Suudi Arabistan ve Arap ülkeleri bayramı neden erken karşılarlar
BAYRAMLAR AYNI GÜN NEDEN YAPILMAZ
Suudi Arabistan ve Arap ülkeleri bayramı neden erken karşılarlar veya diğer islam ülkeleri neden bir gün sonra bayram yaparlar?
Bu duruma her insan farklı cevap verir; ulema farklı bir nedene oturtabilir ve samimi olduklarından da inanırlar veya doğru da olabilir. Oysa, olaya şüpheci yaklaştığımızda karşımıza bambaşka bir sayfa çıkmaktadır.
Osmanlıya ilk kurşun sıkan Hicaz emiri Şerif Hüseyin’den bu yana bir Türk antipatisi oluşumu süregelmiştir Arap aleminde. Bunu elbette ki deccalın ülkesi ingilizler uzun seneler sabırla tezgahladılar ve başardılar. Dünya düzenini bozan tek bozguncu millettir ingilizler.
Şerif Hüseyin dedik te, onun son anlarındaki pişmanlık ifadesi ile başlayalım isterseniz.
Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in İngilizlerle anlaşarak Osmanlı’yı arkadan vurduğunu ve mükafat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı’na getirildiğini..
Daha sonra Vehhabiler tarafından alaşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs’a yerleştirildiğini ve hastalandığında da oğlu tarafından Amman’a getirildiğini…
Ve günün birinde adet vechile saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlunun babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak isterken baba oldukça ibretli bir şekilde:
"Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Hastayım diye kapatıyorsun. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim.
Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı
Hakk. bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun" dediğni Mehmet Kafkas Geçmişi Bilmek, cilt 1, Nil Yay., İzmir/1993, sh. 81 yazmaktadır.
Bu tarihi gerçek ne büyük bir ibrettir… Filistinde yaşanan dram bir günahın kefaletimidir sizce? Dede erik yermiş torunun dişi kamaşırmış. Dedelerinden kalan bir vebal mi üstlerinedeki musibetin sebebi? Günahsız çocukların bombalar altında yaşadıkları eziyet ve geçirdikleri beyin travmmalarından sonar nasıl bir sağlıklı toplum oluşturabilecekleri sorgulanacak konulardandır bence.
Filistinde osmanlının tüm borçlarına karşı toprak talebinde bulunan yahudilere, zamanın büyük Sultanının verdiği cevabı hepmiz biliriz.
"Eğer Filistin’de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini [üstünlüğünü] muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz.
Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz."
Enver paşa, daha sonra yaveri mersinli cemal paşaya şöyle diyecektir:
"Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!"
Şerif: Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere söylenen lakaptır. Seyid ise Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere denilir.
Buraya kadar biraz tarih sayfasında gezindik ama bundan Sonrasını Mehmet Ali Bulut’un kaleminden özetleyelim:
“ Kur’an da Peygamberimiz (asv) de “Hilali görünce oruç tutun, hilali görünce iftar edin.
“Efendim artık hesap kitap var, artık Ay’ın bütün hareketleri, saniye saniye izlenebiliyor. Dolayısıyla takvimlere uysak olmaz mı? Hem Şafii uleması ısrarla ‘hesap kesinse onunla amel etmek daha evladır’ diyorlar” deseniz, Arabistan “Olmaaaaz! bak ayet hilali görün” diyor.
E be kardeşim, senin memleketinin 365 gün –pardon 354 gün– 24 saat açık. Bizimkisinin yarı ömrü kapalı geçiyor. Bak ben de hesap kitapla biliyorum ve görüyorum ki hilal hala doğmamış!
Ama nafile, çünkü Arabistan, “esas benim” diyor. ‘Müslümanlar adına karar verme hakkını kendisinde görüyor. Mamafih, krallar son 10 senedir Yavuz Sultan Selim’in ‘hilafeti’ temsil eden unvanını yani ‘Hadimul Haremeyn’ unvanını kullanmaya başladılar.” diyor Bulut.
Biz de şu notu ekleyelim: Yavuz Sultan Selim, 20 Şubat 1517 Cuma günü kahirede Melik Müeyyed Camiinde okunan hutbede kendisi için söylenen “Hakim-ül-Haremeyn-iş-Şerifeyn” unvanını kabul etmedi. Mübarek makamlara hürmeten unvanındaki “Hakim” kelimesi yerine hizmetçi manasındaki “Hadim”i getirtip, “Hadim-ül-Haremeyn-iş-Şerifeyn” (Mekke ve Medine’nin Hizmetçisi) unvanını aldı. Bunu belirtmek için de sarığının üstüne süpürge biçiminde sorguç taktı.
Ve devam ediyor makalesine:
“İngiliz, oyununu iyi oynamış. Bilen biliyor Vahhabiliğin kurucusu Muhammed bin Vahhab’ın İngiliz entelijansiyası tarafından nasıl yönlendirildiğini. Muhammed Vahhab İstanbul’a gelecekti, tahsilini ikmal için, o dönemde İngiltere onu durdurdu. Biliyorlardı İstanbul’a gelirse ehli sünnet vel-cemaat içinde ona tefrika yaptıramazlar! Ta Kudüst’en Sofi’yi Safiye yapıp Necid’e gönderdiler de onu kendisine bağlayıp orada tuttu. İstanbul’a gelmesini önledi. Amacına ulaşmış değil mi?
Arabistan’ın niyeti Osmanlı’nın etkisini yok edip, Müslümanların Vatikan’ı olmak! İran’dan korkmasa, bunu
Türkiye’nin umurunda değil!. Onun kurbandan anladığı post rantiyesi! İran da ‘Şii’ olduğu ve dışlandığı için etkili olamıyor. Pakistan ve Malezya, bu işlerde söz söylemeye ehil görünmüyor. Arabistan istediği gibi racon kesiyor. Olan da İslam’a ve Müslümanlara oluyor.
Bakın ey millet!
Mübarek kurban! Ne büyük rantiye! Karşı olan da istifade ediyor, taraf olan da!”
Yazar böyle düşünüyor.
Olaya bu açıdan bakarsak kafamız karışıyor. Suudi Arabistan’a gidenler bilirler; Saudi kabile mensuplarında müthiş bir kendini beğenmişlik ve kibir vardır. Diğer kesimlerde ise, bu kabileye öfkeli olanlar da azımsanmayacak kadar mevcuttur. Şunu bilelim ki bu bir imtihandır. Şu anda adı geçen ülkede öyle fakirler var ki şaşkına dönersiniz. Devran hızla dönüyor ve imtihanı kaybetme ihtimalleri de var. Katar halkı daha mütevazi ve Sünni bir toplum. Vehabilik buraya uzanmamış. İngilizce konuştuğunuzda işiniz sıradan görülür ama Arapça konuştuğunuzda ilgi artar ve ahbaplık görürsünüz. Bu ülkede Türk sempatisi devam ediyor, bizler bitirmezsek.
Bayramı bizler de erken yapanlardanız. Bu sorunun cevabı net verilemese de ay veya takvim olayına bağlamak son derece bilimsellikten uzak bir izah tarzı olur.
Tarih tekerrürden ibarettir
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
Sağlık ve başarılar sizlerle olsun.
Veysel Şensoy
Sayın Yılmaz bir de siz yazın da sizin yazılarınızı da okuyalım.Biz Veysel Bey in yazılarını takip etmekten çok keyif alıyoruz.Bence site için çok önemli bir kazanımdır.Veysel Bey in ödüllü yazılarını bizzat irtibata geçerek kendisinden istedim ve hayranlıkla okudum.Hiç aklınıza geldimi acaba Akkuş tan bir roman yazarı, düz yazıcı, eleştirmen, YAZAR çıktı.evet yazar demekten kendımı alıkoyamıyorum.sevgiler
Ahmet Bey,
Ben de biliyorum uc ayri makale cikar bu yazidan ama vurgulanmak istenen bayramin bile siyaset alaninda kullanilmasidir. Luzumsuz dediginiz yazida Arpalarin diger muselman (musliman da demesini biliriz) milletlere bakislari anlatilmak istenmistir. Luzumsuz dediginiz yazida bu milletin gecmisten bu yana Turklere karsi tavirlarinin degismedigi anlatilmak istenmistir. Yazinin butunlugune bisey demem ama luzumsuz denilmesi ARAP HAYRANI olanlarin hezeyanlaridir. Siz iIahiyatta flan okurken biz canli okuyorduk bu ulkenin kulturlerini. siz ulema dediklerinizin kitaplarindan ogrenirken bu ulkelerin gerceklerini, biz 25 yil canli okuyorduk bu kulturleri. Hic bir bilgi luzumsuz degildir. Siz ummetci olabilirsiniz saygi duyarm. Ama ben ayni zamanda Turk Milliyetcisiyim. Simdi de diyeceksiniz ki “ne alakasi var yazi ile?” Daha once de bu yazinin yazarina okumamisin diyecek kadar kendini kibire kaptirmistin. Mustear isimle yazmistim o zaman ve cevabimiz yayimlanmamisti. Burdaki yorumunuzda da kibirlilik kokuyor. Farkinda iseniz yazi alintidir ve kaynaklari gosterilmistir. Sizin tavrinizdan cok sey cikarmak da mumkun olabilir. Luzumsuz olan sizin tavrinizdir bence. Her fikre paralel yazi ararsaniz kendi fikir sitelerinde gezinebilirsiniz. Bu alintilar paylasilirken makale butunlugu, edebi kurallar, veya kim ne der dusunulmemistir. Haa tevazuyu birakalim simdi yazi konusunda isterseniz. Bu yazinin yazarinin Konya Karatay Belediyesinde Mevlana konulu yarismada ucunculuk odulu vardir. Bu yazinin yazarinin Paltosuz Sair isimli yazisi Mehmet Akif haftasinda odule laik gorulmustur. Elbette begenilmeyebilir yazilanlar ama takildigim tek sey “luzumsuz” kelimesidir. Bu kelimenin acilimi “yanlis yerleri elestiriyorsunuz”demektir.
başlıkla yazının pek alakasını göremedim. yazı bütünlükten uzak ve anlamsız olmuş. bütün bunlara ne gerek vardı ki. lüzumsuz bir yazı