15 Ekim 2024 Sal

SÖZ VE FİKİR

”Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. “

SÖZ VE FİKİR
 
Pasoloni der ki: “Bana sözcüklerle söylenen her şey yalan gibi geliyor.”
 
 Aristo da : ”Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. “ der.
 
 
Sample ImageBu gün noter tasdikli yazılar ile de söylense somut bir veri gözle görülür bir delil olmadıkca inandırıcı olamıyor.
 
Nedir bahse konu olan? Elbette söz ve fikir …  
 
Sözü yele verdik, geçelim… Sözler önce namus sayılırdı, sonra bono senetlerine dönüştü, daha sonrası ise doğru bile olsa yalan kuyularında bir yankıdan ibaret artık.
 
Fikirler de sözcüklerle ifade ediliyor değil mi? Fikirleri olmayanlar … Fikirleri olanlar… Fikirleri olanlara burun kıvıranlar…
 
Bir çok insanın içi boş ama dışı cilalanmış fikirlerini ulu orta söyleyerek itibara alındığı, koruk fındığın kabuğunu doldurmayacak kadar safsata fikirlerin gündemi değiştirdiği, kara cahil adamların, ham softa-kaba yobazların sözlerinin vecize olarak kabul edildiği, kışkırtıcı, tahrik edici küfür yerine konulan  sloganların günlük hayatı düzenlediği, “milyonlarca dolarlık transfer ücreti alarak gazete köşesi kapanların şirket menfaatlerini günlük siyaset olarak gösterdiği”, cehaletin, kör taasubun karanlığının aydınlık gelecek olarak sunulduğu, yabancı ülkelerin istihbarat servislerine ajanlık yapanların yazılarla veya her bulduğu yerde ateşli hitabetler sergilemeye çalışarak ortalığı bulandırdığı, kişisel husumetlerini kusmak için fırsat yakalayanların büyük yazar, büyük adam, büyük siyasetçi, büyük iş adamı addedildiği, tek özellikleri topluma ait değerler ile alay etmek ve aşağılamak olanların entellektüel kişilikler olarak görüldüğü, daha doğrusu kendilerini öyle sandıkları bir Türkiye’de…

Yüreği bu toplumun değerlerini korumak için atan, kalbi vatan sevgisi ile çarpan, Allah korkusundan başka korkuyu tanımayan, sıfatı olmadığı için ne kadar büyük fikirler ortaya koyarsa koysun sesini duyuramayan, toplumsal servetin eşitce paylaşıldığı bir Türkiye hayali ile yanan, başarabilirse böyle bir ülke  yaratmak isteyen toplumun ferdi olmak isteyen, bize ait olan değerlerlerle alay edilmesini içine sindiremeyen, bu kadar boş konuşan, bu kadar çok konuşan, bu kadar katı ve sert konuşan, kalpleri katı insanların yanında benim fikirlerimi kimse ciddiye almaz diyen, “biz bağımsız”, “biz sömürüsüz”, “biz huzur içinde bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz” diyenlerin,

Elbette "Fikri Yoktur"
.
Onların idealleri vardır…

Bu büyük ideallerin gerçekleşmesi için karıncalar gibi didinirler, arılar gibi çalışırlar. Bunlar akbabalarin cirit attığı ortamlarda bir aslan asaletiyle hedefi kollarlar.
 
Öyle değil mi “fikrim yok”çular? Öyle değil mi “fikrim çok” çular?
 
İvan pavlov der ki: “Herşeyi bildiğini sanma! gerçekte çok bilgili olsanda kendine Cahilim diyebilecek cesaretin olmalı.”
 
Montaigne de der ki: “İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, içleri doldukça eğilirler.”
 
Veysel Şensoy
 
 

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. Sayın Hocam,

    Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Anadolu da ve islam aleminde müthiş sözler var ve bunu sizler gibi ilim sahibi insanlar zaten biliyorlar. Benim yabancılardan söz aktarmamda alt düşünce olarak, islam dışında bile bu erdemlerin olduğunu bunların evrensel değerler olduğunu, bu duyguları hiçe sayanların dayanakları olmadığını vurgulamak içindir.

    Uzun zamandır yazılarına hasret bıraktınız. Yeni yazılarızı bekliyoruz.

    Saygı ve muhabbetlerimle,

  2. Veysel Bey Kardeşim, yazınızı bir nefeste okudum. Geçmişte bir yazı yayınlamıştık \”Duyarlı İnsan\” diye. Bu yazımızda duyarlı insan ve başına gelenleri açıklamay çalışmıştım. Bazen soruların cevapları \” evet ve hayır\” ile cevaplanamıyor. Orada şöyle yazmışım.
    Duyarlı insanlar yaşadığı toplum içerisinde pek çok badirelerle karşılaşabilir. Bunu yaşadıkça, gördükçe, bilgilendikçe daha iyi anlayacaktır. Duyarlı bir insan, bütün çirkinlikleri, yanlışlıkları, olması gerekeni ve olmaması gerekeni görür. Fakat bunu bir ayrışma ve kutuplaşma nedeni saymaz.

    Şöyle bir olup bitene baktığınız zaman özünü koruyabilmek için uğraşmaktan yorgun savaşçıya dönen küskün, kırgın ve yılgın insanlar görürsünüz. Bu insanlar sürekli haykırırlar fakat bir türlü dertlerini anlatamazlar.

    Maskeler var suratlarda; yalanı dolanı, çirkin niyetleri gizlemek için. Yaldızlı yıldızlı maskeler. Miş- gibi davranıyor insanlar; severmiş gibi, dürüstmüş gibi, üstünmüş gibi, eğleniyormuş gibi, yardım ediyormuş gibi gibiler uzayıp gidiyor. Tiksiniyorsun bu vıcık vıcık iki yüzlülerden.

    Büyük adam; çok para kazanan,en güzel kadını kapatan, nüfuz sahibi olan adam(!) o da, büyüklüğünün tadını çıkartıyor, sana bir böcekmişsin gibi bakmaktan. Kimi bilimsel ve entelektüel üstünlükler havasında, kimi ilahi güçleri arkasına almışlığın böbürlenmesinde.

    Onlar da sende aynı havayı teneffüs ediyorsunuz. Sana bir böcek kadar değer veremeyen insanları anlayışla karşılamanı ve hep onlara hizmet etmeni istiyorlar.

    Sen ise bu fark edilmeyen sıradanlığınla sadece bir hiçsin bu tip insanların gözünde. Soluk soluğa, ezen ezene bir yarıştır gidiyor. Bakalım kim daha çok mal ve itibar istifleyecek?
    Yazımız böyle sürüp gitmekte. Sizin yazınızı okuyunca bazı şeyleri daha önceden fikir bazında farkılı kulvarda olsa paylaştığımızı gördüm. Bu beni fazlasıyla mutlu etti. Montaigne den önce benim Anadolum da milletin efendisi\”Boyu uzun, başı dik deyimi yerine boyu uzun başı eğik deyimini\” tercih etmişlerdir. Bu tavazu ve bilgiyi tesil içindir. Nice güzel eserlerini görmek dileğimle, yaklaşmakta olan Kurban bayramınızı şimdiden tebrik ederim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar