29 Mart 2024 Cum

YAZ AKIP GİDERKEN..

dağın başında bir Akkuş değil burası

 

YAZ  AKIP GİDERKEN..
      Mevsim yaz, fakat zaman akıp geçiyor.Yazın ortalarına gelmişken, artan sıcaklardan bunalmış bir halde her yıl yaz tatilinin önemli kısmını geçirdiğimiz Akkuş’umuza yine kendimizi üç-dört gün önce attık.Tabii malumunuz Akkuş en güzel günlerini yaşıyor, nem hissedilmiyor, sıcaklar rahatsız etmeyecek boyutta..Tabii hava arada bir kapanıp-yağış ve sis vaziyeti alınca zaten akşamları mutad olduğu üzere kazak ve montları çekiyoruz, çekiyoruzda kapalı hava insan ruhunu da kapatıyor.İnsan istiyor ki her zaman güneşli-parlak havalar hüküm sürsün, güzel manzaralar ortaya çıksın, gözümüz-gönlümüz açılsın.Ancak Akkuş’ta yılda güneşli gün sayısı 90 ve hepsi de ard arda yaşanmıyor.(Neyseki kitaplarımı ve çektiğim birkaç CD filmi getirdim.) Ne yapalım, Cenab-ı Allah ne dilerse o..
                                        ***                                     ***                                     ***
     Nem demişken, çokları Akkuş’ta nem yok zanneder, çok yanlış bir bilgidir, düzeltelim: Bir defa nemsiz, yani sıfır nemin olduğu yerler çöllerdir. Akkuş ormanlarla çevrili yeşil bir memleketse muhakkak bu Akkuş’un nemli olduğunu gösterir, nem olmasa bu Orman ve yeşillik olmaz, ancak Akkuş Karadeniz kıyı kesimi gibi nemin üst seviyede olduğu dolayısıyla nemin hissedildiği bir yer değildir, fakat Karadenizin hemen üst kısmında yer aldığı için, nemden nasibini bu yeşillikle birlikte almıştır.Ünyede yazın kızdıran güneşin denizde fazla buharlaşmaya yola açması Ünyede havayı bunaltır, bir zaman sonra yükselen hava-nem en zirve yer olan Akkuş dağlarına kadar gelir, burada farklı kutuplarda bulutların çarpışmasıyla sis ve yağmur oluşur, kışın soğuyan bulutlar kara dönüşür.Akkuş’ta nem oranı ortalama % 35’tir.Mesela Ankara’da nem oranı ortalama %25, İstanbul’da % 40, Ünye’de %50, Ordu’da % 55, Trabzon’da % 60’tir.Nem oranının %5 olması bile çok farkeder, hemen iklim ve bitki örtüsü değişir.Mesela Akkuş merkezde %35 nem varken, Tifi’de (Gökçebayır köyü) nem% 30’a düşer ve iklim-bitki örtüsü değişir, gürgenler azalır, pelit(meşe)-çam ormanları başlar,iklim karasallaşır.Akkuş’ta nemi ispat eden bir diğer husus sık sık görülen sistir.
                                         ***                                     ***                                     ***
     Geçen Pazar günü Gökçebayır şenliği için Tifi düzüne gittik. Fırsattan istifade gelmişken yanımda getirdiğim oltamı bir umutla Tifi çayına salladım, tabii tatlı su balığı akıllı, öyle oltaya hemen gelmiyor, getiremedik.Fakat baktım ki çay kenarında beş-altı delikanlı çocuk almışlar içkileri, kafa demliyorlar.16-17 yaşlarındalar..Yazık, çok yazık, niçin bu yaşta böyle? Fakat hemen hatırladım ki az önce Köydeki Bakkalın yan odasında türkü-şarkı söyleyerek pardon bağrışarak-çağrışarak içen büyükler kimlere örnek olacaktı ki? Ya geçen yaz son festivalde neydi o içki çılgınlığı? Sanki Gürgen festivali değilde, şarap,rakı falan festivali..Yöreleri tenzih ederim,dağın başında bir Akkuş değil burası, turistik Ege-Akdeniz kıyıları, Trakya falan! Bağırmak, nara atmak, kafayı bulup aile bireylerini kırmak-üzmek,içtiği tabiat parçasına içki şişelerini hemde kırarak bırakmak normal insan halleri midir? Düğünlerde bir gece önce verilen yemeklerde saat 10-11’den sonra sıra içki masalarının kurulmasına gelir, yani her düğünde her köyde içki içmek-içkicilere masa-içki ayarlamak adettenmidir? Bunlar Türk adetleri-örfleri arasında mıdır? Dini hassasiyetlerimiz mi yetersiz? Hakikaten niçin Akkuşumuzda içki içme oranı yüksektir? Bu normal midir?
                                        ***                                     ***                                     ***
    Bu durum hiçde normal değildir, derhal el atılması gereken bir tehlikedir.İlçe kaymakamlığı, Belediye, Milli eğitim, Müftülük ve diğer sorumlular el ele vermeli bu sorunun üzerine gitmelidir.Okullarda yıl içinde ekstradan bu konu anlatılmalı, doktorlarımız yada önemli-uzman kişiler getirtilerek içkinin zararlarını anlatan konferanslar verilmeli,ilçenin iki caddesi üzerine içkinin zararlı olduğunu anlatan afişler ve bez afişler asılmalı, camiilerde içkinin zararlarını ve niçin dinimizde yasaklandığı vaaz ve hutbelerde dile getirilmelidir.Aile büyükleri içki içen yakınlarını ve varsa aile bireylerini uyguın bir dille bu alışkanlıktan uzaklaştırmaya çalışmalıdır.Ben bundan böyle kendi adıma bu çabanın içinde omaya çalışacağım, zira hepimiz bundan sorumluyuz.Fakat yıllarca uyuduk, bu sorunu görmezden geldik, sigara kadar hatta daha fazla üzerinde durulması gereken bir konu bu, yasağa rağmen sigara insani bir durum, fakat içki öyle değil, hele (madem içiliyor)içmesini bilmeyen ve abartan bizim gibi toplumlar için çok ciddi bir durum!Anlatın çevrenize, içkinin her suçun ve cürmün tetikleyicisi olduğunu, zararlarını ve içkiye kadar Yüce Yaratıcımızın bize Su, Ayran,Şerbet,Meyve suyu,Soda, Kola, Gazoz,Hoşaf suyu gibi kimi yaratıcının eseri olan insan tarafından üretilen nice sayısız alternatif içecekler bahşettiğini..
                                        ***                                     ***                                     ***
    Akkuş’ta birkaç senedir farkına vardığım (dışarıdan insanlar daha kolay farkediyor) durum TEMBELLİK’tir. Müthiş tembeliz, kahveler sigara yasağına kadar doluydu, yakın köydeki insanlar nerdeyse her Allahın günü Akkuş’a geliyorlar, köylerinde yapılacak onca işi-çol çocuğu bırakıp bir şey varmış gibi ilçe merkezine geliyorlar,yazık çok yazık..Geçen sene köyde bir hafta çalıştım, bunu daha iyi anladım: Kadınlarımız dehşet eziliyor, tarla var kadın yapacak, mal var af buyurun kadın güdecek,çocuk var kadın bakacak,kirmite-oduna kadın gidecek,akşam misafir var kadın birşeyler hazırlayacak,kocasına yemek yapacak, evi temizleyecek sonra gelip kocadan küfür-hakaret yiyecek,OLMAZ BÖYLE ŞEY OLMAZ! Kadınlar size Allahın emanetidir, lütfen onlara insan gibi davranalım! Köyde kalsanız iş paylaşımı yapsanız, her gün Akkuşa geleceğinize çol çocuğun rızkını masalarda harcayacağınıza köyde mesela (raktıları) çitleri onarsanız,evin önüne oturacak ağaçtan birşeyler yapsanız,5-6 dana yapsanız,evin avlusunda, tarlanızda sebze yapsanız;hem aç kalmayacak hemde harçlığınız olacak!
                                        ***                                     ***                                     ***
    Herkes kamu görevi istiyor, herkes hazır iş peşinde,herkes oğlunu-kızını işe yerleştirmek için onu-bunu devreye sokuyor,fırsat bulunursa yasalar deliniyor, kurallar çiğneniyor!Fakat devletin ihtiyacı-alacağı belli!..Bir işe yerleşemezse bir iş gayreti, vasıf kazanma düşüncesi yok! Adam kahvehanede oyun oynuyor, yük boşaltılacak, ev taşınacak 50 lira yevmiye var’’şimdi işim var!’’ deyip, reddediyor, sonra beş parasız geziyor, belki borç arıyor.Bir tanıdığım anlatıyor,geçen bir göç taşındı arkadaş iki kişi tuttu yetmedi, bir saatlik iş var, birini çağırdık, arkadaş dedi ki’’cebimde 35 lira var, taşır mısın?’’ Adam,50 Liradan aşağı olmaz deyip, adamcağızı orada bırakıp gitmiş, yazık şu insaniyetsizliğe ve tembelliğe..Ya inşaatçılar ve diğer iş yapan bazıları? Akkuş’ta zaten inşaat maliyeti yüksek ,fakat çalışacak adam bulamıyorsun! Kardeşim, işsizsin, hurada 6-7 ay inşaat var, hazır yevmiye var,niye çalışmazsın? İnşatçılarımız geliyor,dört-beş gün çalışıyor,sonra: Bugün Cumartesi Pazar yapıcam çalışmam, bugün Pazar kafa yapacam olmaz, bugün düğün var,davet var dinlenecem çalışma yok!Böyle şey olur mu yahu? Sonra yıllardır bitmeyen inşaatlar! Geçen eski bir öğrencim aradı,İzmir’de inşaatta çalışıyorlar, anlatıyor, o sıcakta haftanın yedi günü çalışıyorlarmış, bazı haftalar bir gün tatil-dinlenme yapıyorlarmış! Bu ne tembellik,bu ne vurdumduymazlık? Çalışmadığın gün yevmiyeni kaybediyorsun, yoksun!Kışın ne yiyeceksin, o ekmek bekleyen ailene yazık değil mi? Sonra dışarıdan inşaatçı getirince kızıyorlar! Akkuş asla bir Trabzon, bir Rize gibi çalışkan insanlara sahip değil!Tabii bu arada bir diğer husus bu işsizlerin çoğu vasıfsız, ancak inşaat-yükleme-kazma işlerinden anlıyorlar, mesela kalifiye sıhhi tesisatçı yok Akkuş’ta..Yani Halk eğitimimiz derhal öğretici temin edip,yıl içinde vasıf kazandıracak meslek kursları açmalı,gençlerimiz İstanbul ve diğer şehirlere gitseler bile orada iş bulabilmeliler!
                                        ***                                     ***                                     ***
     Tabii bahsedecek çok şey var aslında..Aslı astarı olmayan, uyduranın bile inandığı bazı dedikodular, dedikodu alışkanlığı,Kahvehanelerde oturan birçok insanların bu boş dedikodularla uğraşmaları,bazı önemli insanlar-eski yöneticiler hakkında yalan-dolan rencide edici görevleriyle ilgili saçma iddiaları-ithamları (iftiraları mı desek?) ve bunlara inananlar,bu yanlış alışkanlıklar,Kur’an kurslarına ilgisizlik,hafızlık gibi çok değerli bir vasfın bu ilçe topraklarında bir türlü hayat bulamayışı v.s.
     İlçemiz sise-bazen yağışa rağmen yazın üç ay doyumsuz! Büyük-Küçük Kertil, Taşlıdere,Tifi,Çamiçi,Yaylalar,İstiklal caddesi voltası…Dikkatimi çeken bir güzellikte, yaklaşık iki yıl önce dikilen 100 Çınarın büyük çoğunun tutmuş olması-gelişmesi-yeşillenmesi ve İnönü Caddesine başka bir yeşil güzellik vermesi. Bu vesileyle bu çınarları caddedeki yol kıyısına diktiren eski Belediye başkanı Lütfi Efil’ide anmış olduk.
 Bahadır KAYIM

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar