23 Nisan 2024 Sal

Bir Devlet Ne Zaman Çöker

Köşe Yazarımız Veysel ŞENSOY’un kaleminden "Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi tenvir buyur. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akibeti nice olur? Bir gün olur da izmihlale uğrar mı?”

BİR DEVLET NE ZAMAN ÇÖKER?

Bence bir devlet, en parlak ve en ihtişamlı dönemini yaşarken çöker. Bu dönemde gevşetilmiş olan iktisadi ve ticari önlemler, daha sonra devletin aleyhine işlemeye başladığında düzeltme imkanı kalmaz ve günü kurtarma operasyonları ile yaşanan bir süreç oluşuverir.

Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlının 1489200 km2 coğrafi alana hakim olduğu dönemin Padişahıdır. Oğlu 2. Selim (Sarı Selim) zamanında bu topraklar çok daha genişlemiştir. Oysa sarı Selim, halim salim , ordunun başında sefer çıkmayan durgun bir padişahtır.

Sarı selim, Şehzade Mustafanın katli sonucunda taht için hazırlanmaktadır. Ancak, Hürrem Sultan Bayezid tarafını tutmaktadır. Bayezid,  daha babasının sağlığında kardeşi ile taht kavgasına tutuşur. Kendisine kuvvet toplar ve Selim ile savaşır. Sokollu ve kanuninin desteklediği Selim karşısında yenilen Bayezid, ailesi ile birlikte İran’a gider. Şah Tahmasp önce iyi karşılar ama daha sonra bazı nedenlerden dolayı Bayezid ve etrafındakileri hapse atar. Bir  şehzadeye yakışmayan bir sefillik içinde bir çok aşağılanma ve hakarete maruz kalırlar.  

Bu konular tarih kitaplarında var ve sizlere tarih dersi olarak anlatmıyorum. Asıl geleceğim nokta belki de çoğumuz tarafından duyulmamış olabilir diye bu anekdotu  yazmak istedim.

Bütün bu vakıalar Hürrem Sultanın ölümünden sonra meydana geldiğini de belirtmek isterim.

Bu olaylar sonucu Kanuni, Şah Tahmasp ile anlaşarak yüklü bir vergi veya (haraç diyelim) öder. Şah, Şehzade bayezid’i osmanlı heyetine teslim eder. Heyette hazır bulunan celladlar Bayezid ve çocuklarını hemen orada boğarak öldürürler. Bu bölgeye “Bayezid Çukuru” ismi takılır. Bu günkü Doğubaeyazıd işte o Bayezid Çukurudur.  

Eline iki evladının kanı bulaşmış Muhteşem süleyman ise,  gamsız tasasız bir kişiliğe sahip ama alim ve dindar bir insan olan Selim’e  tahtını bırakarak bildiğiniz üzere bir sefer sırasında vefat eder.

İşte bu Sultan, günün birinde Osmanlıoğulları da inişe geçer  ve çöker mi diye de düşünmeden edemez.

Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi, meşhur alim ve veli Yahya Efendiye sorardı. Bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendiye yollar.

“Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi tenvir buyur. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akibeti nice olur? Bir gün olur da izmihlale uğrar mı?”

Mektubu okuyan Yahya Efendi’nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir mana taşımaktadır:

“Neme lazım be Sultanım”

Bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez… Yahya Efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla bu işi geçiştireceğini de pek düşünemez. Söylenmeye başlar…

“Aceb, bilmediğimiz bir mana mı vardır  bu cevapta?”

Nihayet kalkar, Yahya Efendi’nin Beşiktaşdaki dergahına gelir… Sitem dolu sorusunu tekrar eder. “Yahya efendi ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!”

Yahya Efendi duraklar. “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiştim.” “İyi ama bu cevaptan ben birşey anlamadım. Sadece ’neme lazım be sultanım’ demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.” Yahya Efendi bu cevaptan sonra şu ibret verici açıklamasını yapar:

“Sultanım! Bu devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizlese, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese… İşte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir.”

Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca Sultan söyleneni başını sallayarak tasdik eder. Bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak dergahtan ayrılır.

Sultan Suleyman, acaba Yahya Efendiye soru sorarken oğlundan endişe ederek kısa zamanada çökme tehlikesi mi sezinlemişti bilinmez ama bu soruyu sormasından belki de 20 sene sonra devlet duraklamaya girmiştir.

Yahya Efendinin cevabında bu günkü halimizden gerşekler yok mu sizce?

Veysel SENSOY

Related Articles

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar