24 Nisan 2024 Çar

Olan Hep Çocuklara Oluyor

Yazarımız Veysel ŞENSOY, Çocukların Ruhlarının Derinlerine İnmiş ve Oradan Seslenmiş

veysel.jpgOLAN HEP

ÇOCUKLARA OLUYOR

..

 

BİR BUKET TRAVMA

Bu gün bir buket yapmak geliyor içimden. Bin bir çeşit çiçeklerle değil elbette bin bir çeşit diken koyarak… 

Şu “ travma” sözünü moda gibi dilimize düşürdüler ya, bizde travma yaratan o kadar çok olay var ki,  kimi bir trajedi, kimi bir komedi, kimi bir şaka gibi…

Bir mahkeme izliyoruz kameraların bakış açısından. Evli çiftler ayrılıyor ve herkes kendi yolunu tayin etmiş. Bir çocuk bakınıyor boş gözlerle; “ben ne olacağım şimdi?” diyordur içinden muhakkak. Arada kalan bu çocuğun istikbali meçhul. Kişilik bölünmesine uğrayacağı kaçınılmaz… Ancak ayrılan eşlerin içleri rahat mıdır acaba?.. Gelecekte aynı mutsuzluğu tadacak bir çocuk daha topluma kazandırarak aksi istikametlere giden eşler, mutlu oldular mı bilinmez ama her yuva yıkılışı haberi bir travma oluşturyor bende.

Mahkeme önünde bir çocuk ağlıyor: “Babamı bir öpmek istiyorum” diye haykırıyor. Masum bir talep olan bu özlemin önünde katı kanuni kurallar var. Aslında o anda kameralar kayıtta olmasa bu feryada oradaki yetkililer dayanamaz ve muhakkak bu isteğe kayıtsız kalamazlardı. Onlar da neticede insandılar.  Bu olaydan pay çıkarmak isteyenler vardı. Böyle bir dramı bile şov (gösteri) olarak kullananlar çıktı hemen. Mahkûm da insandır ve insan hep hata yapacaktır. İnsanlık tarihinde suç hep vardı ve olacak ta… İnsan, hatasız olamaz çünkü melek değildir. Ama hataların kurbanı hep çocuklar oluyor.

Bütün bu olayların odak noktasında çocuklar var. Asıl travmayı yaşayan da o masum çocuklar oluyor hep.

Bir başka yerde başka çocuklar yetim kalıyor. Tersanelerde ölüm kokuyor. Kameralar çalışanları gösteriyor. Yüksekte, rutubetli ortamda  kaygan metal üstünde geziniyorlar. Eş, çocuk ve yakınlar evde ekmek beklerken, bir işçi yükseklerde ölümle dans ediyor. Emniyet kemeri yok; başındaki baret iğreti duruyor ve belki de ayağında iş güvenlik botu da yok.  Dünyada bir buçuk metreden yukarıda kemer bağlama mecburi iken, bu işletmelerde cambazlık yapılıyor tepelerde.  Oraya bağlanan kemer değil hayatlardır. Dünyada iki metrelik çukurlara gaz ölçümü yapılmadan inilmezken, bizde derin kuyulara dalınıyor. Ve sonunda evde çocuklar boynu bükük yetim kalıyor. Gene çocuklar…

Bir başka yerde yol fotoğrafları ve haberlerini geçiyorlar yerel yayın organlarında. Sesleri cılız ve kısık. Dinleyen var ama anlayan yok.  Daha önemli ali meseleler(!)  var ilgililerin kafasını meşgul eden. Bir hasta yol yüzünden hastaneye yetişemiyor ve çocukları yetim kalıyorsa travmayı yakınları yaşıyor. Gene olan çocuklara oluyor. Sizin yangınlarınıza söndürme aracı gelemiyorsa yol olmayışından dolayı,  yanan gene çocukların geleceği oluyor. Kar ve tipinin geçit vermediği günlerde doğumlarda kaybedilen gene çocuklar oluyor.

Devletin şefkatli elinden söz edenler, bir yerlerde birilerine şirin görünerek gönül almaya ve onları kazandığını inanmaya çalışırken, bir yerlerde birileri de unutulduğunu düşünüyor ve kayıplar hanesinde kendi varlığını görüyor. Bir yerlerde helikopterler milyarlık uçuşlarla hasta taşırken, bir yerlerde cenazeler yollarda kalıyor ve ebedi istirahatgahlarına bile ulaştırılamıyor. Ve geçirdiğimiz bunca travmalar hayatımız hakkında bütün temel inançlarımızı sarsıyor.

“çocuklar geleceğimiz” diyorlar. Kuşkusuz gelecekteki büyükler bu günün travmalar yaşayan çocuklarından oluşacak.  Çocukluklarındaki travmalar sonucu bunalımları atlatamamış büyüklerden nasıl bir toplumsal uyum beklenir acaba?

Eğitim alanında da sınav travmaları yaşamıyor mu çocuklar? Universite kapılarında kişisel tercihlere konulan yasaklar, okul sonrası iş bulmak için yeni sınavlar ve hayatı sınavlardan ibaret insanlar travma dedikleri bu şoku yaşamıyorlar mı hep?

Aslında bin bir diken sayacaktım ama beş travmatik örnekten sonra  ben de travma geçirdim ve devamını size bırakıyorum.

Veysel Şensoy

 

 

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. Doğru diyorsun güzel kardeşim ama insanlar, bazen bütün gerçeklere gözünü kapatarak yanlışa düşüyor; hem de bilerek ve “belki” lere sığınarak… “Belki”ler hiç bir zaman istenilen doğrularla kesişmiyor. Hüsran… Elimde onlarca not vardı ama hem uzun olmaması hem de iç burkucu olmalatı nedeniyle devam etmedim. Herkes tarafından bilinen gerçekler… Yorumunuz için ayrıce teşekkürler ve kandiliniz mubarek olsun…

  2. sayın veysel bey yazınız çok duygusaldı evt haklısınız hep arada kalan ve asıl
    çaresiz kalan çocuklar oluyor anne ve baba o anda sadece kendilerini düşünüyorlar arada kalan çocuğu,düşünecek vakitleri olmuyor yanlış bir evlilik ve bu evliliğe bir de günahsız bir çocuk ekliyorlar ve nedendir bilmem çocuk olmadan önce değilde, çocuk oldukdan sonra anlaşamadıklarının farkına varıyorla ve bunun haricinde yapılan ihanetler belki bazı şeyler alttan alınıyor amam ihanet asla…
    boşanmanın çocuklar üzerinde olumlu etki bırakacağını kimse iddia edemez.Özellikle evli çiftlerin, çocuk yapmadan önce çok iyi düşünüp; evliliklerinin rayında gidip gitmediğini, anne-baba olmanın sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacaklarını anlamaları gerektiğini düşünmeleri gerekir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar