Dinimizde Organ Naklinin Önemi

342

Sitemiz Ceyhanli Köyü Muhabiri Salim BOLATLI, Dinimizin Organ Nakli Konusundaki Açıklamalarını Dile Getirdi.

DİNİMİZDE ORGAN NAKLİNİN ÖNEMİ

İslam Dini, insana ve insan sağlığına özel bir önem vermiştir. Çünkü yaratılmışların en şereflisi olan insanın, üzerine düşen bütün sorumluluklarını yerine getirebilmesi için sağlıklı bir vücuda sahip olması gerekir. Sevgili peygamberimizin beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini bilin buyurduğu şeylerden biri de hastalık gelmeden önce sağlığın kıymetini bilmektir. Sağlığın kıymeti ancak kaybedildiğinde daha iyi anlaşılmaktadır.

İnsan bünyesinde bir dengenin varlığı aşikârdır. Sağlık diye adlandırabileceğimiz bu denge, gereği gibi korunmak üzere insana emanet edilmiştir. İnsan vücudundaki organlardan birinin bile görevini yerine getirememesi, bu dengeyi bozmaktadır. Dengesi bozulan insan da, hastadır. Hastalık kimi zaman ilaçla kimi zaman da değişik tedavi yollarıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Pek çok sayıda insan da tedavisi olmayan hastalıklarla uğraşırken bir o kadar insan da, tedavisi olmasına rağmen ilgisizlik sebebiyle ızdırap çekmeye devam etmektedir. Başkasından alacağı organla hayata dönecek ve sağlıklı bir hayat sürmesi mümkün olacak insanlar, ya dini gerekçelerle, ya da ilgisizlik sebebiyle buna yanaşmamakta, fakat kendi başına geldiğinde de hiç tereddüt etmeden acıdan kurtulmak ve deva bulmak için ne gerekiyorsa onu yapmaktadır.

O halde, organ bağışı nedir? ve ne yapmalıyız? Sorusunun cevabını vermeliyiz. Organ bağışı ölümden sonra kişinin organlarının başka bir insan için kullanılmasına izin verilmesidir. 18 yaşını dolduran herkes organ bağışında bulunabilir. Bu gün dünyada ve ülkemizde bağışlanmış organlardan kalp, akciğer, böbrek, karaciğer, pankreas gibi organlar ile kalp kapağı, kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarı ile nakledilebilmektedir.

O halde organ bağışı hakkında Dinimizin görüşü nedir?

Organ ve doku nakli dini ve fıkhı açıdan ZARURET olarak değerlendirilmektedir. Bu konuda Bakara suresinin 173, Maide suresinin 3 ve Enam suresinin 119. ayetlerinin hükümlerinden yola çıkılarak caiz olduğuna dair hüküm verilmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 1980 yılında yayımladığı kararda, organ ve doku naklinin dini açıdan caiz olduğunu şu şartlar çerçevesinde olduğu takdirde yapılabileceğini açıklamıştır.

1) Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir organını kurtarmak için bundan başka bir çarenin olmadığının mesleki ehliyet sahibi bir hekim tarafından tespit edilmesi.

2) Hastalığın bu yolla tedavi edilebileceğine dair doktorun kuvvetle muhtemel kanaati olması.

3) Organ dokusu alınacak kişinin bu işlemin yapılacağı esnada ölmüş olması.

4) Organ veya dokusu alınacak kişinin ölmeden önce buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla yakınlarının izninin sağlanması.

5) Alınacak organ karşılığında hiç bir şekilde ücret alınmaması.

6) Tedavi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması.

İsra suresinin 70. ayeti ile Tin suresinin 4. ayetinin hükümlerine göre insan gerek sağ iken gerekse öldükten sonra da muhterem ve mükerrem bir varlıktır. Allah onu şerefli ve mümtaz kılmıştır.

O halde bir şekilde organ bağışını hızlandırmalıyız. Organ veya doku nakli bekleyen binlerce hatta milyonlarca insanın derdine çözüm getirecek olan kadavradan organ alımının hızı, bağış hızına bağlıdır. Toplumda ihtiyaç kapıyı çalmadan organların bağışlanması bilinci yaygınlaştıkça, zorda kalan insanlara destek oranı da artacaktır.

O nedenle beyin ölümü oluşmuş insanın yatağını ölüm döşeği değil de hayat kaynağı olarak görenlerin sayısı yükseldikçe, toplumun insani boyutu da genişleyecektir.

Ülkemizde 2000–2003 yılları arasında 2014 böbrek, 500 karaciğer, 81 kalp, 71 kalp kapağı, 5525 kornea, 1608 de kemik iliği nakli gerçekleşmiş.

Yine 2003 yılı sonu itibariyle 6500 böbrek, 351 karaciğer, 191 kalp, 64 kalp kapağı, 1 akciğer, 23 kalp-akciğer, 65 pankreas, 277 kemik iliği nakli beklerken, 20.000 böbrek hastası da haftada bir ila üç kere diyaliz makinesine girerek hayatını sürdürmekte ve bir gün böbrek nakli olma ümidiyle yaşamaktadır.

Mensuplarını dünya ve ahiret hayatında mutlu etmeyi hedefleyen dinimiz İslam’ın emir ve yasaklarındaki hikmetleri, yardımlaşmaya ve dayanışmaya verdiği önemi dikkate aldığımız zaman, rahatlıkla söyleyebiliriz ki, organ veya doku bağışlayarak çok büyük manevi kazançlar elde edebiliriz. Organ bağışlayarak bağış yaptığımız hastayı sıhhate kavuştururken, hastanın yakınlarını da tarifi imkânsız mutluluğa kavuşturmuş oluruz. Böylece bağışlanan organ sebebiyle sosyal barışın teminine, acıların ve sevinçlerin de paylaşılmasına büyük katkıda bulunmuş oluruz.

Hastalığın pençesine düşerek inim inim inleyen, sağlığına kavuşmak için bir organ veya doku bağışı bekleyen insanlarla birlikte yaşamak bizimde huzurumuzu kaçırmalı, onların acılarını paylaşmadan ve mümkünse bir organ bağışında bulunmadan rahat edememeliyiz. Unutmamalıyız ki o hasta biz de olabiliriz.

Organ bağışlamanın dinen bir sakıncası yoktur. İnsanlar din ve milliyete bakmadan birbirlerine organ bağışlayabilirler. Hiç tereddüt etmeden organlarımızı bağışlayarak manevi haz ve sevap kazanma kampanyasına katılalım. Bu konuda ailemize, dostlarımıza, komşularımıza ve arkadaşlarımıza örnek olalım. Onları organ bağışına teşvik edelim. Organ bağışı konusunda sağlık kuruluşları gereken yardımı sağlayarak rehberlik edeceklerdir. Organ bağışı yaptığımıza dair belgelerimizi alalım ve devamlı yanımızda taşıyalım.

“Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de, onu ölümden kurtarırsa (diriltirse) bütün insanları diriltmiş gibi olur.”(Maide 32).

SALİM BOLATLI

(Niksar Yolkonak kasabası merkez camii imamı)

AİS CEYHANLI KÖYÜ MUHABİRİ