14 Mayıs 2024 Sal

Çankaya’dan Gelen Kalem

Çankaya yakınlarında artan aile sevgisi var mı? Ondan da gönderin biraz… Yok mu yani!…

Çankaya’dan Gelen Kalem

Sanırım Temmuz veya ağustos ayıydı. Okulda sadece idareciler vardı. Bölge itibariyle güzel bir yaz ayıydı.

Ben o sene Akkuş’ta idim. Takvimler 2012 senesini gösteriyordu. Öğle vaktine yakın bir zamandı. Bulunduğumuz yerden yani YİBO’dan karşı tepeleri seyre dalmıştık. Bir öğretim yılı daha bitmiş, öğrenci seslerini özler olmuştuk. Serde öğretmenlik olunca öyle oluyor.

Benim Akkuş’ta son günlerimdi. Yeni bir ilçeye gidecektim. Bir takvim yılında üç ayrı ilçe olacaktı.

Akkuş’ta unutulmaz dostlarım oldu. Takdir edersiniz ki özellikle kendi mesai arkadaşlarımla çok iyi bir dönem geçirdik. Gerek ilçe yönetimi, gerek okul idaresi, gerek öğretmen arkadaşlarımız ve dahi çalışan diğer personelle birlikte okulun varlık sebebi olan öğrencileri ile çok sıcak beraberliğimiz oldu. Hiç birini unutmadım ve özledim.

İşte bu arkadaşlarımın da bulunduğu bir dönem bitmişti. Artık yeni yıla hazırlık ve planlama yapıyorduk. Ancak ben başka duygular içindeydim. Gidecektim. Bir nevi özel durumlar bunu gerektiriyordu. Ben tepelere bir başka bakıyordum.

Okulun önünü tenhaydı. O cıvıl cıvıl sesler yerini hüzünlü bir sükûnete bırakmıştı. Tatil olduğunda öğretmenler de okulda değildi. Ben öyle dalmış otururken elinde bir paket ile bir vatandaş okula doğru ilerliyordu. Biz ara sıra okula gelip belge isteyen kişilerden birisi sandık. Ancak gelip yanımıza oturduktan sonra öyle olmadığı ortaya çıktı.

Kendisi Akkuşlu imiş. Ankara’da çalışıyormuş. Elindeki pakette de kalemlerin olduğunu söyledi. Bu kalemleri öğrencilere dağıtılsın diye okula getirmiş. Kendi izini ise bu zamanda olduğundan öğrencinin olduğu vakitte uğraması mümkün değilmiş.

Biz dinliyorduk. Kalemler Çankaya’da bir okulun öğrencilerinden artan kalemler olduğunu söyledi. Özellikle kurşun kalemler alındıktan sonra birkaç gün kullanılıp ucu ikinci defa açılmadan atılan kalemlermiş. Yeniymiş yani. Ziyan olmasın diye bir yerde biriktirilip buraya getirilmiş. Çünkü YİBO daha fazla ihtiyacı olan öğrencilerin bulunduğu okulmuş.

Ne diyeceksiniz, niyet halis. O kadar zahmet etmiş taa buralara kadar gelmiş. Kendisine düşüncelerinden dolayı teşekkür ettik. Elinde içi kalem dolu olduğunu söylediği kutuyu yere bıraktı. Biraz sohbet ettik. Ama ona yatılı okullarda sadece kitap değil, elbise ve kırtasiyenin de devlet tarafından verildiğini söyleyemedik. Sene başında bu ihtiyaçlarını karşılayan öğrencilere zaman içerisinde ihtiyaçları tekrar verildiğinden bahsetmedik. Madem iyilik yapmak istemişti, yaptığı iyiliğin hazzını hissetmesi onun hakkıydı.

Gelen arkadaş yanımızdan ayrıldıktan sonra görüş mesafemizde Argan tepesi vardı. Biraz gökyüzü, biraz gürgen ağaçları derken yeniden hayallere daldım. Bir vatandaşımız bütün iyi niyeti ve yardımseverliğini sergileyen bir davranışta bulundu. Bu kalemleri bir defa kullanıp atan da bu ülkenin çocukları; buna ihtiyacı olduğunu düşündüklerimiz de bu ülkenin çocukları. Ne tuhaf kanun önünde eşit, imkânları eşit değil…

Burasını geçelim.

Biz gelelim YİBO’da ki öğrencilere… Gerçekten onların öncelikli ihtiyacı kalem, defter kitap mı; sevgi mi?

Ben ucu sivri kalemleri değil ailemi istiyorum iyi niyetli amca. Sor bakalım Çankaya yakınlarında artan aile sevgisi var mı? Ondan da gönderin biraz…

Yok mu yani!..

Zeki ORDU

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar