18 Nisan 2024 Per

KÜSTÜM

Her yıkılışımda kendi dizlerimin acısını duyarken yanımda olmayan boş hayallerime küstüm…

 

Küstüm

En güzel türküleri ben söylemek isterdim; bülbül şakıdıkça tan vaktinde, bir tatlı ezgiyle şarkılar dökülürken dudaklarımdan boğazımda takılı kalan sese küstüm. En güzel sazı ben çalmak isterdim, Mızrabı Si sesinde bemole vurduğumda kederinden kırılan tele küstüm. Yaylalarda kavallar ağlarken bir çobanın yanık yüreğiyle, nefeslerden harmoniler açmış, bin bir ses harmanından ezgileri dağ bayır taşımayan yele küstüm.

  En güzel şiirleri ben yazmak isterdim, gönüllere dokunmak, yüreklerde yanmak, duygularda koşmak isterdim ama hoyrat kelimeler kestikçe ilham yolumu,  şairlerin gönlünden nağmelere düşen söze küstüm.

Çiçekçilerde dal dal koparılmış güller tabiatın tesellisi gibi mahzun… Kırlarda yeşile desen, aşklara fal hayallere süs olan açmamış papatyalara küstüm. Baharı Müjdelerken sakuralar, erken erikler, cevizde açmayan çiçeğe küstüm.

 Şişelere hapsedilmiş kimyasal sulara mecbur oldukça, her kuytu yeşilliklerde kaynayan pınarın gözünden diz çökerek içtiğim soğuk suya küstüm. Hazan mevsiminde dökülen gürgen yaprakları arasından gülümseyen fıstıkları hatırladıkça mazideki günlerin özlemine küstüm.

Kabak tadında gevrek karpuzu, erik tadında kirazı, odun kıvamında çilekleri yedikçe, dalından kırdığım salkım salkım al kiraza, güneşte kestiğim soğudukça lezzet bulan karpuza, kır kokulu dağ çileğine küstüm.

Her yan bilge dolu, her yan çepeçevre ilim adamı(!)..  Yalanı doğru ile yoğuranı, bir kelimeden kırk yorum doğuranı, hakça paylaşımda kendini kayıranı, sabah lokması yememişe sırıtarak karnını doyuranı,  şirk yolunu doğru diyerek halkı çağıranı gördükçe yorgunluğuna yenilmiş Âlimin ilmine küstüm.

Hayatı ciddiye alıp takmadım, yaşamı yalan saydım, aşkı hayal bildim, sevgiliyi riyakâr gördüm, ama en tatlı anları yaşadığım, devamını görmek için yastığa yüzümü gömerken uyanınca gerçek sandığım yalan söyleyen rüyama küstüm.

Herkesi değerli bildim, kendimi değersiz, herkesi yüce gördüm kendimi sıradan, herkesi insan gördüm kendimi günahkâr, herkes hakir görürken beni, kişiliğim olgunlaştı dersler alarak; herkes koparırken sırtımdan bir nebzecik menfaat, ben bilmezden, görmezden geldim;  herkes cahilliğime vurgu yaparken üzülme duygularımı yenmeyi öğrendim ve ben, herkese olduğundan çok değer vermekte cömert davranan,  değerli olduğu kadar önem vermeyi bilmeyen kendime küstüm.

En güzel olmak elimde değildi elbette ama en güzelleri yapabilen olmak isterken, en’lerin ipinde asılı kalan, hep bir olmazın peşinde koşan, her yıkılışımda kendi dizlerimin acısını duyarken yanımda olmayan boş hayallerime küstüm…

………

Veysel ŞENSOY

Related Articles

1 Yorum

  1. “Herkesi değerli bildim, kendimi değersiz, herkesi yüce gördüm kendimi sıradan, herkesi insan gördüm kendimi günahkâr,
    herkes hakir görürken beni, kişiliğim olgunlaştı dersler alarak; herkes koparırken sırtımdan bir nebzecik menfaat, ben bilmezden,
    görmezden geldim; herkes cahilliğime vurgu yaparken üzülme duygularımı yenmeyi öğrendim ve ben, herkese olduğundan
    çok değer vermekte cömert davranan, değerli olduğu kadar önem vermeyi bilmeyen kendime küstüm.”

    SEVGİLİ ŞENSOY
    İnsanlar en çok sevdiklerinden acı darbeler yediklerinde bütün hayalleri kırılıyor, onurları inciniyor, yüreklerine hançerler saplanıyor,
    zannediyorki dünya başlarına yıkılmış, altından kalkamayacakları yükler omuzlarına inmiş, bir anda hayatla bağlarının koptuğunu zannedip,
    her şeye arkalarını dönüp gidebiliyorlar.
    Peki ama bunları arkada bırakmak, geçmişi bir anda silip atmak, yaşamışken yaşanmamışlıktan saymak sizce kimleri anlatıyor.
    Bizler ne kadar acı çekersek çekelim, ne kadar büyük yükün altında kalırsak kalalım, yüreğimizdeki ALLAH inancı ile, dünyaya getirdiğimiz
    yavrularımızın sevgisiyle ve en önemliside kendimize olan saygımızdan dolayı, kendimize olan güvenimizden dolayı bunları bir anda silip atmamalıyız
    Bizi dünyaya getiren anamıza babamıza küseriz, canımızdan can verdiğimiz ömrümüzü onların yollarına adadığmız, her nefesimizi onlar için aldığımız
    bedenimizden bir parça yavrularımıza kırılıp onlarada küsebilirizki (asla ama asla küsmemeliyiz) aynı kanı taşıdığımız kardeşimize küseriz,
    belkide aynı yatağı paylaştığımız eşimize küser kapris yaparız.
    Hele hele bunlara küsebiliyor isek can dostumuza, arkaaşımıza, sırlarımızı paylaytığımız güvenimizi sarsan sırdaşımıza
    bile küseriz.
    Baharda güller açtıran güneşe, yüreğimiz sıkıldığında bir anda yerle göğü hüzne boğan yağmura, kara toprağı beyaz örtülerle örten bulutları
    kıskandıran kar tanelerine küseriz.
    Bizi hayata bağlayan, gelecek için hep bir ümit geceler boyu rüyalarımızda kurduğumuz hayallerimize, yarınlarımıza keseriz.
    AMA SEVGİLİ ŞENSOY
    İKİ şeye küsmemeliyiz……………..!
    Bizi yaratan YARADANA
    VE
    Birde kendimize asla ama asla küsmemeliyiz…………..!
    Bu iki şeye küstüğümüz zaman zaten hayat bitmiş sayılır.
    Bu iki şeye küstüğümüz zaman yaşarken ölmüş sayılır.
    Bü iki şeye küstüğümüz zaman zaman durmuş sayılır……………!

    “Küskünüm sana dostum canım acıdığında başımı omzuna koymadığın için
    Küskünüm sana arkadaşım yaşam savaşında bana arka çıkmadığın için
    Küskünüm sana anam babam gölgenizden beni hayata savurduğunuz için
    Küskünüm sana canımdan can verdiğim evladım düşünce elimden tutmadığınız için”
    BENİM KÜSTÜKLERİMDEN BİR DEMET.
    Sevgilerle…………..!
    Ne biz hayata küselim………!

    Nede hayat bize küssün ………..!

    MELEKLERİN ANNESİ
    FATMA SAYILIR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar