Mağdur ve hizmete susamış hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Yaşar EFİLOĞLU
BANA DOKUNMYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN
Sevgili kardeşlerim! Öncelikle AKKUŞ ve SALMAN sitelerine yorum ve yazılarıyla katkı sağlayan kıymetli şahsiyetlere duyarlılıklarından dolayı müteşekkir olduğumu belirtmek istiyorum. Yöre insanları olarak bizlerin yaşam düzeni, haleti ruhaniyesi diğer yörelerden oldukça farklıdır. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz. Kendimizi diğer yöre insanlarından oldukça farklı tutarız. Bizim yaşadığımız toplumlarda adaptasyon sorunumuz fazlaca olmaz, ancak tek problemimiz ve ruhi yapımız diğer toplumlardan bizi hemencik ayırıverir. O da bana ne –neme lazım- bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın gibi yanlış tutum ve davranışlarımız bizi bulunduğumuz yada içinde yaşadığımız toplumlardan hemen ayırt edici özellik olarak, bizim yapımızı ortaya sergiler. Bunu memleketimiz- doğduğumuz–büyüdüğümüz yöre için bile rahatça yapmaktan çekinmeyiz. Şu an içinde bulunduğumuz haleti ruhaniyemiz maalesef budur.
Sevgili hemşerilerim! Dünya insanlarının genel hastalığı olan, tüm Müslüman topluluklara da bulaşmış bulunan bu illetten–bu hastalıktan acilen kurtulmak zorundayız. Aksi halde bu hastalık tüm bünyemizi saracak-kangren edecek–bizleri ölümlere–dönüşü olmayan yolculuklara sevk edebilecektir. Bizler, öyle bir mirasın nimetlerinden yararlanıyoruz ki, artık aklımızı başımıza devşirerek, bizlere bırakılan bu paha biçilmez mirasa sahip çıkarak ecdadımıza olan minnet borcumuzu belki bir nebzecik ifa etmiş olalım. Yoksa hakikaten yok olmaya mahkûm oluruz. İşte o zaman Dünyadaki çok sevdiğimiz mallarımız-mülklerimiz-evlatlarımız-velhasıl hiçbir şeyimiz, bizleri içinde bulunduğumuz hastalığın acı sonucundan kurtaramaz. İşte o zaman eyvahlar tekrar geri gelmez. Bu acı sona gitmeden, kafamızı kumdan çıkarıp, tüm Dünya insanlarını-tüm Müslüman halkları- tüm Orduluları-tüm AKKUŞ’luları- özellikle Ünye nin iç kesim insanlarını- ilküvezlisini- akpınarlısını- salmanlısını- seferlilisini-yoğunoluklusunu, hülasayı kelam, madur ve mazlum-tüm iç kesim halklarını acizane bir kez olsun iyice düşünmeye, dertlerimizi anlamaya, bunları masaya koymaya, ve dahası çözümleri için adım atmaya -bunun için neler yapılabileceğinin fizibilitesini hazırlamaya-kıpırdamaya –harekete geçmeye davet etmek istiyorum.
Tarih okuyanlar çok iyi bilirler ki, tarihte Lut kavmi-at kavmi –semut kavmi gibi topluluklarda yaşamışlar, gelip geçmişler. Bunların helak oluş nedenlerine baktığımızda, gördüğümüz acı gerçek tüyler ürperten cinsten. İçlerinde teheccüt namazına kalkacak imanı kamiller mevcut, ancak içinde bulundukları topluma karşı vazifelerini ifa etmeyip, bana ne–bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibi, bir nevi sapık felsefi düşüncelerle, helak olmuşlardır. Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsa hiç tekerrür mü ederdi? İfadesi çok ama çok manidardır.
Kıymetli kardeşlerim! içimdeki tüm samimi duygularımla, içinizden çıkan hasbel kader Türkiye yi gezmiş-görmüş, bir nebze olaylara vakıf olmuş, hastalıklarımızın reçetesini görmüş birileri olarak, Özellikle Ormanın etrafını çevirdiği, doğa harikası AKKUŞ –SALMAN-İLKÜVEZ-YOĞUNOLUK AKPINAR ve etrafındaki beldeler-köyler –mahalleler ve bu harikulade yörelerden, halen nimet lenenlere-sebeplenenlere-ayrıca, buralardan hayatının idamesi için çıkanların her birerlerine var gücümle sesleniyorum; artık uyanın, artık kendinize gelin, artık herkes üzerine düşen vazifenin ne olduğuna şöyle bir baksın. O yöre için üzerine düşen tarihi görev neyse tespit etsin ve artık gelecek nesillere – tarihe- ecdada karşı vazife yapmanın zamanı gelmiş ve de geçmek üzeredir. Bu vazife öyle kutsal bir vazife ki, ruhumuzu ALLAHA teslim ederken bile, acep ler, ah keşkeler bırakılmaması gereken kutsiyete sahiptir. Her iki site yazarları kardeşlerimden hasetsen istirhamımdır ki, artık bu konunun üzerine gitmeliyiz. Bu bizlerin doğup büyüdüğü yöremize, kültürümüze-halklarımıza-tarihimize-ecdadımıza karşı şükran –vicdan- ve dahası minnet ve vefa borcumuzdur.
Kardeşlerim! Türkiye de öyle yerler var ki, tek bir insan yetiştirmiş, ama o insan memleketine gelmesi gereken tüm hizmetleri bir bir getirmiş. Örneğini isterseniz adresiyle beraber verebilirim. Bizler ise, onlarca-yüzlerce –belki binlerce insan yetiştirmişiz, ama dönüpte geriye hiç birileri bakmamış. Orduluların, özellikle bizim yöre insanlarının Cumhuriyet tarihi boyunca, ilk defa belki son defa elimize geçen siyasi-akademik-bürokratik emsalsiz bu fırsatları, kelimenin tam anlamıyla fevkalade değerlendirmemizin tam zamanıdır. Yoksa sonradan dövünmelerin, havanda su döğmekle eş manada olacağını sakın unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm iç kesim mağdur ve hizmete susamış hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Herşey gönlünüzce olsun. hoşça kalınız.
Yaşar EFİLOĞLU
Sayın yaşar bey yazdıklarınıza katılıyorum. Ama öylebir dünya varki hayalinizde sanki bu dnyadan uzaklaşıyoruz. insanlar bir bardak çay hasabı yapıyor. Bunlar sebebi düşünçem insanlarımızı iyi bir eğitim alamıyor,alamadkları gibi giden tarihini, unutuyor geçmişine süngerle silenecek sanıyor. insanlara bazı düşünceleri zorla kafalarına sokmaya calışıyoruz. sokma akıl 100 m gitmiyor…….. Gitti, su yollarını kıvrım kıvrım bilenler,
Bir ot yığını kaldı; kökünden kesilenler……..Necip F. K