Ya Güzgar Santali ve Göğüs Hastanesi olmaz ise ne yapacağız. İşte Çözüm
AKKUŞ ARGAN DAĞINA RÜZGÂR SANTRALİ Mİ,
GÖĞÜS HASTALIKLARI HASTANESİ Mİ?
Yıl 2005: Güney Kore Cumhurbaşkanının ülkemize 35 sene sonra yaptığı ziyaret sırasında beraberinde gelen Güney Koreli İşadamlarından ikisini kapan (Salman’dan) bir hemşerimiz, onları Akkuş’a getirir. Belediye Başkanı ile görüştürür. İşadamları Argan Dağı tepesine çıkarak rüzgâr ölçümleri yaparlar, fakat ölçümler istikrarlı bulmazlar, dönemin Belediye Başkanı Lütfi bey’le bir-iki poz foto çekinir ve dönerler.
Yıl (1 Kasım) 2007: HNS Enerji Üretim Ltd. Şti Enerji Bakanlığına ülke çapında şirketlerle birlikte yaptığı başvuru sonuçlanmış ve Enerji Bakanlığının başvuruları açıkladığı ve halen sitesinde bulunan listede 622.sırada ve de 2803 no.lu arşiv sırasıyla (sehven=hata ile)Tokat ili Akkuş ilçesi Argan Dağı mevkiine, 10 megawatlık güce sahip bir Rüzgâr Enerji Santrali kurma başvurusu yapmıştır. Bu haber ilçemizde fazla duyulmamış, ancak duyan yetkililer ve bir kısım vatandaşlarımız tarafından sevinçle karşılanmıştır. HNS şirketi, Argan Dağı yaylasına çıkarak burada teknik elemanlarına fizibilite çalışmaları yaptırmış ancak maalesef bu ölçümlerden tatmin edici bir sonuç çıkmamış, şirket yatırımdan vazgeçmiştir.
Enerji Bakanlığının başlattığı (Hilmi bey döneminde) Rüzgâr enerjisini arttırma çalışmalarında 2007 yılında dev adımlar atılarak, Rüzgâr enerjisi 20-30 katına çıkarıldı. Fakat halen bakanlığın sitesinde duran başvuru listesinde görüldüğü üzere başvuruların ekseriyeti Batı ve Güney bölgelerinde sahil kesimine oldu. Özellikle Marmara, Ege, Akdeniz sahilleri tercih edildi, pek az iç ve doğu bölgelerine başvuru oldu. Çünkü başvurunun yoğun olduğu bölgelerde yıl boyunca istikrarlı bir rüzgâr akımı vardı.
Diyeceksiniz, Argan Dağında her daim fırtına kopar, burası tam rüzgar enerjisi kurulacak yerdir, yanıldınız!..(ben de başta öyle düşünmüştüm ama) evet Fakat Akkuş-Argan Dağımızda öyle rüzgar var ki adam yaz-kış adam uçurur, fakat yatırımcı ortalama 6 birim rüzgar gücü sağlayacak rüzgar istiyor.Ancak Argan Dağında bazen bırakın 6’yı, 35 birim rüzgar olurken, bazen de 2 birim rüzgar esiyor. Fakat bu santraller öyle bir şey ki, 35 birim fazla geliyor, bu sefer aşırı dönen tribünü durdurmak için ayrı bir mekanizma çalışmak zorunda kalıyor. Rüzgârın az olduğu zamanda ise tribün verimli çalışamıyor.
Böylece Argan Dağından doğal bir potansiyeli kullanma imkânı da (şimdilik) kalmadı. Bu durumun değişmesi teknolojinin gelişmesiyle alakalı görünüyor. Zaten diğer taraftan küresel ısınma ile birlikte Kayak Tesisleri kurma şansımız da kalmadı. Maalesef bu küresel ısınma ile birlikte Akkuş Kış sporları merkezi olamaz. Bunun için ilk çalışmayı Ekrem Görgülü hocamız, belediye başkanıyken yaptırmış, o bizim çocukluğumuz-ilk gençliğimiz olan ve küresel ısınmanın olmadığı güzelim 80’li yıllarda (dikkat edin; kış mevsimin kısa olmasından değil!) kar kalitesinin düşük olmasından dolayı böyle bir yatırıma hem de kamu yatırımına girilememiş olduğu söylenmektedir. Ancak bu konuda en yoğun çalışmayı Lütfi Bey gerçekleştirmiş, buraya konunun uzmanlarını-mühendisleri davet etmiş, kar kalitesi ve mevsim izlenmiş-sonuçta kar kalitesinin rakımın az olmasından ötürü (Argan Dağı 1600 küsür metre) ve dahi karın en fazla yaylada iki ay kalması (oda bazen) nedeniyle bu yatırımın rantabıl olmayacağı sonucuna varılmıştır.
Kar kalitesi 1900-
Gelelim şu bizim sokak efsanesine..çocukluğumuzdan beri yıllardır söylenir, Argan Dağına Göğüs Hastalıkları Hastanesi yapılacak-mış, yapılsa ne iyi olurmuş,tam yeriymiş..Bir defa oksijen rakımı aşağıda olan yerlerde mi fazladır, rakımı yüksek yerlerde mi? El-cevap:Rakımı alçak yerlerde bilhassa kıyıları yeşil olan sahillerde..Peki Akkuş’ta fazla olduğunu zannettiğimiz nedir? El-cevap: Basınç’tır. Yükseklere çıkıldıkça basınç artar. Akkuşa doğru Ünye ya da Niksar’dan vurdunuz mu yola, çıktıkça kulaklarınız bazen çınlar. Ancak Akkuşun etrafı ormanlarla çevrili ve köyler orman köyü olduğu için oksijenden de nasiplenir. Bu ortalama oksijen, düşük nemle birleşince insana temiz ve nefis bir hava hissi verir, el hak öyledir. Ancak işin nihayetinde oksijen fazla değildir. Kalp hastalarına oksijen gereklidir, üstelik Akkuş’ta basınç’ta fazladır. (Yüksek basınç, ormandan gelen oksijenle birleşince ve kaynak sularından içilince insanlar burada çabuk acıkır, zira midedeki gıda çabuk parçalanır) Hele hele Argan Dağının tepesinde sisin ve soğuğun içinde basınç bir yandan oksijen orada daha da az bir Göğüs Hastanesi hiç olmaz.
Akkuş’umuz için artık hayaller ve sokak efsaneleriyle avunma zamanı çoktan geçmiştir. Memleketin dağlık ve soğuk olduğunu kabul ederek-projeleri ona göre üretmek (var mı acaba?) lazımdır. Bizim için kabul etmeliyiz ki en doğru yatırım birinci sırada HAYVANCILIK’tır. Tabii hayvancılık derken sadece dana beslemek lazım demiyorum, büyükbaş-küçükbaş-arı/balcılık, kümes hayvancılığı, kültür balıkçılığı, entegre tesis hepsi bize uyar. Bundan sonra Ağaç-Orman işleri sonra Turizm gelir. Fakat bizim için Turizmi uzak bir hayal görüyorum. Zaten geliri mevsimlik olacaktır, ancak ona ne biz insan olarak ne parası olanlar olarak hazırız, nede şu-bu..Daha biz Hayvancılıkta bir noktaya gelemedik. Hâlbuki, Akkuş halkını köyleriyle birlikte ekonomik olarak kurtaracak olan hayvancılıktır. Bütün projeleri buna göre düşünmek, bütün planları buna göre ayarlamak lazımdır. Akkuş yıllarca Ormanların ekmeğini yemiş ancak Hayvancılığın ormancılıktan daha fazla olabilecek ekmeğini henüz tam olarak yememiştir. Hayvancılıkta en büyük problem bence köydeki gençleri hayvancılık yapmaya ikna edebilmektir. Bu konuda halka önderlik edecek akıllı proje ve yatırım yapacak cesaretli-işin ehli finans sahiplerine ihtiyacımız vardır.
Bahadır KAYIM