20 Nisan 2024 Cts

Kürt Kardeşime, Karadeniz’den Mektup

mektup

 

KÜRT KARDEŞİME,

KARADENİZ’DEN MEKTUP


Soğuk bir kış günü kaybetmiştim babamı ve savaşın ortasında komutansız kalan asker misali şaşırmıştım ne yapacağımı…


Oysa üniversite sınavına aylar kalmıştı ve benim en büyük hayalim babamın ellerine tutuşturmaktı diplomamı.
Olmadı…


Babamın kıymetini eli omzumdayken değil, onu omuzumda taşırken anlayabilmiştim, ne acı!


Planlarla, heveslerle, hayallerle, ümitlerle, dolu dolu yaşamayı düşündüğüm hayatım artık anlamsızdı.


Öyle ki, zihnim zaman zaman isyanın sokaklarına adım atmaktaydı ve “neden ben” sorusunu sormaya başlamıştı…


Ayağım, yüreğim, gönlüm ve Allah korusun imanım yavaş yavaş kaymaktaydı…


Allah’tan adam gibi adam bir dostum vardı ve uçurumun kenarındayken kollarımdan yakalamıştı.


Hey gidi benim Diyarbakırlı, kürt oğlu kürt kardeşim, hey. Çok oldu görüşmeyeli. Farklı şehirlerde okuduk, iş güç sahibi olduk, evlendik. Ayrı düştük ama inan yüreğim senin dostluğunu asla unutmadı.


Sen ki yazları inşaatlarda çalışarak biriktirdiğin dershane paranla kazanmıştın üniversiteyi. Hayat hikayelerimiz çok farklı değildi. Belki de bu yüzden sevmiştik birbirimizi.


Ben ki, kürtlerin ne kadar misafirperver olduğunu senden öğrenmiştim ve çok şaşırmıştım görünce Türkiye’de yaşamasına rağmen Türkçe bilmeyen anneanneni.


Sen bana “herşeye rağmen namaza devam etmelisin, namaz her şeyden önemlidir” dediğinde ve beni en zor günlerimde Kur’an ile buluşturarak yüreğimi serinlettiğinde anlamıştım senin beni ne kadar yürekten sevdiğini.


Dostum, biz birbirimize laf olsun diye “gardaşım” demedik.
Sen Diyarbakırlıydın, ben ise Ordulu, ne olmuş ki.
Ne yani, şimdi biz, sırf haritanın farklı bölgelerinde doğduk diye sevmeyecek miydik birbirimizi.


Kardeş!
Biz bir lokma ekmeği paylaşmasını bildik de, koskoca memleketi mi paylaşamayacağız?


Yahu biz, küçücük bir sırada yan yana oturup ders dinledik de, koca ülkeye mi sığamayacağız?


Kardeş!
Şimdi ben sana “Kürtsün” diye saldıracağım, sense bana “Türk’üm” diye kurşun sıkacaksın öyle mi? 
İyi de, kimse bize doğarken nereli olmak istediğimizi sormadı ki.


Ya da hiçbirimiz “ben Türk olacağım, ben Kürt olacağım” şeklinde bir talepte bulunmadı ki.
Allah’ın takdirini mi beğenmedi de birileri, ırkçılık ateşiyle bizleri yakmayı aklından geçirdi.


Yahu biz bu memleketi el ele, yürek yüreğe ne badirelerden atlattık da, şimdi birkaç piyonun gazına gelip de yıkacağız bu kardeşliği, öyle mi?


Kardeşim, ne sanıyorlar bunlar bizi.


Bunlara göre tüm Kürtler terörist ve ve tüm Türkler vatan sevdalısı, değil mi?


Yahu bunlar hiç vatanına ihanet eden bir Türk görmedi mi ki?
Ya da bunlar hiç ülkesi için can veren bir Kürt’e denk gelmedi mi?


“Kürt” diye işyeri taşlanan aile, oğlunu şehit verdi bu ülkeye, ne garip değil mi?


Kaç tane şehit cenazesinde Kürtçe ağıtlar yakıldı, fark etmediler mi?


Terörün simgesi haline gelmiş olan, kurşun yemiş beşikteki bebek, Kürt değil miydi?


Peki ya, insan ve İslam ortak paydasında buluşmak varken, bu ırkçılık hevesi de neyin nesiydi?


Arkadaş, doğuda görev yapan memura zarar vermekle, batıda ekmeğinin derdinde olan baklavacının camını kırmak aynı şey değil miydi?

 

Kardeş! 
Sen yine de bakma olanlara. Bu millet kurunun yanındaki yaşı sahipsiz bırakmaz.


Bu millet papaza kızıp oruç bozmaz, pire için battaniyeyi yakmaz.


Ben seni bilirim, sen de beni. Üzme kendini.
Biz sevmeye devam edelim birbirimizi ve güçlendirelim kardeşliğimizi.


Bizi bölmeye, parçalamaya, ayırmaya çalışanlara inat, barıştan ve sevgiden kesmeyelim ümidimizi.


Allah birbirimizden ayırmasın bizi, saptırmasın gönüllerimizi ve hainlerin oyunlarına karşın her daim uyanık kılsın kalplerimizi…


Kardeşim, yıllar sonra yeniden bir bardak taze çayın derinliğinde ve samimiyetinde, buluşmak dileğiyle.


Muhabbetle, hasretle…

 

Orhan DOĞANGÜNEŞ

 

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar