İslam dünyasında neler oluyor?
Bütün bu vuku bulan olaylar bizler için ne ifade ediyor?
Acaba diğer İslam coğrafyaları gibi Türkiye de mi savaşa sürükleniyor?
‘üst üste sorular soru içinde akıl olmazların zoru içinde’…
Sezai Karakoç’un DİRİLİŞ’i ve Necip Fazıl’ın BÜYÜK DOĞU’su etrafımızda olup bitenler ile daha anlaşılmaya müsait hale gelmiştir.
Fakat hala tam anlaşılmış gibi bir intiba verilmiyor. Yani bizler onların ve daha nicelerinin aydınlattığı yolda sabit kalabildik mi? Emin olun kalsaydık günden güne şiddetini had safhaya çıkaran terör bu cesareti hiçbir yerden alamazdı.
Zaten hep bu yüzden oldu bu başımıza gelenler. Hiç dinlemedik bu büyük insanların ötelerden haber veren bestesini. Lakin onlar bu muazzam vazifelerini layıkıyla yerine getirdiler. Şimdi ne olacak peki? Yine böyle uyumaya devam mı edecek âlem-i İslam? Edecekse büyük felaketler bizlere ev sahipliği yapacak demektir.
Oluşan ve gelişen olayların arka planında ne yatıyor?
Şüphesiz Amerika ve İsrail. Yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen ülkeler… Şimdiye kadar hep böyle inanmışımdır ben. İçinde bulunduğum ortam ve şartların etkisi midir veya okuduğum, dinlediğim büyüklerim midir bilmem ama inanç meselesi bu ve yine inancım odur ki Yahudi ve misyonerlik faaliyetleri tıkır tıkır işliyor. İşlerini en ince detayına kadar planlıyorlar.
Söyleyeceğim o ki Suruç, Ceylanpınar vb. olaylardaki terörün sebebiyetini iyi analiz etmek gerekir. Bütün meselelerimizin ana faili biziz aslında ve kendi problemimizi kendi inancımızla çözme kudretine sahibiz. Bütün yaşananları Dünya çapında ele alırsak görünen o ki artık çözüm, çözüm süreci değil, İslam dünyasının bir an önce teyakkuza geçip Batının NATO su gibi bir askeri güç, AB gibi bir siyasi birlik oluşturulmasıdır. Görünen köy kılavuz istemez vesselam…
TARIK GÜL
