28 Mart 2024 Per

Bu Hafta Gelelim mi Baba?

Gelelim mi baba? En azından bu hafta…

 

Bu Hafta Gelelim mi Baba

Hasretin tarifi nasıl yapılır bilmem. Lügatlere göre çok basit her şey. Bir kelimenin yanına iki nokta koymak yeterli…
Hasretle gurbet yan yanadır çok defa. Sevdiklerinden uzaklaştı mı insan aramaya başlar. Hatta sevdiğini fark eder. Geldiği yerde olmayı tercih eder. Aklından geçirir, gönlünden geçirir…
Şartlar gurbet kavramını yerleştirmiş bir kere. Her milletin kendine has bir tanımı varsa da bizde daha farklı olduğunu düşünüyorum. “Evvela selam eder, ellerinden öperim” diye başlayan mektupların ‘evvela’ kelimesi çok şeyi anlatır. Gerisi kelimelerden kuru laflardır.
‘Evvela…’
Asker ocağı, yatılı okul, yabancı ülke gurbetin gönülden hissedildiği yerlerdir. Buralarda bir başka olur gurbet. Hani bırakıp gelme imkanı yoktur hemen. Belirli zamanın geçmesi lazımdır. İşte o geçmesi lazım olan zaman insanı eritir. İnsan yaptığı işten değil de o geçmesi gereken zamanın başka anlarda olduğu kadar kolay geçmemesinden yakınır. Sanki zaman durmuştur.
Yine de yatılı okulların verdiği ruh ıstırabı diğerlerinde yoktur. Daha oyun çağında evini terk eden bu yavrucaklar günün tamamını okul, yatakhane, yemekhane ve etüt sınıflarında geçirmeye mecburlar. Sadece hafta sonu umutları vardır. Ancak o zaman evine gitme şansı vardır. Ama her kişi bu fırsata sahip değildir. ‘Evci’ çıkabilmesi için velisinin de muvafakati olması gerekmektedir.
Hafta sonları yaklaştıkça velileri arama isteği sıklaşmaktadır. Bu arada konuşma sırasında kullanılan cümleler vaziyeti hazin şekilde anlatmaktadır.
Bir gün velisi ile görüşme isteğinde olan bir öğrenci telefonda babasına “ Bu hafta gelelim mi?” sorusunu yöneltmişti.
Bu hafta gelelim mi?…
İnsanın ruhuna sokulmuş çivi gibi. Burada ‘gelelim mi’ onların birden çok olduğunu da ifade ediyor. Asıl ifade ‘onların’ her zaman gelme hakkı olmayışı. Karşı taraf yani ailesinin vereceği karara göre ‘gelinip gelinemeyeceği’ belli olacaktı.
Demek her zaman…
Bu cümleyi duyduğum zaman nasıl bir hal içinde olduğumu kestiremedim. Demek hafta sonu olması bile kavuşmaya mani idi. Çünkü baba öyle istiyordu. Çünkü babanın imkânı o kadardı… Çünkü baba da çaresizdi. Belki her şeye rağmen yavrusunu daha iyi şartlarda olduğunu düşünüyordu. Veya onu her hafta getirip götürecek parayla evdekileri geçindirme mücadelesi verecekti…
Bu hafta gelelim mi?
(Yani gelmek istiyorum…)
Sonraki hafta gel yavrum.
(Ahh! Keşke gel diyebilseydim…)

Yatılı okulda okuyan köy çocukları bilir ki okulun fiziki şartları daha iyidir. Ama o eve gidince soğuktan bir kenarda büzülüp durmayı, okul yatakhanesinde sıcak bir odada büzülüp durmaya tercih etmektedir. Evdeki soğuğun onu üşüttüğü söylenemez. Fakat kaloriferin onu ısıttığı hiç söylenemez. İşte insanoğlunun anlayamadığı veya anlamakta güçlük çektiği yer.
Bu altın kafesi kim keşfettiyse…

Gelelim mi baba?
En azından bu hafta…

 

Zeki ORDU

 

 

Related Articles

3 YORUMLAR

  1. Cümle içerisinde “anlayacağınız kadar” kelimsesini başka anlam vermek isterken yanlış kullanmışım…çok özür dilerim.. yani ben kısa yazayım siz anlayın manasında yazacaktım…

  2. Hani Yunus Emre’nin hayatı özetleyen kısa bir cümlesi vardır…”Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm..”…Bir cümleye ansiklopediler dolu sözü sığdırmak…Bende anlayacağınız kadarını söyleyim…Hocam YÜREĞİNİZE sağlık…Yüreğinizden süzülen damlaların kaleminizden dökülmesi yeteneğini yaratan Yüce Yaratıcı’ya da kurban…

  3. İyi ki sitemiz köşe yazarı oldunuz. Akkuşlu Öğrencilerin kalplerine kadar girip, beyinlerinden geçenleri öyle güzel aktarıyorsunuz ki; duygulanmamak elde değil. Ben hiç ailemden askerlik hariç ayrı kalmadığım halde, ben bu satırları okurken inanın çok duygulandım. O yavruların yerine kendimi koydum. Kaldı ki yaşamadan hissedmek mümkün değil. Ama o yavruların o yaşta katlandıkları bu sorumuluktan dolayı hepsini kutluyorum. Başarılar diliyorum. Onların her birinin en iyi yerlere geleceklerine kalben çok ama çok inanıyorum. Sizi de tebrik ediyorum. Akkuşun sessiz öğrencilerinin kalbinden geçenleri bizlere aktardığınız için,
    Sayın Hocam; Sizi ne kadar çok sevenler varmış. Sitemizi arayan kişiler sizleri öve öve bitiremiyor. Sizin sitemiz ailesine katılmanızdan dolayı sevinenler bizleri arayıp, sizin sitede yazı yazmanızdan dolayı sevinçleri belirtiyorlar. Sizden bir ricamız olacak. Ünye’den geldiniz Akkuş’a şimdi soruyoruz. “Ünye’den nasıl gözüküyordu Akkuş vede Akkuş’daki Eğitim öğretim. Şimdi Akkuş ilçesindesiniz. Akkuş’tan Ünye nasıl gözüküyor. Bu konuda bir köşe yazısını sizlerden bekliyoruz. Akkuşlu dışından birisinden bu konulardaki görüşleri öğrenmek bana göre çok önemli. Tekrar teşekkür ediyoruz. Yüreğinize ve ellerinize sağlık. Tüm bu yazılanlardan sonra Akkuş Meslek Yüksekokulu Akkuş için çok acil bir ihtiyaç mı? sizce ne dersiniz? Akkuşlular sahildeki ilçelere yapılan hizmetlerin yüzde 5′ de mi hak etmiyorlar?

İhsan ÇAM için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar