25 Nisan 2024 Per

ALLAH AŞKI’NA DÖN

ALLAH AŞKI’NA DÖN

 

Aşk,azim ve kararlılık…

 

Bu üç mefhumu da idrak etme noktasında sıkıntılar arzeden olaylarla karşılaşıyoruz. Yaptığımız işlere ne kadar iyimserlikle yaklaşılıyor bilemem ama ciddi bir çözüm üretme havası oluşturulamıyor. Ortada bir sorun var ancak her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Beraberce anlaşıp bu sorunların üstesinden gelmeye hiçbir sebep yok. Ama işte sıkıntı şurada ki , bu ayrı ayrı seslerin kimisi aşkla,azimle, çok çalışma ile sorunları çözüme kavuşturma sevdasında olurken, kimisi ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ yaftasını kalbinde meydana getirip, feveran etmeden, ifşaya kalkışmadan sinsiliğini lafızların arasında gizleyerek yorum yapabiliyor. Dikkatli bir tahkikat yaparsanız bu şahsiyetler üzerinde çok açık bir şekilde zuhur ediyor.

 

Fakat bizim için failler önemli değil, bizim için ehemmiyet arzeden fiillerdir, icraattir. Aşksız icraat tükenmeye mahkumdur. Çünkü bir zaman sonra kendi, bu alemde bir menfaat elde edemeyeceğini düşünür ama ebedi alemi düşünmekten acizdir. Yani ‘Şu sefil dünyada acaba ben ne arıyorum?’ sualini kendi iç benliğine sormaktan çekinir.

 

Kendimizle barışık halde tavırlarımızı, davranışlarımızı sergileyemiyorsak mutlaka orada bir umursamazlık, karamsarlık kaçınılmazdır. Kaçınılmaz olan olayların meydana gelme safhasını gözden geçirirsek, sorun olup olmadığını veyahut sorun varsa literatürünü elde etme imkanı kolaylaşır. Bizim sorunlarımızın kaynağı da şuurumuzu yitirmemizdir. Heyecansız bu işleri halletmemiz mümkün değildir. Belki işini bitirebilirsin ama o da seni bitirir. Hatırlanmazsın. Allah’ı hatta kendini bile unutursun. Bunların sonucunda aşkı yitirirsin. Aşkı yaşamak nedir? Ya da yaşamak nedir? Yaşamak; Hissetmektir, hissetmezsen hayvanlardan daha aşağı bir hayata mahkum olursun.

 

Yaşamak, kıraathanede oturan en azından birkaç amcaya dünyayı yöneten sömürü sistemleri hakkında bilgi verip onları dirilişe davet etmektir, sahilde bir bankta oturup kitap okumaktır. Dünyada bir yerde mutlaka ‘Huzur Sokağı’ nın bulunduğuna inanmaktır, huzur sokağına talip olmaktır, elinden geldiğince gündemi takip edip olayları iyi analiz etmektir, yaşlı bir amcayı veya teyzeyi karşıdan karşıya geçirmektir, harçlıklarını biriktirip gazete ve dergilere abone olmaktır, Özgürlük Türküsü’nü dinlemektir, insanları dirilişe davet etmektir, Allah aşkına dönmektir. İşte bunları yaşayarak azim ve kararlılıkla nice mesafeler katedebiliriz. Sorunları birlik ve beraberlik içerisinde çıkmazlardan alıkoyup, çözüme kavuşturabiliriz. Öncelikle düşünün ‘ne, niçin, nasıl’ yapacağız. Zararın neresinden dönülse kardır anlayışıyla Batıdan yüzümüzü çevirip, Sezai Karakoç’un DİRİLİŞ’ini ve Necip Fazıl’ın BÜYÜK DOĞU’sunu kavrayacağız, yaşayacağız.

 

Yoldaki birkaç insana veyahut kaldırımlarda oturan emsallerimize tekrar tekrar İslam davasını anlatacağız. Gittikleri yanlış yoldan dönmeleri için uyaracağız. En azından biz görevimizi yapıp, üstümüzdeki yükü kaldıracağız. Allah aşkına davet edeceğiz…vesselam

 

NOT: Yolda giderken bir duvarda ‘ALLAH AŞKINA DÖN’ şeklinde dikkate değer bir yazıyla karşılaştım ve biraz memnuniyet hissettim. Ondan sonra bu yazıyı kaleme aldım. Bunu o duvara yazan kardeş kesme işaretini unutmuş sanırım….

 

Allah Aşkı’na dön….

 

TARIK GÜL

TARIK GÜL
TARIK GÜL
1999 yılında ünyede doğdu. Akkuş/ormancık köyünden.ilk ve ortaokulu ünye de okudu.Şimdi ise Samsun İHL öğrencisi.

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar