29 Mart 2024 Cum

SAKLAMBAÇ

Biz, en çok saklambaç oynamayı sevmiştik…

SAKLAMBAÇ

Biz en çok saklambaç oynamayı sevmiştik..


Heyecan arayan küçücük kalbimizi bir tek o dindirebilirdi belki de. Elliye kadar sayarak geçen sürenin içinde, en güzel yere biz saklanırdık arkadaşlarımızın içinde…

Biz en çok saklambaç oynamayı sevmiştik..

Nedendir bilmem, ama en kuytu köşelerde daha rahat hissederdik kendimizi. Gizlemeyi, saklamayı, sessizce durmayı orada çok iyi öğrenmiştik, belki de…

Yüreğindeki sancıyı dışarıya yansıtmamayı, kalpte çıkan yangını sakinleştirme başarısını ve kırılan gönlü susturma çabasını o zamanlar hedeflemiştik herhalde…

Biz en çok saklambaç oynamayı sevmiştik…

İnatçı arkadaşların, tatmin olmaz hırslarının arasında, şımarık olanların, mızıkçılıklarının karşısında, oyuncağa doymayan zengin çocuklarının küçümseyen bakışlarının ortasında…

Biz en çok saklambaç oynamayı sevmiştik…

Ancak, aramayı değil, aranmayı tercih etmiştik. O yüzden saklanacağımız yerlerin çok iyi olması gerektiğini iyi bilirdik. Arkadaşların arasında oyunu en fazla ciddiye alan, bizdik. Bu yüzden en son bulunan ve en fazla saklanan kişilerdik. Arkadaşların bize gıcık olduklarını ve bazen oynamak istemediklerini de fark etmiştik.

Ama yine de biz, en çok saklambaç oynamayı sevmiştik…

Saklanma sırasında hayal kurmayı ihmal etmezdik. Çok para değildi derdimiz. Sadece başkalarına muhtaç olmayacak şekilde yaşamak isterdik.
 

İçerisinde nefrete yer olmayan bir dünya düşlerdik.

Kaderin karşımıza çıkaracağı imtihanları hesaba katmadan, her şeyin çok güzel olacağını zannederdik.

Tüm kötü düşünceleri, tüm korkuları, tüm kaygıları, tüm olumsuz senaryoları yüreğimizin en derin, en gizli yerlerine gömerdik.

Gerçekleşmesinden korktuğumuz her şeyi zihnimize saklamayı öğrenmiştik.

Belki de bu yüzden, biz, en çok saklambaç oynamayı sevmiştik.

Bir açık çaya, bir de saklambaç oynamaya hayır diyemezdik.

Bir de ekmek arası peynirden vazgeçemezdik.

Oysa hayat, “vazgeçilmez” dediğimiz nelerden vazgeçirmişti bizi…

Yaptığımız onca planın ardından kaç kez yüzümüze vurmuştu kader, cahilliğimizi…
 

Kaç kez kursağımızda kalmıştı hayallerimiz…

Kaç kez, başımıza gelmişti, “kimsenin başına gelmesin” dediğimiz…

Kaç kez, “sabır” deyip geçmiştik. Kaç kez “tevekkül iyidir” demiştik…

 “Herkesin bir derdi var, durur içerisinde” diyen türküyü yüreğimizde hissetmiştik.

O zamanlar, öğrenmiştik açık vermemeyi, o zamanlar öğrenmiştik dikkatli ilerlemeyi.

O zamanlar öğrenmiştik zamana karşı gelinmeyeceğini. O zamanlar öğrenmiştik yeri geldiğinde kaybetmeyi kabullenmeyi.

Soğuk-sıcak demeden, bahane üretmeden, kavga etmeden, kimseyi incitmeden, masrafa girmeden eğlenmesini bilmiştik.

Çünkü biz, en çok saklambaç oynamayı sevmiştik…

Orhan DOĞANGÜNEŞ

Bafra/Haziran 2014

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar