19 Nisan 2024 Cum

Suya Sabuna Dokunma

Suya ve sabuna bulaşmış bulunmaktayım artık. Kaygan zemin, kurtlar sofrası…

SUYA SABUNA DOKUNMA
 
“Suya sabuna dokunma” dan nereye varılır acaba; diyecektim ki, işte buraya kadarmış… 
 
Sample ImageNifak. Arapça bir kelimedir ve köstebek yuvası demektir. Köstebeğin yer altında iki deliği olduğunu hepimiz biliriz… Bu iki yüzlülük oyunlarına ne kadar kolay kapıldığımızı maalesef fark edemiyoruz.  Nifak, toplumumuzun en acı yaralarından birisi.
 
Totoloji yaparcasına kendisini tekrar eden, boş yere nefes tüketen kelime israfçılarından ve hep aynı uslupla laf ebeliklerinden sıkılır oldum. Talakat iddiası ile akıcılıktan yoksun slogan egemenliğindeki konuşmalar yapan insanların kurnaz uslubun temsilcileri bana akılcı gelmiyor. Natıka, yani dokunaklı söz söyleyen “natıkaperdaz” insanlar ise romantizm dolu konuşmalarından aklımda kalan tek bir cümle bile olmuyor. Belagat sahibi insanlar, idrak edilecek kavramı söyleme sanatına sahip, maddi ve manevi anlamda disiplinize olmuş gerçekleri aktarma yeteneklerine sahip insanlardır. “Belagat, dürüst aklın hüküm cümlesidir.” Bu insanları dinlemek ve ders almak isterim hep.
 
Yazarken veya konuşurken kastını anlatmayan cümlelerin ozgürlüğüne dokunmak istemem. Ahfaşın keçileri gibi her yazılanı, veya bir mihnet uğruna her söyleneni tasdik edercesine, sessizce kafa sallamakta bize uymayan bir davranış biçimidir. 
 
Sabır kasnağında gerilmiş bir halde merak ve endişe ile beklemekten bıkan ruhum özgürce kendini ifade etme isteği ile kıvranıyor. Herkes rakip arayıp, onun üstünden prim toplama gayreti ile, adeta Şah İsmail gibi Şeybek hanın gümüş işlemeli kafatasından şarap içmesindeki aşağılama anlayışındaki sığlık içerisinde çırpınıyor gibi…
 
 Kendimize öz eleştiri yapmayı sevmeyiz. Prutta Baltacı paşayı aciz göstermektense, daha dünyaya doğmamış Katerina ile birlikte yaparak hatadan kaçışın çaresini buluruz. Yani doğmamış çocuğa don biçeriz. Doğru olanı konuşmak yerine, lafı dolandırarak kafa karıştırmayı maharet sayarız. İşte beni geren bu köstebek benzeri tavrımız…
 
Birileri çıkıyor ve bir örgütün militanı olduğunu haykırıyor; karşısındaki hoşgörü ile tebessüm içerisinde tavırsız… Birileri çıkıyor; “ben buyum” diyor ama, benim “şu” olmamı hakir görüyor. Birisi çıkıyor ve “ben milliyetçiyim” diyor; hoşgörü yerine “kafatascı, faşist(!)” likle suçlanıyor ve dayak da yiyor. “Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!”  Eflatun “ karanlıktan korkan çocuğu pekala bağışlayabiliriz; ama, asıl trajedi, aydınlarımızın aydınlıktan korkmalarıdır.” Demiş.
 
“İnsanlık altı bin yıllık deneyimle ahlak anlayışını netleştirdi. Bir yanda “bencil” öte yanda “insancıl” avicdan ortya çıktı. Doğruyu kendi çıkarlarıyla tanımlayan bencillik, zorba vicdanın çeytani çehresinde sırıtırken; hümanist vicdan tebessüm edecek simayı bulamadı.” Ancak, siyaset öylesine bencillikle örgüleniyor ki, musalla taşını andıran kürsülerden ilahlar haykırıyor vehmine kapılıyorum.
 
Bunca zaman natıka türünde söz söylemek için çıraklık etmeye çalıştım. Belagat içre olmak ne haddimize; ama iddiaları olanların da, toplum değerlerini hiçe sayarak bilgelik sunuları tarafımdan pek itibar görmeyecektir artık.  En azından onlar kadar cesaretli olunacağını biliyorum. Birisi bir elmayı kesecekse, ona “kesme” demektense elindeki elmayı almayı yeğlerim.
 
Suya ve sabuna bulaşmış bulunmaktayım artık. Kaygan zemin, kurtlar sofrası… Sen de hoş geldin…
 
 
Veysel ŞENSOY
 
21.10.2008 BURSA

Related Articles

1 Yorum

  1. Yorum Şükrü Sevindik
    11.09.2008 – 10:27

    Şu anda Akkuş türkülerini dinliyorum,Ordunun Dereleri devam ediyor.Ünye’deyim, arasıra gidiyorum Akkuş’a. Ben ki özlemişim. Dokunuyor bu türküler. Akkuş’u kurbette yaşayanları iyi anlıyorum.Biraz özlem, biraz hüzün, biraz kurur…Yürekler sıkışır vurur.Ah işte:Bu seferde “Meşelik” de anam de. de de deeeeeeeeeeeeee.
    Her yürekte yaşar Akkuş. Hemi de gümbür gümbür…Yaşamak için özlem de gerekir hasret de. Özlemin yoksa yaşamıyorsundur.Haydi Akkuş sitesi…
    Mahmuzlayalım atları, aşalım Argan’ı… Dolaşalım yaylaları…Yeri geldiğinde siyasette yapılır, yapmakta gerekir. Herkesi memmun edeyim diyen kimseyi memmun edemez.Hem sonra site bir tek de değil, sizden hoşlanmayan basar tuşa öteki siteyi, yarınlarda daha öteki siteyi izler. Hem böylece açar yaylalarımızın çiçekleri renk renk. Herkesin dikkat etmesi gerektiği asıl nokta nezaket nezaket…Samimiyet. O da Akkuşluda vardır evelallah. Akkuş da Yeşil Akkuş da bizimdir. Kalem kılıcı kırmak içindir, dilin asıl görevi de anlaşmak…
    Ramazan nedeni ile daha tatlı diller, daha yumuşak gönüller olsun tüm Akkuşluların ve de insanların…

    Yorumsuz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar