Bir İmam-Hatipli; kültürel mirası değerlendirir, yaşanan hayatı yorumlar, problemlere çözüm üretir. Ahlakı Hoşgörüyü kendisine ilke edinir ve her alanda ÖNDERDİR.
TOPLUMDA İMAM-HATİPLİ’LERE İHTİYAÇ VAR ÇÜNKÜ…
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla,
28 Şubat döneminde imam-hatip liselerine yönelik baskılar artmış, orta kısımlar kapatılmış, mezunların üniversiteye girişine yönelik halen devam eden engeller çıkmış, başörtüsü yasaklanmış ve türlü baskılarla İHL öğrenci ve öğretmenleri, mezunları ve hatta aileleri sosyal hayatın her alanında baskı altına alınmıştı.
Cumhuriyet dönemi eğitim sistemi içerisinde cumhuriyetin kuruluşundan çok sonraları, toplumsal hayatta meydana gelen bunalımın getirdiği tehdidi ve tıkanıklığı aşmak için kurulan imam-hatip liseleri ülkemizde en çok tartışılan kurumlardan birisidir. Esasında tartışmalar beklendiği üzere bir eğitim politikasının değerlendirilmesinin çok ötesindedir. Sahip oldukları ayrıcalıklı düzeni korumak adına hak tanımaz bir azınlığın din ve vicdan hürriyetinin getirdiği hakları sosyal hayattan tecrit etmek maksadıyla yürttükleri ideolojik bir harekattır. Bu harekatın temel hedefi inanan insanların inançlarına uygun bir hayat tarzı ile ülkenin sosyal hayatında hak ettikleri yeri/payı almalarını engellemektir. Zira İslam’ın en temel hedeflerinden birinin toplumsal adaleti sağlamak olduğunu her baskıcı hak tanımaz çok iyi bilmektedir.
Eğitimin amacı tarihin ilk dönemlerinden bu yana tartışılan ve üzerinde ittifak edilememiş felsefi bir tartışma konusu olmasına rağmen toplumun genç bireylerini hayata hazırlamak, kendileri ile barışık bireyler yetiştirerek uyumlu ve müreffeh bir toplum oluşturmak şeklinde çok genel bir amaç tanımı yapabiliriz. Ne yazık ki gerek eğitimi düzenleyen kanunlara gerekse ülkemiz eğitim tarihine baktığımızda bu noktanın çok uzağında bir yapı görmekteyiz. Örneğin Milli Eğitim Temel Kanunu olsun YÖK kanunu olsun incelendiğinde –ki herkesi bu kanunların giriş ve tanım kısımlarını incelemeye davet ediyoruz- ülkemizdeki eğitim sisteminin tamamen belirli bir ideolojiye dönük insan yetiştirme maksadında olduğunu açık ve seçik bir biçimde görebiliriz. Ne yazık ki eğitim sistemi de resmi ideolojinin tüm ülkeye sirayet eden tek tipleştirici anlayışıyla inşa edilmiş durumdadır.
Çağdaşlaşma adına her türlü zorba ve hukuksuz/haksız uygulamayı mübah sayarak kendi ideolojilerine uygun bir toplum inşaa etmeye çalışanlar bu toprağın ruhunu anlamamış; hoşgörü, saygı, eşitlik, adalet ve özgürlük ile insanları müjdeleyen İslam dininin rüzgarını ciğerlerine çekememiş insanlardır. Batı’da dahi terk edilmiş katı bir pozitivist ideolojinin yarattığı buhran, Türkiye’nin uzun yıllar kimliksiz, çatışma içinde, kısır ve mutsuz bir toplum olmasına sebep olmuştur.
Ancak bu topraklar her zaman bu hesapları bozacak adalet erlerini yetiştirmenin bir yolunu aramış ve bulmuştur. İşte İmam-Hatipler toplumun kendi içinden çıkarttığı çıkış projelerinden biridir. Bu toprağın ruhunu taşıyan, İslami bir kimliğe sahip olarak yetişmiş gençleri ile bir halk hareketi olarak sahnede yerini almıştır. Bu sahne alış bir yenileşme, bir öze dönüş, bir Hakka yürüyüş olmuştur. Kısa zamanda diğer eğitim kurumları arasından sıyrılmış, serpilmiş bir tohum gibi insanlık için umut olmuştur.
Her türlü olumsuz koşullara karşı, idealleri uğruna yüreklerini ortaya koymuşlar ve olumsuzluları bir bir ortadan kaldırmışlardır. Bu ülkenin insanları bunun canlı şahitleridir. Her İmam-Hatipli bir ÖNDER’dir, üretkendir, toplum içinde asalak gibi toplum kılcallarında dolanmaz, hürdür, hürriyetini beşeri unsurlara satmaz, dürüsttür; inancından ve sözünden dönmez, mücadelecidir zorluklardan yılmaz.
Son dönemlerde sisli havaları fırsat bilerek, provakasyon, ajitasyon ve her türlü psikolojik baskılarla bu mücadeleyi yok etmeye çalışmışlar ve nice gençlerin ve mazlumların kalplerinde derin yaralar oluşmasına sebep olmuşlardır. Fakat başarı gibi görünen bu durum, sisler yavaş yavaş dağıldıkça, başarısızlıkları buz dağı gibi kendi gövdelerine çarpmaya devam etmektedir. Bundan sonrası bizler için yenileşme, daha yüksek hedefler belirleme zamanıdır. İmam-Hatipliler var oldukları sürece; İyilik, Hoşgörü, Adalet ve Özgürlük tohumları kötülüklerin üzerine serpilip onları yok edecektir.
Bir İmam-Hatipli; kültürel mirası değerlendirir, yaşanan hayatı yorumlar, problemlere çözüm üretir. Ahlakı Hoşgörüyü kendisine ilke edinir ve her alanda ÖNDERDİR.
Çünkü iyilik ve hoşgörü çınarı, ancak İmam-Hatip ile büyür. Selamların en güzeli ile sizleri selamlıyorum Esselamüaleyküm…..
Mehmet GÜMÜŞ
BAKİMDER Basın-Yayın Tanıtım Başkanı