19 Nisan 2024 Cum

Taze İken Kanayan Yara Soğudukca Acır

Bir yürek ki düştüğü yerde ot bitmez, baktığı ufukta güneş batmaz, beklediği gecelerde şafak sökmez. Bir formül üzre dizilirse ifade etmek istediğim sözcükler, yanar bu alemde her cümle sonsuza dek. . Anlatmak isterim içimdeki ummanları ama bir damla bile düşmez payıma. Ben nasıl, hangi sözlerle, kime anlatayım, beni kimler anlar?… Hiç kimse…

 

            TAZE İKEN KANAYAN YARA SOĞUDUKCA ACIR
 
 
Tüm yaralar taze iken kanar ama soğuyunca acırmış. Uzun yıllar boyu soğumaz küller ve bazen gene acıyla karışık kanar yaralar. Gözler bir noktayı görür gerisi buzlu camdan bakılırcasına fludur. “Bir gülün peşinde koşanlar çiğnedikleri kır çiçeklerinin farkına varmazlar…” Bir gülü kırmamak içinse hayatı feda eder insan… Ve bir gün bakınca geriye sadece bir “ah!” kaldığını fark eder avuçlarında.
 
Mektuplar yazardık uçları yanık. Hatta acındırmak etkilemek adına dramatik alıntı cümleler eklerdik. “Bir çiçeğin aşmak için sebepler bulduğu gibi, yaşama dair sebepler bulmak için yaşıyorum. Eğer bir gün gelir de yaşamak için bir sebep bulamazsam ölmek için bir sebep bulmuşum demektir.” Gibi sadece duygusallığa hitap eden cümleler gençliğin anı sayfalarındaki gülünesi rolünü tamamlamıştır artık.
 
Her son baharda  olduğu gibi yaprak döktük ama ilk bahardaki gibi geri açmayı başaramadık dökülen yapraklarımızı… Meğer her düşen yaprak ömürden bir sayfa imiş geç anladık. Ve her sayfanın, acısı-tatlısı, sevabı-günahı ile arşivdeki yerini alan birer cari hesap mahsubu olduğunu da… En güzel rüyaların ortasında uyanmanın kalbimizi daralttığı bir solukluk nefesi nasıl kaçırdık genzimizden değil mi?..
 
Kendime savaş ilan ettim ve iç dünyamda cenk halindeyim hep. Yorgun ve bitkinim. Ayakta duracak ne takat ne gayem kaldı gibi bir boşvermişlik zaman-zaman ziyaretime geliyor yüzsüzce. Yılgın ve küskün bir yolcu duygusallığına kapılmış hal içinde kıvranıyorum. Kal içre olmayı ise beceremedim bir türlü. Ve hüsranla gelip geçen bunca yıla ancak arkadan mendil sallıyorum şimdi. Ah ki, ne ah!.. Ne zamanı anında yaşadım, ne sevgiyi çağında tadabildim… Zaman ruhun hapishanesi…
 
Zamanın koynunda bir çocuk gibi ağladım; yalnızlığı koynuma aldım fırtınalı gecelerde, alev alev yandı ödünç aldığım gözyaşlarım. Rüzgarlar dinledi gönül sesimi ve duvar aralarına, ağaç dallarına vurup kendilerini inlediler keskin ıslıklar atarak feryat-ı figan ile. Ben neden ıstırap çekiyordum; ben bile bilmedim onlarca yıldır… Sevgi bile tırmalıyor içimi yırtarak tırnak tırnak…
 
Sevgi; içinde neleri barındırır, hangi hastalığa reçete edilir bilen var mı? Ama yaratıcıdan bahşiş olarak verilen bu duyguyu bile vitrinlerde satışa sunduk… Ben hep hayallerimi sevdim. Hayallerimdeki masumiyeti, merhameti, cennetsi ferahlıkları sevdim. Ben hayallerimde canlanan, sevgiden bedenleşmiş insanları sevdim; ama, o insanlar benim dünyamdakilere hiç benzemiyordu ki…  Yani terazinin bir kefesine oturup boş tarafına senin yerine senden isteyen insanlar…
 
Ey lügatlar, kamuslar bana ödünç kelimelerinizden vermez misiniz? Hangi sözcükler ile anlatabilirim derdimi? Sonra kirletilmiş kelimelere üste yüreğimi vereyim geriye size. Bir yürek ki düştüğü yerde ot bitmez, baktığı ufukta güneş batmaz, beklediği gecelerde şafak sökmez. Bir formül üzre dizilirse ifade etmek istediğim sözcükler, yanar bu alemde her cümle sonsuza dek. . Anlatmak isterim içimdeki ummanları ama bir damla bile düşmez payıma. Ben nasıl, hangi sözlerle, kime anlatayım, beni kimler anlar?… Hiç kimse…
Yüreğim acıyor…
 
Veysel Şensoy

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. Yorumunuzu geç okuduğumu fark ettim. Yazıları yazıyorum ama takip etme imkanım olmuyor.

    Sizin kanayan yüreğinizin yeniden sızlamasını arzu etmezdim. Biliyorum ki siz çok fazla acılarla imtihan edilmişsiniz. Gördüğüm o ki, bu sınavı kazanmışsınız. Hislerinizi bilmeden kelimelere dökmüşsem bu bazen sizin gibi bazılarının da az veya çok bir yürek sızısı olduğunu gösterir. Her insan mutlaka yüreğinde bir köz taşır. Ama sizin ateşiniz hakikaten harlı ve yakıcı… Allah sabır ve metanetinizi yüceltsin. Ne diyebilirm ki…

  2. YAZININ BAŞLIĞINI OKUDUĞUMDA BEDENİMİM SOL YANINDA BİR SIZI YAŞADIM. DEDİMKİ BİR OKU BAKALIM KENDİNDEN BİRŞEYLER BULABİLİYORMUSUN DİYE. İNSANLAR KENDİNDEN VE YAŞADIKLARINDAN BİRŞEYLER BULABİLİYORLARSA O YAZIYI OKUR YADA DİNLER BENCE TABİ. OKUDUM. HEMDE SÜZEREK OKUDUM. OKUDUM. VE NE YALAN SÖYLEYİM SANKİ BEN ORDA BENİ YAŞADIM. SANKİ BENİ TANIYORDUNUZDA BENİ BİR NEBZEDE OLSUN YÜREĞİMİ ANLATIYORDUNUZ. KISACASI KENDİMİ YÜREĞİMİ DUYGULARIMI VE YAŞADIKLARIMI BULDUM.
    DUYGULARIMI ANLATMAK İSTEYİPDE, ANLATAMADIĞIM HİSLERİMİ BULDUM.
    SÖZLERLE OLMASADA KELİMELERDE ANLATILAN KENDİMİ BULDUM.
    NE DEYİM ARKADAŞIM. KALEMİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK.
    ÖNEMLİ OLAN YÜREĞİMİZİ DİK TUTMAK KIRMAMAK DEĞİLMİDİR.
    BİR YERİNİZ KANADIĞINDA ÜSTÜNE BASTIRIN ZORDA OLSA KANAMA DİNER
    YA YÜREK KANADIĞINDA DURDURMAK ÇOK AMA ÇOK ZORDUR.
    YÜREKLERİMİZ KANAMASIN.
    YÜREĞİNİZE SAĞLAK…….!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar