Mehmet GÜMÜŞ’ün, Hazırlayıp Gönderdiği Haberi Sizlerle Paylaşmayı Düşündük
İNSAN ONURUNA AYKIRI YASAK,
HER ALANDA SONLANDIRILMALIDIR!
Yeni anayasa taslağı hazırlığıyla gündeme taşınan ve Başbakan Erdoğan’ın İspanya ziyareti sırasındaki açıklamalarından sonra gündeme oturan başörtüsü yasağının kaldırılması süreci tartışmaları, kişi ve kurumların peşpeşe yaptıkları açıklamalarla geçmişte olduğu gibi yine kısır bir polemik halini almıştır.
Hükümetin ve diğer partilerin yasağa karşı tepki –yada tepkisizlikleri- halk ve sivil toplum kuruluşları tarafından dikkatle izlenmektedir.
Üniversitelerdeki başörtüsü yasağını sonlandırmak üzere AK Parti Hükümetine MHP yönetiminin önerdiği teklif ise önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ardından da Danıştay Başkanlar Kurulu’nun bildik, tanıdık karşı çıkışları ve tehditleriyle engellenmeye çalışılmaktadır.
Yüksek Yargı, sivilleşememiş bürokrasinin oluşturduğu kaos ve kriz ortamlarında durumdan vazife çıkarmalarıyla meşhurdur. Yargıtay ve Danıştay sadece seçilmiş hükümeti değil, temsil ettiği halk iradesini de hizaya getirmeye(!) kalkışmaktadır. Yüksek Yargı kurumları yasalarla belirlenen yetkisini aşıp, siyasetin, toplumsal taleplerin, düşüncelerin ve daha önemlisi İslam dininin de sınırlarını belirlemeye kalkışmaktadır.
Bu yüzden hükümet, yeni anayasa çalışmalarında başta Yüksek Yargı kurumları olmak üzere darbe ve muhtıra süreçlerinde siyasete ve topluma karşı otoriter ve totaliter icraatlarla cephe açan bürokratik kurumların yetkilerini açık ve net biçimde belirlemeli ve sınırlamalıdır.
Görevi Hukuku uygulamak olan yüksek yargı organlarının, kendilerini yasama organının yerine koyarak -ve hatta üstünde görerek- “yasaların, yargı içtihatlarına aykırı olamayacağı” yönündeki açıklamaları ise asla kabul edilemez. Hiçbir güç ya da kurum kendisini halk iradesinin üzerinde göremez.
İktidar partisi ve MHP’nin yasağın kalkması hususunda sadece üniversite boyutunu dillendirmek suretiyle hizmet alan-veren kavramlarını somutlaştırmaya ve meşrulaştırmaya yönelik tutumu hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir yaklaşım tarzıdır ve sorunu kangrenleştiren sakat mantığın bir tezahürüdür. Yasağın üniversitelerde uygulanan hali ne kadar haksız/hukuksuz ise kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet veren statüsünde olamama hali de o denli haksız ve insan onuruna aykırı olacaktır.
Bu konuda duyarlılık sahibi olan Sivil Toplum Kuruluşları olarak bir kez daha yüksek sesle dillendiriyoruz ki Başörtüsü siyasi bir simge değildir. Başörtüsü; Allah’a ve ahiret gününe inanan Müslüman kadınların inancının bir tezahürüdür.
Hiçbir insani, mantıki ve meşru/hukuki temeli bulunmayan başörtüsü yasağı zulmünün önünde CHP’nin, TÜSİAD’ın, Medya’nın, Yargıtay’ın ya da Danıştay’ın daha fazla engel olması mümkün değildir. Hükümet bürokratik oligarşinin siyaset, sermaye, yargı cephesinden yükseltilen bu bildik “tehdit yoluyla kriz yaratma senaryoları”na pabuç bırakmamalıdır. Hükümet, yeni anayasada başörtüsüne kısmi değil bütünüyle özgürlük yolunu açıp anayasal teminat altına almalıdır. Siyasal irade toplumsal talepleri teminat altına almakla mükellef olduğunu unutmamalıdır.
Hiç bir insani değere uygun olmadığı halde fiili durumlarla dayatılan insan haklarına ve onuruna aykırı olan yasağı meşrulaştırmaya yönelik her türlü girişimi reddediyor, hizmet alanlar için kaldırılacağı anlaşılan yasağın hizmet verenler için meşrulaştırılmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz. Başörtüsü yasağı her alanda ve koşulsuz kaldırılmalıdır. Hiç kimse kendisini hak dağıtıcısı konumunda görmemelidir. Kimseden ödünç hak talebinde bulunmuyoruz.
İMZA VEREN KURUMLAR:
– AKABE VAKFI (Akabe Kültür ve Eğitim Vakfı)
– AKDAV (Aksa Eğitim ve Dayanışma Vakfı)
– AKDER (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği)
– AKV (Araştırma Kültür Vakfı)
– ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği)
– BAKIRKÖY ÖNDER (İmam-Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği)
– EĞİTİMBİRSEN (Eğitimciler Birliği Sendikası)
– HUKUKÇULAR DERNEĞİ
– İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı)
– KARDELENDER
– MAZLUMDER (İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği)
– MEDENİYETDER
– ÖZGÜRDER (Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği)
– TÜKETİCİLER BİRLİĞİ
