DOĞRULUK
Hakikatler sırların düşmanıdır.
Tıpkı bir kutunun kapağı gibidir. Kapağı açma kapama davasıdır aslında bu.
Davanın hâkimi ise sırların ve hakikatlerin sahipleridir. İçinde bulunduğu ortam ve şartlara mutabık olarak hükmeder kendi iç davasına.
Zaman zaman hatalı hükümler verir, fakat önemli olan da bu zaten. Küçük yaştan yetişkinliğine kadar deneyimler kazanmış olur. Bu deneyimleri hayır yolunda kullanırsa buna yerli yerinde konuşmak yani gerektiğinde konuşmak denir. Ama şer yolunda bu deneyimleri israf ederse bunun adı YALAN olur. İnsanların kimi, yalanı hayır zannederek söyler. Misalen hakikatin söylenmemesi gereken yerde, sırrı hiç tefekkür etmeyerek malayani bir konuşma ile olay vuku bulmuş olur. Bu gibi durumlarda susmak elzemdir muhakkak.
Bir de yalanı bile bile insanları aldatmak için söyleyenler ve başkalarına isnat edenler var. İşte bu şahıslara yüce Mevla’nın kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisi, âlemi İslam’a eşsiz bir nida ile ‘bizi aldatan bizden değildir.’ buyurmaktadır. Böyle bir hakiki kati bilen bir kimse için İslam her zaman pusula görevindedir. Bütün bir insanlığa yön veren bu pusula, bunun gibi musibetlerden ‘mümin‘ mefhumu ile nitelenen nice şahsiyetleri rafine edecek ve onlara büyük bir mütefekkirin deyişiyle sayı üstü endaze olarak vasıflanan yüce mekânı muştulayacaktır.
Binaenaleyh Allah Teala bizleri doğruluk, güven ve imandan ayırmasın vesselam….
22.07.2015
TARIK GÜL
Akkuş İlçesi İnternet Sites
Köşe Yazarı