25 Nisan 2024 Per

Gurbetcinin Çilesi, Ersoy TÜRKOĞLU’nun Kaleminden

Gurbetçi vatandaşlarımız izine geldiklerinde, onlara yabancı gözüyle bakmayalım ve bir fırsatmış gibi görmeyelim. Gurbetçiler de; izine geldiklerinde Türkiye‘deki vatandaslarımıza gösteris yapıp yüksekten bakmasınlar. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi ve gurbetçisiyle tek bilek ve tek yürek olalım.

                                            

GURBETCiNiN ÇİLESİ                     

            Yoksulluğun ve çaresizliğin hüküm sürdügü 1960‘li yıllarda, ilkbaharda dağların ardından parlayan bir güneş gibi doğdu;

II.dünya savasında hüsrana uğramış topraklarının doğusu Sovyetler birliği, batısı ve diğer bölümleri müttefik devletler olan ABD, İngiltere ve Fransa tarafından isgal edilmis, Sovyetler birliği himayesinde, Doğu ( Demokratik Almanya Cumhuriyeti ) ve müttefik devletler himayesinde, Bati (Almanya Federal Cumhuriyeti) Almanya olarak iki ayrı devlet haline gelmis, Müttefik devletler ABD, İngiltere ve Fransa“nın himayesinde kurulan, kisa zamanda ekonomisi ve sanayisi güclenen ve tekrar bağımsızlığına kavuşan,  Batı (Almanya Federal Cumhuriyeti) Almanya‘nin işçi alacağını bildirmesi.

             Çaresizlikten ve yoksulluktan bunalmış Anadolu halkı benim tabi-rimle Anadolu aslanları icin yeni bir umut kapısı olmuştu, adına Almanya dedikleri gurbet topraklari;

Umutlarını ve hayalerini gerçeklestirmek, yarınlarını garanti altına almak icin hemen basvurularını yaptılar. Gümrük kapısında tepeden tırnağa Doktor muayenesi altında kontrolden gecirildiler ve bir disi dahi olmayanın basvurusunu geri cevirdiler. Basvurularıkabül edilip sağlik kontrolünden basarıyla gecen vatandaslarımız, Alman isverenler tarafından; garlarda, terminallerde (Bahnhof) ciceklerle karsılandılar. Anadolu“dan gelen vatandaslarımızın coğunun okuma yazması yok yada yok denecek kadar azdı ve meslek sahibide değildiler, bu derece önemli eksikleri bulunmalarına karsın, kurtuluş kapısı olarak gördükleri gurbet diyarında ortaya yüreklerinide koyarak, kendilerine verilen isleri büyük bir basarıyla yerine getirdiler. Okuma yazma bilmedikleri yada cok az bildikleri icin, kısa sürede Almanca da öğrenemediler ve tüm dünyada geçerli bir dil olan işaret dileyle anlasmaya calıştılar.

Günler aylar, aylar yıllari kovaladı. Cocukları olanların cocukları büyüdü, olmayanların cocukları oldu ve daha sonra torunları oldu. Artık III.kusak Almanya topraklarındaydı. Buraya yanı Almanya‘ya gelirken hepsinin bir hayali vardı kimi bir traktör, kimi bir ev yapacak kadar para kazanıp geri dönecekti.

Memlekete, istedikleri paranın cok daha fazlasını kazandılar ama bir türlü geri dönemediler. Cünkü; artık II.vatan olmustu. Gurbet diyari onlara ve onlarda anlamıslardı burada artık geçici değil kalıcı olduklarını iyice kök saldıklarını, her ne kadar kök salıp geri dönemeselerde kendi örf ve adetlerinden asla ödün vermediler. Anadolu‘nun kokusunu, kültürünü gurbet diyarına kadar tasıdılar. Sağlik, spor, siyaset ve ticarette önemli atılımlar yaptılar. Ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiler ve büyük mesafe kat ettiler. Bu yükseliş 1960‘li yıllarda vatandaslarımızı, Anadolu aslanlarını; çiçeklerle karsılayan Almanların pek te hoşuna gitmemisti. II dünya savasında iki ayri devlet haline gelmis, Dogu‘dan Batıya kacısları engellemek icin; Berlin duvarıyla ikiye bölünmüs olan, Doğu ve Batı Almanya‘nın bağımsızlıklarını tekrar kazandıktan sonra, bu duvarı bir utanc duvarı olarak görmeleriyle, 1989‘da yıkılıp 1990 yılında tekrar resmen birlesmesiyle; doğu tarafın, batı tarafın ekonomisi ve sosyal yasantışına olan hayranlıgı, doğudan batıya büyük göclere neden olmuş, doğuda yasayan Almanların yani sıra Sovyetler birligi himayesindeyken, Dogu Almanya‘ya yerleşen Rus‘larında batıya olan akını ve iki tarafı eşit duruma getirmek icin yapılan calışmalar, Alman ekonomisinde cöküslere neden olmuş bu cöküs; 1960‘li yıllarda Almanya‘yı sırtlayan Türk toplumuna, Anadolu aslanlarına yüklenmeye calısılmıstır ve Türk toplumu artik istenmeyen bebek durumuna düsmüstür. İslerini kaybetmelerinin sorumlusu olarak yabancıları ilk başta bizim insanımızı gören bazı Alman kesimleri, sokaklarda ausländer raus (Yabancılar dışarı) seklinde slogan atarlar ve otobüs duraklarına, terminallere bu tür yazılar yazmaktadrlar. Hatta bunu daha da ilerletip vatandaslarımızın evlerini kundaklayıp, onlari canlı canlı yakmaya baslamışlardır. Suanda böyle olaylar benim olduğum semte yok ama bu durumu görmemezlikten gelemem gelemeyiz, bana dokunmayan yılan bin yaşaşın diyemem diyemeyiz. Cünkü; diğer semtlerde ve eyaletlerde de  kundaklananlar, yakılanlarda bizim insanımız, bizim kardeslerimiz. Unutmayalımki bu yılan büyüdükce zehrini hepimize enjekte edecektir.

              Hem Türkiye‘de yıllarını gecirmiş, hem de Almanya‘da yaşamakta olan ve iki kültürüde almıs bir insan olarak; Gurbetçi vatandaşlarımız izine geldiklerinde, onlara yabancı gözüyle bakmayalım ve bir fırsatmış gibi görmeyelim. Gurbetçiler de; izine geldiklerinde Türkiye‘deki vatandaslarımıza gösteris yapıp yüksekten bakmasınlar. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi ve gurbetçisiyle tek bilek ve tek yürek olalım.

Cünkü; Türk‘ün Türkten başka dostu yok. Bunu cok iyi bilelim…

Hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum…

Hosça ve dostca kalın…

Samimi selamlarımla

Akkus ilçesi internet sitesi

Almanya Muhabiri

Ersoy TÜRKOĞLU

Related Articles

3 YORUMLAR

  1. Selamlar,
    Tesadüfen yaziniza denk geldim.Gurbetcinin duygularini cok güzel bir sekilde dile getirmissiniz.
    Güzel bir calisma olmus.

    Basarilarinizin devamini dilerim.

    Caner Aksoy

  2. Bende gurbetciyim.. site muhabirinizin yaptigi bu calismayi kutluyorum. yada yaziya aldigi icin. bizim dertlerimizi en güzel sekilde yorumladigin icin tesekkürler ediyorum degerli kardesim…

    yazilarinin devamini ve basarilar dilerim.

    Selamlar

ismail türkoğlu için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar