Daha yolun başındaydın, ne oldu? Bak dışarıya, etraf sabahki gibi mi? Bak kendine, yüzün eskisi gibi mi? Hala vaktin varken, ayrıl boş işlerden. Namazlarını Kıl.
Hatta, ezanın biraz daha öncesinde kalkmak. Nur çırasını yakmak. Seher vaktinde hem gerçek, hem de mecaz anlamda “uyanık” olmak… Allah’ı ve Resulü’nü anmak. Tefekküre dalmak…
Ezanı dinlemek, dinlemek ne kelime, hissetmek!
Cümleleri tekrarlamak.”Essalatü hayrün minel nevm”in farkında olmak…
Haydi kalk! Ne yatıyorsun! Duymuyor musun “namaz uykudan hayırlıdır” diyen sesi. Duymuyor musun seni “kurtuluşa” çağıran daveti? Bilmez misin “sabah namazının sünneti dahi dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır” diyen hadisi…
Bırak bütün boş işleri. Bırak sana dünyada da ahirette de faydası olmayacak boş sözleri.
İslam’a gel, huzura gel! Güven, iman et, çalış, tercihlerini ve seçimlerini helal-haram çizgilerini göz önünde bulundurarak belirle. Elinden geleni yap. Sebepleri yerine getirmeye çalış. Sonucu Allah’a bırak. Rahat et, kurtul!
Öğle ezanında, düşün yeniden…
Bak gün öğle oldu. Vakit geçiyor. Gün ile birlikte, ömür de bitiyor. Geriye kalan nefes sayın tükeniyor. Her geçen saniye ölüm vaktin yaklaşıyor. Verdiğin sözü tut. Secdeye git!
İkindi, ah o ikindi… Öyle bir vakittir ki ikindi, onu kaçıranın hali, dünyada sahip olduğu bütün her şeyini, malını, mülkünü, evlatlarını yakınlarını… Bir anda, bir yangında, bir afette kaybetmiş insanın hali gibidir. Gözünün önüne getir o manzarayı. Ne kadar da acı! İyi düşün… Hala mı kılmayacak namazını?
Akşam… Bak güneş batıyor. Halbuki, daha doğalı ne kadar olmuştu ki? Vakit çok hızlı geçiyor değil mi? Pişmansın, farkında değilsin. Ya da farkındasın da, değilmiş gibisin… Yüreğin ağlıyor, görmemektesin. Tevbe et, abdest al, akşam namazıdır bu, gecikme, geciktirme!
Ve yatsı… Bitti işte gördün mü? Hani bitmezdi, hani daha çok vaktin vardı. Daha güneş yeni doğmuştu, daha yolun başındaydın, ne oldu? Bak dışarıya, etraf sabahki gibi mi? Bak kendine, yüzün eskisi gibi mi? Hala vaktin varken, ayrıl boş işlerden.
Namazını kıl, uykuya hazırlan. Namazını kıl, ölüme hazırlan.
Allah kabul etsin!
Orhan DOĞANGÜNEŞ
Saadete ve kurtuluşa erenler,o bir saatin hakkını verenler olacaktır.Teşekkür ederim.Saygılarımla.
Mevlayı Zül Celal, verdiği ömür sermayesinin günlük YİRMİDÖRT saatinde BEŞ VAKİT NAMAZ İle süslemiş ve bu vakitlerde kendisine yönelmemizi emretmiş.YİRMİDÖRT SAATİ – yirmi dört altın sermayesine çevirince Yüce MEVLAMIZ sadec BU SERMAYEDEN BİR – ALTIN istiyor.YİRMİ ÜÇÜNÜ bize bırakıyor. O vakit bu sermayeyi ömür olduğu sürece iyi değerlendirmeliyiz…
Değerli Altun ağabeyim..Yorumun yazıyı tamamlamış ve anlamına anlam katmış.Teşekkür ederim.
değerli kardeşim dünyadada ahirettede her sorunun tek doğru cevabı vardır bu yazındanda anlaşıldığı gibi dünyada ve ahirette tek doğru imandır, iman etmet insanların huzurunu güvenini bereketini hatta ahiretini güçlü kılar. birgün dediğin nasıl bittiyse doğduğunda sabah olur öldüğünde akşam mezara bırakılıp yalnız kaldığında yatsı olmuştur artık imanınla başbaşasın eğer imanın iyi ise kabir azabın iyi geçecektir. onun için bu üçgünlük dünyada kırılmamalı kırmamalı ALLAH a iman etmeli kula kulluk etmeden yaşamayı bilmeli hele hele dünyaki rahatın için ahiretini yakmamalı hak ve hukuk gözeterek yaşamalı kul hakkı yetim hakkı namussuzluk ve kötülüklerden kaçınarak yaşamayı kendimize çocuklarımıza ve çevremize ilke edildirmeliyiz. mubarek üç aylarda böyle biryazı hak yolunda olanlara belkide kafası karışıklara bir ışık olur. ALLAH heriki cihandada bizleri huzura kavuştursun, ALLAH a emanet olun.