girmiyor, buralar milletin kurumları değil midir?) Kürtlerin dil ve kültürleri üzerindeki baskı ve yasaklar tam kalksa, tanınsa, Alevilerinde Cemevi ibadethane kabul edilse, Alevilik Din dersi (Din kültürü değil) içinde anlatılsa, Sünni çocuklar ve gençler Alevilik deyince o ne ki demeseler, mum söndü gibi iğrenç iddiaların aslı astarı olmadığı anlatılsa kötü mü olur?

 Tolga: Olmaz, çünkü İslam’da ibadethane Camii’dir. Cemevi ibadethane olmaz!

 S.bey: Camiye gitmeyiz amma böyle meselelerde Camiyi savunuruz! Şimdi mesela şöyle bir çözüm olsa; Cemevi şu şartla ibadethanedir: Üst katında mescit olacak, alt katında Cemevi, işte bu şartla ibadethanedir, çünkü Alevilik dedelerin % 90’ının kabul ettiği üzere ayrı bir inanç değil, İslam dini içinde farklı bir tarihsel anlayıştır. Hem Camii’de, Cemevi’de toplanılan yer anlamına gelir.En azından bu düşünülebilir.Birçok Dede Cem ayinine başlamadan evvel önce iki rekat namaz kılar, en azından eski dedeler böyleydi..Mesela bizim Ordu’da epey eskiden Akkuş’taki bazı köylerden, Fatsa’daki, Gürgentepe’deki bazı köylerden bilirim..

Tolga: Galiba biraz size hak vermeye başladım..Biz biraz sert düşünüyor ve haksızlık ediyoruz galiba..

Ş.dayi: Önemli degil oğul, elbette insanoğlu bazen hatta birçok zaman olaylara ve insanlara önyargı ile yoklaşir, ancak mutedil ve sakin düşünmekte, daima orta yolu takip etmekte fayda vordir..Hem birbirimizi sevmek en azından saymoktan başka çaremiz vor mi? Aynı ülkenin insanıyık, aynı geminin yolcusuyuk, biribirimizi düşman bir insan degil, dost olunması gereken bir insan olarak görmeliyik.

  Şubat soğugi serttir, zor geçer, onunda seveni vordir, heç bitmesin diyeni vordir,amma her kışin soni bahardir, yazdir…

 

Bahadır KAYIM

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar