28 Mart 2024 Per

Evimizdeki Düşman Televizyon

Şimdi ben desem ki, yahu misafiriniz gelmiş, diziden size fayda yok, iyi kötü akrabanızdır, bırakın TV’yi misafirinizle ilgilenin, gelecek cevap şu şekildedir

 

 

EVİMİZDEKİ DÜŞMAN TELEVİZYON
 
Uzun zamandır görmediği akrabalarıyla hasret gidermek için ziyaret etmeye karar verdiler. Gittiler. Kısa bir hoş geldin ve hal hatır sorma aşamasından sonra akrabalarıyla eskiye dair muhabbet edeceklerini düşünüyorlardı. Yanıldılar. Çünkü ev sahibi büyük bir telaşla ve “eyvah dizi saatim gelmiş” nidasıyla ve bir maddeye bağımlı insan edasıyla televizyonu açtı. Dizi başladı, sohbet kapandı. Reklam aralarında ufak tefek muhabbet, reklam bitince yeniden tüm duyular TV’ye emanet…
 
Şimdi ben desem ki, yahu misafiriniz gelmiş, diziden size fayda yok, iyi kötü akrabanızdır, bırakın TV’yi misafirinizle ilgilenin, gelecek cevap şu şekildedir:
 
-Olur mu yahu, en heyecanlı bölümü.
 
Ki zaten her bölüm “en heyecanlı” olur genelde. Hadi diyelim, kafayı diziyle bozmuşsunuz, onsuz yaşayamıyorsunuz, bir bölümünü kaçırsanız kendinizi eksik hissediyorsunuz, e bunun tekrarı var onu izleyin…
 
Yok, o da olmaz, çünkü tekrarının olduğu gün de başka bir dizi var. O da pek bir heyecanlı…
 
Sosyolojik araştırmalar göz önünde bulundurulduğunda Türk milletinin okuyarak ya da araştırarak değil, izleyerek öğrendiği anlaşılır. Evet, izleyerek! Hem de seçme hakkını kullanmadan, iyi kötü ayrımı yapmadan, önüne ne konulursa konulsun izleyerek..
 
Hoş, bu ülkede bir şey tutulduğu zaman, bir furya başladığı zaman neredeyse bütün TV kanalları benzer programları yapıp dururlar. Vatandaş da zaten birbirine benzeyen bu programlar içerisinden kendisine en yakın olanı seçer. Seçer dediğim, ayni akşam ayni saatlerde yayınlanan programlar arasından seçilir. Yoksa saatler çakışmıyorsa sıkıntı yok, hak geçmesin diye(!) hepsi izlenilir.
 
Bir dönemler “biri bizi gözetliyor” çılgınlığı vardı bu ülkede. Millet işi gücü bıraktı, on küsur vasıfsız elemanın kameralarla dolu bir ev içerisindeki maceralarını izledi. Ev içinde ne macerası olur? Olmaz mı? Falanca erkek, falanca kıza göz koyar. Falanca falancanın dedikodusunu yapar. Falanca falancayla tartışır. Falanca diş macununu ortadan sıkar. Millet de oturur, bunları izler…
 
Yeter mi, yetmez…
 
Hatırlayanlar bilir Allah’ın her günü bu anlamsızlığın tartışmasını ve geniş özetini içeren programlar yapılır. İşi gücü olmayan genelde ev hanımı ve emekli erkekler stüdyoya doldurulur. Horoz dövüşü misali millet birbirine karşı tahrik ettirilir, kavgalar çıkar. Ahlak, etik, saygı, sevgi… Geçiniz efendim, reytingler ne durumda, gerisi palavra…
 
Sonra “popstar” furyası başladı. “Bu devirde ya topçu, ya popçu olmalı” olmalı felsefesinden yola çıkan insanlar köşeyi dönmenin kısa yolu olarak bu programlara ümit bağladı. Önceden genç kızlar artist olma uğruna evden kaçardı ya, artık devir değişti. Analar babalar kızlarının ellerinden tutup “okuyup da ne olacaksın” diyerek bu programlara koştu. Kızlar dansöz kıyafeti giyerek milyonların önünde göbek attı. Babalar ön sıralarda alkışlayıp tempo tuttu, coştu…
 
Bunlar önceden cinayet sebebiydi, şimdi ise gurur meselesi…
 
Sonra bir ara bilgi yarışmaları başladı. Bir kanal başlatınca diğerleri de benzerlerin uyarladı. Yayıldı. Hoş, bu programlar diğerlerine göre kaliteli ve nitelikliydi. En azından para için de olsa vatandaşın genel kültürü gelişmekteydi. Ama bir dönem sonra bu da bitti.Bilgilenmek vatandaşa zor geldi.Bunun yerine şu kutuyu seç şu kadar kazan, bu kutuyu seç bu kadar kaybet,olmadı Hamdi abiyle pazarlığa otur, bir şekilde yolunu bul.Daha az emek isteyen, bilgiye değil, şansa dayanan program türleri…
 
Bunların hepsi gelip geçici, moda bir nevi…Ama bir tür var ki, her dönemde izleyici buluyor illa ki…TV dizileri…
 
Senaryolarını toplum mühendislerinin yazmış olduğu televizyon dizileri konusu satırlara sığmaz…
 
O yüzden bir başka yazıya bırakalım inşallah…
 
TV’ye değil, Allah’a emanet olmanız temennisiyle
 
Dua ile…
 
Orhan DOĞANGÜNEŞ.

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. eline sağlık kardeşim yazın çok iyi face adresimdede paylaştım.inş. daha çok kişi okuyarak şu tv den uzaklaşır gerçeğe dönerler belki

  2. orhan kardeşim yazını okudum,çok önemli bir noktaya parmak bastın,toplum olarak gerçekten TV denilen cihazın resmen esiri olmuşuz,bunu en iyi bilenlerden biride benim çünkü işim gereği millete TV izletenlerdenim yani ben uydu sistemleriyle uğraşıyorum,inan o kadar esir olmuşuzki bu alete gecenin bir yarısı hiç tereddüt etmeden beni arayıp – ya benim tv göstermıyor ne yaparız- deme seygısızlığını gösteriyor,ya ne olmuş bize neden esiri olmuşuz bu tv nin? aslında tv kötü bir teknolojı değil ama bu amacı kötüye kullanan yine biz insanlarız,yeni bir teknolojı çıkıyor biz ondan iyi anlamda faydalanacağımıza onun hınlıklerıyle meşgul oluyoruz mesela TV-İNTERNET-BİLGİSAYAR-CEP TELEFONU-OTOMOBIL VS. bunun örneklerini çoğaltabılırız,bu teknolojileri yerınde ve amacında kullanırsak hayat dahada güzel olacak görüşündeyim,esir omuyalım esir alalım….

mustafa demir için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar