29 Mart 2024 Cum

İşsizlik ve Diplomalı İşsizler, Tahsin ÇAYIROĞLU’ndan

Sitemiz İstabul Muhabiri Tahsin ÇAYIROĞLU’ndan çok başarılı bir çalışma

İŞSİZLİK VE DİPLOMALI İŞSİZLER

      Dünya var oldu olası, son iki asır içinde geçirmiş olduğu değişimi ve dramatizemi geçirmemiştir. Avrupa’daki Aydınlanma Dönemi ve aynı devre rastlayan Sanayi İnkılâbı ile beraber sosyal, siyasi, askeri ve iktisadi hayat muazzam bir şekilde değişime uğramış bu sistemin getirdiği tüm fikir, izm, dogma, düşünce vs’nin başına ‘’modern’’ kelimesi, bundan önceki devre de ‘’klasik’’ sözcüğü daha evveline ise ‘’ilkel’’ sözcüğü eklenerek her şey tanımlanmaya ve açıklanmaya çalışılmıştır.

Bu yüzyıl içinde iki büyük cihan harbi oldu ve bu savaşla beraber yeni düşünce akımları da yeni yerlerini aldılar. Bunlardan biri hiç kuşkusuz iktisadi hayatta oldu. Önce Liberal-Klasik İktisat ile Sosyalist İktisat arasında mücadele oldu. Pürkapitalist sistem 1929 Krizi ile çökünce yerini Sosyalist İktisatla bir ölçüde yaklaşan Keynesçi İktisat bıraktı ve böylece kamunun ekonomi içinde aktif rol alması öngörüldü. Bu sayede sosyal devlet anlayışı gelişerek insanlara sosyal güvence imkânı tanındı. Bu, ta ki 1973 Petrol Krizine kadar devam etti. Artık sosyalist dünya da zayıflamıştı. Kapitalizm yumuşak yüzünden sert ve acımasız yüzüne yani aslına dönmeye başlamıştı. Devletin ekonomi içindeki yeri tartışılır hâle geldi. Kapitalin önündeki tüm engeller kaldırılmalıydı. Bunun pahası ne olursa olsun bu ödenecekti.

      İşte 1980’lerle beraber Türkiye’de de bu rüzgârlar hâkim oldu. İthal ikameden ölçek ekonomisine yani ihraç ikamesine geçmek. Bunun yolu hiç kuşkusuz belliydi. Önce kamu teşebbüslerinin yeri sorgulandı ve sonuçta… Sonra devletin ekonomi içindeki rolü tartışılmaya başlandı ve neticede devlet küçülmeliydi. Devletin aslî görevi savunma ve adaletti yani ‘’sosyal devlet’’in sadece kâğıt üzerinde yazması kâfiydi.

      Buradan asıl gelmek istediğim nokta yıllarca ülkenin en büyük problemi olan istihdam sorunudur. Bu konu o kadar mühim ki sırf istihdamı ele almak bile çok zor bir çalışmadır. Sadece istihdamla iç içe olan bir sürü mesele de beraberinde gelmektedir. Ancak biz sadece rakamlara bakmakla yetineceğiz. 1990’da % 8,2 olan işsizlik oranı 2000 yılına gelindiğinde % 6,8 seviyesine gerilemiş ancak yine 2000 yılında yaşanan krizle birlikte 2001’de % 8,5 düzeyine ulaşmıştır. 2002 yılında % 10,6 ve 2003 yılında % 12’lerdedir. Ancak bunlar gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Çünkü ortada atıl bir işgücü vardır. Atıl işgücü eksik istihdam ile işsizlik oranının toplamıdır. Şayet bunu da düşündüğümüzde günümüz itibariyle bu oran % 16’yı geçmektedir. 2002 yılından bu yana GSMH’de ortalama % 6 civarında büyüme yaşanmasına rağmen işsizlik artmaktadır. Buna istihdam yaratmayan büyüme modeli denir.

Tüm yukarıda anlatılanlar yıllardır dile getirildiğinden insanımız buna alışmıştır ancak şimdi bunun içinde yeni bir problem vardır. Türkiye tarihi boyunca bu boyutlarda diplomalı işsizlik sorunu yaşamadığıdır. Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliğine kayıtlı 300 bin üyesinden % 25’i işsizdir. Eğitim-fen ve edebiyat fakülteleri yılda ortalama 60 bin mezun vermekte ve 200 bine yakın öğretmen ve öğretmen adayı atama beklemektedir. Diğer fakültelerin durumları ise daha vahimdir. Eğitimli işsiz % 33 mertebelerindedir. Yeni mezunlar arasında ise işsizlik oranı % 50’yi aşmıştır.

Yani ortalama üç eğitimliden biri işsizdir. Aslında rakamlara takılmadan da bu oranı tahmin etmek kolaydır. Sadece KPSS’ye başvuru oranını dikkate aldığımızda durum kendini göstermektedir.

Özellikle 2000 yılından bu yana devletin vasıflı elemanı istihdam etmemesi bunda büyük rol oynamıştır.

Ülkemizdeki düşük ücretler, kayıt dışı istihdam, güvencesiz meslek, eksik istihdam tam bir keşmekeş hâl yaratmıştır.14/03/2008-İstanbul

                                      

                                            

Tahsin ÇAYIROĞLU

Akkuş İnternet Sitesi İstanbul Muhabiri

Related Articles

4 YORUMLAR

  1. Yazımı okuyup yorum yazdığı için Burcu hanıma teşekkür ederim, yalnız affına sıınarak bir hususta düzeltmek yapmak istiyorum. Evvela belirtmeliyim ki ben yazar değilim ve daha o aşamaya gelmiş değilim teveccühü için tekrar teşekkür ederim.

  2. ASLINDA KEŞKE DEMEK İSTEMİYORUM AMA DEDİRTİYORLAR ahh şu devlette bunları uygulayabilse vede senin gibi yazarların yazılarını okuyabilse ama dertleri onların başka neyse arkadaşım duyarlılığın için teşekkür ederim

  3. Evet, sayın Çayıroğlu çok doğru bir konuya parmak basmış. Bizler diğerlerinden bir adım önde olalım diye tabiri caiz ise mürekkep yaladık, emek verdik, bir takım yaşantılardan fedakarlık ettik ancak elimize geçen sadece bir kağıt parçası oldu. Onca yılın, onca emeğin, onca göz nurunun bedeli geçerliliği olmayan boş bir kağıt parçası. Ben şimdi herşeye rağmen elimde kalan diplomayı versem bana harcadığım emeklerimi, yıllarımı kim geri verebilecek!

BURCU ÖZCAN için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar