25 Nisan 2024 Per

İNSANLARI MADDİ GÜCÜNE GÖRE AYIRMAK

Böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

İNSANLARI MADDİ GÜCÜNE GÖRE AYIRMAK

Toplumda bazı kişilerin din ahlakından uzaklaşmaları hem ahiret hayatında kazanabilecekleri cennetten uzaklaşmalarına, hem de dünya hayatında insanlarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olmaktadır. Bazı insanların dünyaya verdikleri aşırı önem ile birlikte dünya hayatına dair değerlere karşı ilgileri de giderek artar. Dolayısıyla dünya hayatına yönelik bir yaşam süren kişiler, etrafındaki insanları Kuran’a uygun olan merhamet, hoşgörü, şefkat ve alçakgönüllülük vasıflarına dayalı değil, zenginlik, itibar derecesi, güzellik gibi geçici olan vasıflara göre seçerler.

Birçok toplumda yaygın olan bu yaşam felsefesi, elbette ki insanların Kuran ahlakına uygun olarak yaşamıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Böyle olunca insanların nefislerine ait duygular olan hırs ve tutku, dünya hayatında maddi kıstaslara göre yaşamalarına neden olur. Bu yaşam şekli elle tutulur hiçbir kurala dayanmayan fakat birçok insanın birbirleriyle ilişkilerinde hâkim olan bir yaşam şeklidir. Bu kurallardan bir tanesi insanların birçoğunun uygulamaktan çekinmediği zengin ve fakir insanların ayrı konumlarda tutulmasıdır. Bu yaşam şekline göre iki ayrı grubu oluşturan zenginler ve fakirler, farklı şekilde değerlendirilir ve farklı şekillerde muamele görürler.

Kuran ahlakından uzak yaşayan insanlar, kendilerine göre daha yüksek maddi gelire sahip olan bir insan ile karşılaştıklarında, onlarla yumuşak bir ses tonu ve son derece kibar bir tavırla konuşurlar. Karşılarında konuşurken eğilip, bükülürler onlardan aşağı bir düzeyde olduklarını ifade etmeye çalışırlar. Fakat kendilerinden daha az bir gelire sahip kendi halinde bir insan ile konuşurken ses tonları birden doğal halini alır. Hatta bazıları konuşurken karşısındaki fakir insanı ezme çabası içerisine girerler. Asla bir kibarlaşma ihtiyacı hissedilmez. Buna, bazı sanatçıların kendisi ile aynı camiada olan arkadaşlarına ve çalışanlarına karşı gösterdiği tavrını örnek verebiliriz. Bu insanlar, çalışanlarına karşı enaniyetli, üstünlüğünü gösteren hatta bazen de azarlayıcı konuşmalar yaparken, kendi camiasından olan insanlara karşı gayet kibar ve saygılı bir tavır gösterirler.

Bu mantık çerçevesinde, fakir olan bir insanın itibar görmesi diye bir durum söz konusu değildir. Kişinin maddi geliri ne kadar artarsa, bazı insanlar kişinin seviyesine göre ona hürmet ederler ve saygı gösterirler. Örneğin, çok zengin veya ülkenin ileri gelenlerinden birisi bir mağazaya girse, bazı insanlar ayağa kalkarlar, o insanı memnun etmek için ellerinden geleni yaparlar. Hatta bu insanın yapmış olduğu alışverişten para talep etmezler. Fakat aynı mağazada maddi geliri düşük olan bir insanın, yaptığı alışverişe parası yetmezse, mağaza da çok büyük olaylar çıkabilir. Çok zengin veya ün sahibi olan bir insandan para kesinlikle kabul edilmezken, fakir insanın yaptığı alışveriş ücretini tek kuruşuna kadar ödenmesini istemek elbette ki Kuran ahlakına uygun olmayan, çok büyük bir adaletsizlik örneğidir. Rabbimiz bir Kuran ayetinde insanların kendilerini beğenmiş bir tavır sergilemelerinin yanlış olduğunu şöyle haber verir:

"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez."(Lokman Suresi, 18)

Bazı insanların dünya hayatının geçici süsüne kapılmaları çok büyük bir yanılgıdır. Kuran ahlakından habersiz yaşayan insanların imrendikleri para, mal, mülk, şöhret, itibar geçicidir. Gerçekte özenilecek olanlar ise, Allah rızası için canla, başla, yılmadan mücadele edenlerdir. Allah Katında değerli olan budur.

"Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır."(Hucurat Suresi, 13)

Yüce Rabbimiz, insanları yalnızca takvalarına göre değerlendireceğini Kuran’da bildirmiştir. Allah’ın kanunlarını çok büyük bir titizlikle koruyan, Allah’ın emir ve yasaklarına harfiyen uymaya gayret eden ve Allah’ın rızasını kazanmak için çaba gösteren insanlar, Allah Katında üstün gelecektir.

"Bizim Katımızda sizi (Bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler."(Sebe Suresi, 37)

Mine ÇAKIR

Okuma: 844

 

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar