23 Nisan 2024 Sal

Ortaokul Öğrencisinin en az 40 Yıl Önceki Akkuş Anılarında Sizlere Bakınız Kimlerden Söz Edecek? Dedelerinizi Nasıl Anlatacak? Hüzün-Sevinç-Ahde Vefa Bu Yazıda (Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer)

Akkuş'un eski esnafları bakınız kimlermiş ve öğrenci gözü ile o insanlar

Ortaokul Öğrencisinin en az 40 Yıl Önceki

Akkuş Anılarında Sizlere Bakınız Kimlerden Söz Edecek?

Dedelerinizi Nasıl Anlatacak?

Hüzün-Sevinç-Ahde Vefa Hepsi Bu Yazıda

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer;

Geçmiş zamanı yaşamaktan inatla şimdiki anımı hibe ediyorum. Gelecek zaten piyango topu gibi ne getireceğini bilmiyorum.

Çocuk olduk, genç olduk, orta yaşı adımladık, ihtiyarlık eşiğine adım atarken dehşetle ve özlemle geriye baktım ki, arkada tek bir iz bile yok…

Ölümler gelip çatıyor, ne yaşlıya ne gence, belki yarın belki daha önce diyen şair gibi irkiliyorum. Kirlettiğim bir hayatın hesabını vermek adına bir mazeret bulamadığımı fark ediyorum. Ne çabuk, ani ve hazırlıksız büyüdüm, teferruatlarda saklı asıl gerçekler saklandı benden ve fark ettiğimde yalnızdım, hem de tek başıma…

İlk kasabaya gittiğimde hayal kırıklığı yaşamıştım. Yan yana dizilmiş köhne binaları görünce hayalimde yarattığım cennet benzeri şehir bombardımana tutulmuştu.

Daha on yaşımda kasabaya okula geldiğimde aileden uzak olmanın sorunları ile baş edemeyecek yaşta olduğumu bilmiyordum.

Akkuş idi kasabanın adı. Ortaokul, şimdiki hükümet konağına yakın ilkokul ile yan yana tek katlı küçük bir bina idi.

Sınıf başkanı Mustafa Görgülü, sınıfı susturmak adına masalara uzun bir cetvelle vururken kaza ile çini mürekkebin üstüme devrilmesine sebep olmuştu ve hayatımda bana alınan ilk takım elbisem boyanmıştı da, Sevim isimli arkadaşımız, annen kızar mı, dediğinde ne cevap vereceğimi şaşırmıştım çünkü annem köyde yaşamaktaydı. O köy ki, iki saat yaya yürünerek gidilebilecek bir uzaklıktaydı.

Okulun ağabeyleri vardı; Asım Tonkal, Şefik Tonkal, Sadık şahin ve şimdi adını hatırlayamadığım yaşça ve sınıfça önde olan ağabeylerdi.

Kasabamızın tek caddesi vardı ve bütün esnaflar bu caddede idi. Hatip’in fırınından çeyrek ekmek alır tahin kokan helva ile iştahla yerdik. Bazen Ferit’in fırınından eksik olmayan pide alırdık. Ali Gül’ün fırınına, bazen de Cafer’in fırınına mısır hamuru dolu tepsiyi pişirmeye verirdi birlikte kaldığım benden yetişkin olan arkadaşlarım.

En çok sevdiğim şey Cemal’ın kahvesinde hemen yan tarafındaki fırından aldığım ekşi maya ile yapılmış taze ekmeği çay ile yemekti. Lokantalar bir öğrenci için lükstü o günlerde.

İsmail ve İsa kardeşler babalarına ait kahvede koşuştururlarken aktif ve hareketli, çevrelerinde sevilirlerdi. Bahri Çam biraz agresifti ve açıkçası çekinirdik ondan. Azmi Bıyık amca gür sesi ve babacan tavırı ile güven verirdi insana. Fethi o zamanlar bakkalda yardımcı olurdu babasına ve şakalar yapardı bizlere. Makbule Hanım Azmi amcanın kızı idi ve sınıf arkadaşımızdı. O ve onun gibi olan arkadaşlarımızın varlıklı ve mutlu olmalarına gıpta ederdim. Mehmet Küçük, Ali Gümüş, Rafet Demirci hatırladığım bakkal işletmecileri idiler. Mehmet Efil’in dükkanı ise hem cam bulundurur hem de çok düzenli ve temiz idi. Tek kitap kırtasiye ise Hulusi Kentmen benzeri Kasım Güngör amcanındı. Bana Mühendis diye hitap ederdi muhterem eşi ile birlikte.

Okul hiçte güzel değildi benim için. Kızgın Necati hocadan, her an şamarı oturtacak yer arayan kadir Hocadan korkardım. Okul Müdürü Osman Hoca kibar insandı. Ekrem Hoca babacan ve sevecendi ama tatlı sert olması kendisine ayrı bir hava katıyordu. Zehra Hocaya âşıktım adeta. Türkçe derslerinde başarılı olmam belki de ona duyduğum sempatiydi. Celal kayım matematikte çok iyi idi. Ben başaramazdım matematiği ama talihin cilvesi olmalı ki hayatımı matematik esaslı bir meslekten idame ettirdim.

Çocukluğum uzun sürdü zira bırakmak istemiyordum bu safiyane dilimi ama yüzüme karşı, çocuklaşma, çocuk musun gibi azarlayıcı anlam taşıyan sözleri söylediklerinde büyümek zorunda olduğumu anlamaya başladım. Ancak hala çocukluk hislerimi yüreğimim zula bir köşesinde sakladım her zaman. Bazen çocukla çocuk olur derler ya, işte bu saklanmış duyguların sandıktan çıkarılmasıdır…

Ah o kasabam, öğle namazını fabrikanın borusu ile tayin eden, iftar vaktini aynı boru sesi ile duyuran, sırtını yüksek bir tepeye yaslamış eski kasabam… İlk sinemayı orada tanıdım. İlk platonik aşkı orada yaşadım. Her ne kadar küçük olsa da hayalime sığmayan enginlikleri orada gördüm…

Kim bilir o günü anımsayan, o günden kalan kaç insan var geçmişi yaşayan?…

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.

Veysel Şensoy

 

Okuma: 1305

Yorumlar (3)

 

SAf duyguların güzelliği
yazar Aytekin TONKAL , 31 Ekim, 2012

Veysel Abi bir insan geçmişini ve o masum tertemiz çocukluk duygularını bu kadarmı güzel anlatır. Gerçekten mükemmel anlatmışsın .İnsan keşke aynı duyguları ve aynı ortamı paylaşsaydım diye düşünmeden edemiyor en az sizin kadar heycan duydum. bu arada Asım amcamı dile getirmenizde ayrı bir duygu oluşturdu.

 
 

Herkesin mutlaka bir yanı sızılar..
yazar Veysel , 02 Temmuz, 2012

Altun kardeşim,
Değerli yorumun için teşekkür ederim. İnsanların mutlaka ortak yanları oluyor… Bu arada bir olay aklıma geldi. Bu ayniyle vaki oldu ve sizi temin ederim tek bir abartısı yoktur. Okula yeni başlamışım. Yıl 1967. Okulda bir müsamere olacak. Eşitlik ve Akıncılar grubu diye iki grup savaşı kalem mi kazanır, yoksa kılıç mı tartışması yapacaklar. Eşitlik grubu liderleri Şefik Tonkal ve Muammer Türkmen; Akıncılar grubu lideri Asım Tonkal ve arkadaşları. Eşitlikçiler kalemi, Akıncılar Kılıcı savunacaklar. Ben Eşitlik grubunun yanındayım ve bana bir görev verdiler. Akşam Asım gile gidip hazırlıkları hakkında bilgileri alıp Eşitlikçilere söyleyeceğim. Ben okulun en küçük cüzzeli ve en küçük öğrencisiyim ve çocuksu halimden dolayı zekam da küçümsenmiş olmalı ki, benden şüphelenilmez. Ben Asım Tonkal'ın kaldığı eve gidiyorum ama içeri girme cesaretim yok. Bekliyorum; erken dönsem vazifemi yapmamış olacağım, dönmesem kapıyı çalıp eve giremiyorum. Bekledim… Oyalandım… Sonra da bir ön sezi ile beyaz bir yalan uydurdum. Hazırlık yapan Eşitlikçilere: Bu Vatan Kimindir şiiri üstüne çalışyorlar dedim. Nasıl olsa yalanım ortaya çıkmayacak. Ancak, tartışma günü hiç unutmayacağım bir şey oldu. Evet Akıncılar bu şiiri okuyarak bu şiir üstünden tartışmaya katılmazlar mı? Şaşkındım ve bu anı hiç bir zaman unutmadım. Jürinin oyları ile Kalem seçilmişti….

 
gerçekler acıdır abi
yazar altun bayram , 02 Temmuz, 2012
sayın abim o kadar güzel bir konu ki benim hayatımı yazdığını zannettim, ben başka memlekette okudum esnafların ve okuyan öğrencilerin adıda aynı olsa işte benim hayatım diyecektim, aileden ayrı lokantaların öğrenciye lüks olduğu en lüks öğle yemeği taze ekmek arasına çeyrek yağ veya helvaydı bundan iyisi hafta sonu annemizin yaptığı yemeklerdi…… saygılarımla
 
 

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar