20 Nisan 2024 Cts

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın

 Mağdur ve hizmete susamış  hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Yaşar EFİLOĞLU

BANA DOKUNMYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN

Sevgili kardeşlerim! Öncelikle AKKUŞ  ve SALMAN   sitelerine  yorum ve yazılarıyla katkı sağlayan  kıymetli   şahsiyetlere duyarlılıklarından dolayı müteşekkir olduğumu  belirtmek istiyorum. Yöre insanları olarak bizlerin  yaşam düzeni, haleti ruhaniyesi  diğer yörelerden  oldukça farklıdır. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz. Kendimizi diğer yöre  insanlarından  oldukça farklı tutarız. Bizim  yaşadığımız toplumlarda adaptasyon sorunumuz  fazlaca olmaz, ancak tek problemimiz  ve  ruhi yapımız diğer toplumlardan bizi hemencik ayırıverir. O da  bana ne –neme lazım- bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın  gibi yanlış tutum ve davranışlarımız bizi bulunduğumuz  yada içinde yaşadığımız toplumlardan hemen  ayırt edici özellik olarak, bizim yapımızı ortaya sergiler. Bunu  memleketimiz- doğduğumuz–büyüdüğümüz yöre için bile  rahatça yapmaktan çekinmeyiz. Şu an içinde bulunduğumuz  haleti ruhaniyemiz maalesef budur.

Sevgili  hemşerilerim! Dünya insanlarının  genel  hastalığı  olan, tüm Müslüman topluluklara da bulaşmış bulunan  bu illetten–bu hastalıktan  acilen kurtulmak zorundayız. Aksi halde bu hastalık tüm bünyemizi saracak-kangren edecek–bizleri ölümlere–dönüşü olmayan yolculuklara sevk edebilecektir. Bizler, öyle bir mirasın nimetlerinden  yararlanıyoruz ki, artık aklımızı başımıza devşirerek, bizlere bırakılan bu  paha biçilmez  mirasa sahip çıkarak ecdadımıza olan minnet borcumuzu belki bir nebzecik ifa etmiş olalım. Yoksa hakikaten yok olmaya mahkûm  oluruz. İşte o zaman Dünyadaki  çok sevdiğimiz  mallarımız-mülklerimiz-evlatlarımız-velhasıl hiçbir şeyimiz, bizleri içinde bulunduğumuz  hastalığın  acı sonucundan kurtaramaz. İşte o zaman eyvahlar tekrar  geri gelmez. Bu  acı sona  gitmeden, kafamızı kumdan çıkarıp, tüm Dünya insanlarını-tüm Müslüman halkları- tüm Orduluları-tüm  AKKUŞ’luları- özellikle Ünye nin iç kesim insanlarını- ilküvezlisini- akpınarlısını- salmanlısını- seferlilisini-yoğunoluklusunu, hülasayı kelam, madur ve mazlum-tüm iç kesim halklarını acizane  bir kez  olsun iyice düşünmeye, dertlerimizi anlamaya, bunları masaya koymaya, ve  dahası çözümleri için adım atmaya  -bunun için neler yapılabileceğinin  fizibilitesini hazırlamaya-kıpırdamaya –harekete geçmeye davet etmek istiyorum.

Tarih okuyanlar çok iyi bilirler ki, tarihte  Lut  kavmi-at kavmi –semut kavmi  gibi  topluluklarda yaşamışlar, gelip geçmişler. Bunların  helak oluş nedenlerine  baktığımızda, gördüğümüz acı gerçek tüyler ürperten cinsten. İçlerinde teheccüt namazına  kalkacak imanı kamiller mevcut, ancak içinde bulundukları topluma karşı vazifelerini  ifa  etmeyip, bana ne–bana dokunmayan yılan bin yaşasın  gibi, bir nevi sapık felsefi düşüncelerle, helak olmuşlardır. Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsa hiç tekerrür mü ederdi? İfadesi çok ama çok manidardır.

Kıymetli kardeşlerim! içimdeki tüm samimi duygularımla, içinizden çıkan hasbel kader  Türkiye yi gezmiş-görmüş, bir nebze olaylara vakıf olmuş, hastalıklarımızın reçetesini  görmüş birileri olarak, Özellikle  Ormanın  etrafını çevirdiği, doğa harikası  AKKUŞ –SALMAN-İLKÜVEZ-YOĞUNOLUK AKPINAR  ve etrafındaki beldeler-köyler –mahalleler  ve bu  harikulade yörelerden, halen nimet lenenlere-sebeplenenlere-ayrıca, buralardan  hayatının idamesi için çıkanların her birerlerine  var gücümle sesleniyorum; artık uyanın, artık kendinize gelin, artık herkes üzerine düşen vazifenin ne olduğuna  şöyle bir baksın. O yöre için  üzerine düşen tarihi görev  neyse tespit  etsin ve artık  gelecek nesillere – tarihe- ecdada karşı  vazife yapmanın zamanı gelmiş ve de geçmek üzeredir. Bu vazife öyle kutsal bir vazife ki, ruhumuzu ALLAHA teslim ederken  bile, acep ler, ah keşkeler  bırakılmaması gereken  kutsiyete  sahiptir. Her iki site yazarları kardeşlerimden  hasetsen istirhamımdır ki, artık bu konunun üzerine  gitmeliyiz. Bu bizlerin doğup büyüdüğü yöremize, kültürümüze-halklarımıza-tarihimize-ecdadımıza karşı şükran –vicdan- ve dahası minnet ve  vefa borcumuzdur.

Kardeşlerim! Türkiye de öyle yerler var ki, tek bir insan  yetiştirmiş, ama  o insan memleketine gelmesi gereken tüm hizmetleri  bir bir getirmiş. Örneğini isterseniz adresiyle beraber verebilirim. Bizler ise, onlarca-yüzlerce –belki binlerce insan yetiştirmişiz, ama  dönüpte geriye hiç birileri bakmamış. Orduluların, özellikle bizim yöre  insanlarının  Cumhuriyet tarihi boyunca, ilk defa belki son defa elimize geçen  siyasi-akademik-bürokratik emsalsiz bu fırsatları, kelimenin tam anlamıyla  fevkalade  değerlendirmemizin tam zamanıdır. Yoksa  sonradan dövünmelerin, havanda su döğmekle eş manada olacağını sakın unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm  iç kesim  mağdur ve hizmete susamış  hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Herşey gönlünüzce olsun. hoşça kalınız.

Yaşar EFİLOĞLU

yasar_efiloglu@hotmail.com

Related Articles

1 Yorum

  1. Sayın yaşar bey yazdıklarınıza katılıyorum. Ama öylebir dünya varki hayalinizde sanki bu dnyadan uzaklaşıyoruz. insanlar bir bardak çay hasabı yapıyor. Bunlar sebebi düşünçem insanlarımızı iyi bir eğitim alamıyor,alamadkları gibi giden tarihini, unutuyor geçmişine süngerle silenecek sanıyor. insanlara bazı düşünceleri zorla kafalarına sokmaya calışıyoruz. sokma akıl 100 m gitmiyor…….. Gitti, su yollarını kıvrım kıvrım bilenler,
    Bir ot yığını kaldı; kökünden kesilenler……..Necip F. K

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar