29 Mart 2024 Cum

Huzur Kapısını Kurcalayan Çilingir

 

HUZUR KAPISINI

KURCALAYAN ÇİLİNGİR

 

       Kar yağar, ben penceremin başında otururdum. Kar tanelerinin usulca yere doğru süzülüşlerini seyrederdim. Babaannem sobayı yakmak için bizi dumanlara boğardı. Sıcacık soba başında kestaneli sohbetlerimize doyum olmazdı. Terennüm edasındaki kedi miyavlamasını işittik mi tatlı gülüşmelerimiz olurdu. Babaannem kedinin karnını doyurmaya, ona süt vermeye bayılırdı. Hayvanları çok severdi. O tanıdığım en iyi hayvanseverdi. Karların aheste aheste inişlerine şahit oldukça içim kıpır kıpır olurdu. Penceremin kenarından ayrılmazdım. Küçüktüm daha. ‘Siyonizm’ kelimesi zihin lügatime dahil olmamıştı henüz. Sevgi ve merhametin muhatabıydım. ABD’nin harflerinden başka bende bir imge oluşturmadığı saf ve temiz bir dimağım vardı. Hüznüm yoktu, kederimse yanımdan bile geçmiyordu. Şen şakrak bir çocuktum. Köyümüzden fazla araba geçmezdi.  Geçen arabaları da saymak hoşuma giderdi.

 

     Gündüzleri dışarıya çıktığımda akşama kadar eve dönmek nedir bilmezdim.  Akşamleyin de dedemle babaannemin televizyon dizisi tadındaki anılarını dinler, o geceki TV kotamı doldururdum. Geceleyin kar yağmaya devam ederken sokak lambasının ışığında, bir yerlerin, adil bir düzenin hayalleriyle karların seyrine dalıp göz kapaklarımın hafifçe kapanışına tanık olurdum. Bilahare babam ya da annem beni kucaklarına alarak yatağıma götürürlerdi. Sabahları erken uyanırdık. Dedemin “İslam seher medeniyetidir” sözleri kulaklarımda çınlıyor şimdi. Kahvaltılar eşsiz güzellikte olurdu. Sofra başında eksiksiz herkes bulunurdu. Dedem baş koltuğa oturur, adeta otoriter bir lider gibi davranırdı. Hemen yanı başına bastonuna dayanarak gelen babaannem otururdu. Çok tartışırlardı da birbirlerinden ayrılamazlardı. Öyleydi onların birbirlerine sevgisi. Senelerin sadakatini taşıyorlar üzerlerinde. Babaannemin yanında da kardeşim, sonra annemle babam ve ben otururduk. Zaten en güzel yanı da buydu kahvaltıların. TV açılacaksa – ki genellikle elektrik kesintisi olur izleyemezdik- babaannem hemen “Cevat hocayı açın!” derdi. Sabahları vazgeçilmezimiz olurdu Cevat hoca. Süleymaniye’den bizlere hitap ederdi sabahları. Aptal kutusundan abdallık dersi verirdi bize. Sonra ben penceremin başına geçer, karın ağır ağır yağışını seyrederdim. Amadeus Mozart’ı bilmezdim ama, kapının eşiğinden içeri süzülen rüzgâr benim Mozart’ımdı o zamanlar. Dışarı çıkmak için kabanımı ve çizmelerimi giyip karlardan mülhem hülyalarıma kapılırdım. Gerçek dünyayla ilgim olmazdı. Akşam haberleri vakti çok sıkıcı zamanlardı benim için.  Kurgulanmış bir dünyanın çocuğuydum ben. En müreffeh hayatın imleriydi sevincim, coşku ve heyecanım. Özlemek için her şeyimi vereceğim zamanlardı o anlar. Fakat sıkılmaktan patladığım haberleri ne olduysa o akşam dinlemiştim. Bir haber yüzünden gerçek dünyayla tanışmak durumunda kaldım. Filistinli çocukların gözyaşları gözyaşlarım oldu o akşam. Anladım ki bu zulüm dolu dünyada iyiliğin, güzelliğin eseri yoktu. İzlediğim çizgi filmlerde kötü adam rolleri artık bana İsrail’i anımsatıyordu. Kafamda üst üste sorular soru içinde birikiyordu. O gece hiç uyuyamadım. Dünya denilen alem zihnimde ikiye ayrılıyordu. Bir yerde sefa, bir yerde cefa.“ Sıcacık yatağında zevk-ü sefa içerisinde uyuyan bedenlerden, zulüm altında geceleri barınacak yeri yurdu olmayan mazlumların âhı sorulmayacaksa nerede bu adalet?” diye düşünürdüm. Bu, henüz İslam’la tanışmamış saf bir beyinden süzülen düşünce kanları bütün damarlarımda dolaşıyordu. İşte İslam’ın fıtrata birebir mutabık olduğunun en büyük göstergesi. Ne olurdu sanki hep o fıtratımdaki duru dimağın hayallerinde yaşasam?

 

   Şimdi çocukluğumda düşlediğim hayatın tarlasını ektiğimin farkına vardım. O çocukluğum ki kar yağar ben penceremin pervazına kolumu yaslar, beyazlara bürünmüş yitik cennetimi seyrederdim. Saf, temiz ve duru bir dimağa sahiptim. Kapitalizm kelimesi zihin lügatime dahil olmamıştı. İsrail çok uzaktaydı. Huzur vardı. Şimdi ise o huzurun kapısını kurcalayan bir çilingirim…

 

Tarık GÜL

TARIK GÜL
TARIK GÜL
1999 yılında ünyede doğdu. Akkuş/ormancık köyünden.ilk ve ortaokulu ünye de okudu.Şimdi ise Samsun İHL öğrencisi.

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar