19 Nisan 2024 Cum

NİMETLERİN HAKKINI VEREBİLMEK

Gafletlerden biri de, sahip olduklarını kendi çabasıyla kazandığını sanmasıdır.

 

 NİMETLERİN  HAKKINI VEREBİLMEK

Allah evrendeki her detayı bir amaç üzere yarattığı gibi, insanların emrine sunduğu nimetleri de bir amaç üzere varetmiştir. İnsanın herşeyi; vücudu, yedikleri, imanı, yaşamı Rabbine şükretmesi için bir vesiledir. Ve Rabbimiz nimetlerini kullarına karşılık beklemeden vermektedir.

İnsan samimi olarak etrafına şöyle bir baktığı zaman, sahibi olduklarının ve sevdiği herşeyin Allah’tan bir lütuf olduğunu farkedecektir. Yediği yiyecekler, her an içine çektiği hava, güzelliklerden sevinç duyabilmesi, sağlığı ve daha birçok şey Allah’ın lütuflarıdır.

“Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.’’(Nahl Suresi, 18)

Bu kadar çok nimetin varolmasında insanın zerre kadar bir emeği yoktur. İnsan bu nimetlerin karşılığını vermeyi istese, bunu yapması imkansız olacaktır. Bu yüzden insanın yapacağı en güzel şey, Allah’a şükretmesidir. Yine insan Allah’ın bu lütufları karşında yalnızda O’na sığınması, sadece O’ndan medet umması gerektiğini anlamalıdır. Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibinin olmadığını kavramalıdır.

Nimetler üzerinde hiçbir emeğinin olmadığını farkeden insan, acizliğinin de farkına varacaktır. Bu yüzden zenginlik, güzellik, ün, kariyer insanı şımartmamalı, sahip olduğu bu nimetleri verenin de Allah olduğunu bilmelidir. İşte sürekli şükür içinde olduğu zaman insan, sahip olduklarının bir şımarıklık konusu olmadığının farkına varacaktır. İnsanların genelinin düştüğü gafletlerden biri de, sahip olduklarını kendi çabasıyla kazandığını sanmasıdır. İnsan sürekli şükür halinde olduğunda, bu egosunu da yenecektir. Rabbimiz böyle bir tavra karşı insanları şöyle uyarmıştır:

“Dedi ki: Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir. Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz.’’(Kasas Suresi, 78)

İnsanların geneli Allah’a şükretmek için çok büyük nedenler beklerler. Örneğin ölümden dönmek, önemli bir sınavı başarıyla geçmek, mal sahibi olmak vs. Oysa yazımın başında da belirttiğim gibi biraz samimi düşünüldüğünde, biraz dikkat verildiğinde şükredecek ne kadar çok sebebin olduğu görülecektir.

İnsan Allah’ın yarattıkları üzerinde derin tefekkür etmez, yüz çevirici olursa, nimetlerin farkında olması da zorlaşır. Nimetlerin farkında olmamak ise, mucizelerin farkında olmamak demektir. Bu psikolojideki insan ancak bazı nimetleri kaybettiğinde değerini anlayacaktır.

“Andolsun, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.’’(Hud Suresi, 9)

Yalnız şükür sadece sözle Allah’a teşekkür etmek değildir. Evet bu bir şükür şeklidir ve çok güzel bir ahlaktır. Ancak bu şekilde şükredip Allah’ı hakkıyla takdir edemeyen, Rabbi kendisinden nimetleri imtihanı için çekip aldığında isyan eden insanlar da vardır. Dolayısıyla asıl şükür, Allah’ın dilediği şekilde bir yaşam tarzı belirlemektir. Bu yüzden inanan herkes her işinde Rabbine yönelmeli, sahip olduklarını O’nun yolunda kullanmalıdır. Ancak bu şekilde Allah’ın verdiği nimetlerin hakkını verebilir. Ve yine insanların genelinin bildiğinin aksine, insan Allah rızası için sahip olduğu nimetlerden verince fakir kalmaz, tersine Allah kişinin sahip olduklarından arttırmalar yapar. Bu Rabbimiz’in inananlara bildirdiği Kuran’daki sırlardan biridir.

"Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir". (İbrahim Suresi, 7)

 Mine  ÇAKIR

 
 

Okuma: 504 
 

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar