Din Eğitiminde Yaş Sınırı Kalksın
MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN ÜÇ VASİYETİ–3
Merhum Yazıcıoğlu’nun üçüncü vasiyet yerine geçen isteği, ülkenin gençliğinin inanç ve ahlak durumunu direkt etkileyen bir konu olup, Kur’an kurslarıyla ilgiliydi. İnsanlar ilk çağlardan beri bir dine-dinlere inanmışlar, açıklayamadıkları, fizik üstü-fizikötesi (metafizik) durumları, korkularını, hiçbir felsefenin dolambaçlı yollarının izah edemediği varoluşu ve dahi ölüm ötesini idrak için hep ulu bir nebi’nin peşine düşmüşlerdi. Ancak böyle rahatlamışlar, ancak böyle ruhları itminana ermişti. Zaten ilk insan da ne insan-maymun arası mağara da yaşayan bir varlık, ne de homo erectus idi, ‘kendisine ilim öğretilen’ şanlı bir nebi değil miydi?
DİN EĞİTİMİNDE YAŞ SINIRI KALKSIN!
1000 yıl süreceği iddia edilen ancak ne var ki, bugün aktörlerinin ortadan yok olduğu 28 Şubat gecelerinden kalan tortulardan biriside Din eğitiminde yaş yasağı getirilmesidir. Bu ise ülkemiz de, Din eğitimi ve öğretimine ciddi darbe vurmuştur. Devletimiz Laik’tir, fakat halkımızın % 90’ı müslümandır. (Efendim, halkımıznın %99’u müslümandır, sözü ülkede moda-ağızlar da sakız olmuş en büyük yalanlardan birisidir)Ve halkın önemli bir kesimi ibadetinde-taatında olmasa da, çocuğunun dinini öğrenmesini istemektedir. Okullardaki eksik ve haftalık bir saat Din Kültürü dersi (Din bir kültür müdür?) bu ihtiyacı karşılayamamaktadır.
Laiklik, din’in kurallarının kamu kurum-kuruluşlarında-devlet hukukunda geçerli olmaması kadar, devletin de halkının dinine-dini yaşantısına ve dini gereklerine karışmamasıdır. Demokrasi halkın sesine kulak vermektir, talebe cevaptır, o halde dini talep karşılanmalı, halk dinini sağlam kaynaklardan, yanlışa düşmeden-sakata gelmeden öğrenmelidir. Bugün 28 Şubat’tan beri gelen sakat ve zaten eksik Din Kültürü eğitimi, çocuklara pozitif etki yapmamakta, çocuk sosyal ve fen dersleri kadar manevi dünyası da doyurulması gerekmektedir. İşte bugünkü yozlaşan-yanlışlar içinde yüzen-büyük küçük tanımayan-takımına/sevdiği şarkıcıya put gibi tapan, kavgacı gençlikte (ki gençliğin önemli kısmını oluşturuyor) bu eğitimin eksikliği gün gibi ortadadır.
BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili merhum Muhsin Yazıcıoğlu, 2009 yılının Şubat ayında, TBMM’ine, din eğitiminde ilköğretim bitirme zorunluluğunun kaldırılması için kanun teklifi vermişti. Yazıcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 3. maddesinin 1. fıkrası ile Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 11. ve 14. maddesinde değişiklik öngören kanun tekliflerini TBMM Başkanlığına sunmuştu. Yazıcıoğlu, din eğitimine ilişkin kanun teklifinde, Kur`ân kursuna kayıt için ilköğretim okulunu bitirme mecburiyeti ile yaz tatilinde Kur`ân kursuna gidecek çocuklara uygulanan ilköğretim 5. sınıfı bitirme şartının kaldırılmasını önermişti. Buna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri dışında Kur`ân-ı Kerim ve meâlini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenler için Kur`ân kursları açacak. Ayrıca, küçük yaştaki çocuklar için tatillerde, Millî Eğitim Bakanlığı`nın denetim ve gözetiminde yaz Kur`ân kursları açılacaktı. Bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcilerinin talebine bağlı olacaktı. Teklifin gerekçesinde, bu uygulamanın dünyada sadece Türkiye`de olduğu belirtilerek, din eğitiminin önündeki yasakların kaldırılması gerektiği ifade edilmişti ve aslında olmayan bir yasağın 1999 MHP–ANAP–DSP hükümeti tarafından ek maddenin yürürlüğe girmesi ile kanunlaştırıldığını ifade etmişti. Yazıcıoğlu, bu tür yasaklamaların dünyada sadece Türkiye`de olduğunu belirterek, `Her şahıs, inanç özgürlüğüne ve itikadına uygun olarak (dini) eğitim hürriyetine sahiptir` demişti.
Hakikaten teklif çok yerinde olup, anladığım kadarıyla aslında üç ayrı kategoride Kur’an kursu açılmasını talep etmektedir. Buna göre:
a-Kur’an ve dini bilgileri öğrenmek için,
b-Kur’an-ı Kerim ve mealini öğrenmek için,
c-Hafız yetiştirmek için.
Çocukların yaz ayları özellikle şehirlerde boş geçmektedir, imkânı olmayan-köyüne yâda tatile gidemeyen-ailelerin çocukları internet kaffelerde kafa çürütmektedirler, hâlbuki Kur’an kursları eğer ehil ellerde ve pedagojik eğitimle birlikte yapılacak olursa çocuğa sadece dinini öğretmeyecek, sosyal olarak da gelişimine katkıda bulunacaktır. Bu vesile ile Kur’an kursları gözden geçirilmelidir. Kur’an dersleri yanında genel kültür ve spor dersleri de verilmelidir. Böylece çocuk yaz tatilini de boşa geçirmeyecek, hafıza taze kalacaktır. Bunun için yaş sınırı kalkmalıdır, zira ağaç yaşken eğilir, İlköğretimi bitiren öğrenciyi Kur’an kurslarına göndermek zordur. Bugün çok yerde yaş olayına karışılmamakta ise de yarın bir gün iktidar değişikliğinde ne olacağı belli olmayabilir, zaten bazı yerlerde sıkı kontrole devam edilmektedir. O halde bu meseleyi yasal olarak çözmek elzemdir. Özellikle hafızlık kaybolmaması gereken çok mühim bir değerdir. Kur’an her zaman kitap olarak bulunacak, ancak insanların hafızlarında da bulunması gerekecektir. Güzel sesli hafızlar, cemiyetin gülüdür, mübarek gün ve geceler dâhil çok yerde lazımdır. Ancak hafızlık, İlköğretimden sonra olmaz, erken-küçük yaşlarda başlanmalıdır.
Görüldüğü üzere, merhum Yazıcıoğlu çok önemli bir yaraya daha parmak basmış, kanun teklifi hazırlayarak bu konuda tarihi sorumluluğu yerine getirmiştir. Üstelik bu kanun teklifi vefatına yakın bir zaman da hazırlanmış, teklifin sonu ne olursa olsun, o üzerine düşeni yaparak, inşallah onun ecrini de alarak ahirete irtihal etmiştir. Daha önce zikrettiğimiz gibi ve onun hayatta iken dile getirdiği konuların bir hal çaresine bakmak-tekliflerini mümkünse yerine getirmenin ülke için ne yararlar getireceğini anlatmaya çalıştık. Bu üç konu artık onun vasiyeti yerine geçmiştir, halletmek bugünkü siyasilerin üzerine bir borçtur. Bizden hatırlatmasıdır. Lütfen üzerinde düşünülsün!
Merhum Yazıcıoğluna Yüce Mevlamızdan, Sevgili Rabbimizden rahmet diliyorum.
Bahadır KAYIM
