19 Nisan 2024 Cum

HASAT

İnsan ne ekerse onu biçer…Sevgi eken sevgi biçer, çalışan kazanır, seven sevilir, affeden effedilir, güldüren güler…..

 

 

***HASAT***
 
Deli ve kuru bir rüzgar eser Nisan ayında bu memlekette…Halk arasında “yaprak sıkısı” derler ki, hakikaten sıkı bir zaman dilimidir. Tabiat ana bir bir doğum öncesi hazırlığındadır..Öyle ya; söğütler yeşerecek, çimenler uzayacak, erikler çiçek açacak ve gürgen yaprakları tomurcuklanacaktır…
 
İşte böyle bir zamanda iner konulduğu yerden örümcek ağı bağlamış boyunduruk, tam dan (ahır) saklı öğendere bulunur, pas bağlamış saban göreve çağrılır ve tor tosunlar bir arabayı andırır besleri ile mesai başı yaptırılır.
 
Güneş ışığı henüz eğimlidir daha, hava sıcak ile ılık arası bir karardadır. Gençlik çağını andırır bir delilik hakimdir tabiata..Şöyle durup baktığınız zaman bir heyecan ve neşe hissedersiniz…Taze bir günün başlangıcı gibi, koca bir yaz mevsiminin de ilk kapı eşiğidir bu dem….
 
Koşulur yanyana öküzler boyun bağları olan boyundurukla, saban okunun uygun ayarı yapıldıktan sonra “yah..!” der Memed emmi… Sabanın bıçakları toprak tezeklerini devirirken öyle bir toprak kokusu yayılır ki sormayın… Ayağının biri eğeste öbürü üst basamaktaki, yüzü yılların kederli çizgilerini taşıyan Memed emmi, 30 santimlik saban aralığı ile koca bir tarlayı nasıl bitereceğini düşünmez bile, belki de hiçbirşey düşünmez….
 
Erken çıkmış sirken otunu kendine oyuncak yapmış ekim zamanı tarlaların süsü olan çocuk, ara sıra toprak altından çıkan altın sarısı patatesleri, başı ve sonu belli olmayan solucanları, talakçının kazma darbelerini, bir elinde mısır çorbası sitili, öbür elinde yemek sepeti sırtında mısır sapı taşıyan annesini seyreder ve bu anı ömrünün hiçbir devresinde unutmamak üzere aklına kazır…Ta ki; 30 sene sonra internet ortamında paylaşana dek….
 
Sürüm bitince buğday dolu kolçak kola takılır, yağmurun bereketli topraklara serpişmesi gibi, Memed emminin avuçlarından dökülür deli rüzgarın kurutmaya başladığı aynı bereketli topraklara…Sonra sürgü alır nöbeti…Düzler, harmanlar, karıştırır, buluşturur toprakla ekini…
 
Güneşler doğar batar, bulutlar geçer zamanın çemberinden bir gölge gibi, boy verir yeşil ekincikler…Tavşanlanır yağmur öncesi esen rüzgarlarda. Koyu yeşil bir renk alır gübre tatbik edilince… 
 
Bir bakmışsınız ki başak vermiş, altın sarısı olmuş yeşil ekinler..Eee, kösürenin orakları bileme zamanıdır artık..Babalar, abiler, amcalar, tüm mahalle bir imece ile sararlar ki ekin tarlasına karınca çalışkanlığı ile sormayın..”Ha buyurun”, “Kömür gözlüm” , “Al beri yandan” gibi nidalar birer komuttur..”Ha buyurun” la başlarsınız biçmeye, “Kömür gözlüm” ile deste tamamdır, atarsınız yere… Sıra sıra desteleri bağlamak da kadınların işidir..
 
Yemek vakti delici sıcaktan kaçmak için düz ve serin bir gölge bulunur…Bu tarla yemeklerinin lezzetini ancak başka bir tarla yemeği verebilir…. Cıvıl arasına saklanmış içinde cırtlık böcekleri uçuşan ayrana ne demeli..:))
 
Her koltuk altına ikişer üçer bağ alarak ekinler belli yerlere taşınır, önce cıvıl, ardından tömen ve höbek yapılır birer abide gibi. Zamanı gelince çözülür tekrar bu abideler, arabalara yığılarak boraşanları sıkılır, iplerinin gerginliği kontol edilir…Öküzlerin derin soluk sesleri arasında harman kaşına taşınır.. Ekinlere kurtuluş yoktur burada da höbek yapılır tekrar, ancak bunlar biraz daha büyük olurlar…
 
Sonra bir sabah vakti henüz Güneş doğmamışken, anneniz uyandırır sizi..Oğlum kalk yardım et bize…Başı bozulan höbeklerden ekin bağları harmandaki kütüğe konur, baba keser baltayla ikiye ayırır, hey gidi günler hey…
 
Bir “küt küt” balta sesi vardır bu vakitte birde çocuksu atan yüreğimin sesi…Bu ekin kokusu Cennet kokularından bir kokudur bence…İçinde haram olmayan, alın teri ve sabır kokusu başka ne ola ki..???
 
Harmana saçılıp eşit dağıtılan ekin bekler artık döveni sabırsızca…Bir felek çemberi gibi dönmeye başlar harman, dövenin hoş sesi arasında harman aktarır Hasan Dede…Saban, öğendere, ellik, orak artık nöbeti, döğen, sıyırgı yaba ve diğrana bırakmıştır… Hepsinin her mevsime has nöbeti ve sırası vardır..Bir onların türküsü inler tarlalarda, bir bunların sesi yankılanır harmanlarda..Haa akşam 4 çayını unutmayalım harmanda..Çökeleğin üzerine taht kuran pekmezin imparatorluk dönemidir bu dönem…
 
“Harman oldu” deyip, öküzler salıverinir ve toplanır ortaya mübarek…Samanlığın duvarına asılı ip ne yöne salınırsa o yöne savrulur dövülmüş ekin..Yabalar bir avuçlar altın sarısı ekini, bir savurur gökyüzüne, sonra ekin; samandan ayrılmış olarak düşer yer yüzüne…Yiğit baba alır gözeri, gözelerden geçirir taneleri…Dizine kadar ekine gömülmüş, ekin gözelleyen bir baba hayali kaç kişinin hafızasında yer tutuyor acaba bugün..?
 
Neyse sözün uzununa gerek yok…Dünya ekip biçmek üzerine kurulu…İnsan ne ekerse onu biçer…Sevgi eken sevgi biçer, çalışan kazanır, seven sevilir, affeden effedilir, güldüren güler…..
 
Selam ve sevgiler….
 
                                                               Y.Mürsel KARAYİĞİT

                                                               31 Mart 2009-Akkuş

 

 

Related Articles

1 Yorum

  1. KARAYİĞİT KARDEŞİM YAZINI OKUDUM ANLAYANA ÇOK ŞEYLER İFADE EDİYOR ANLAMAYANA DAVUL ZURNA DERLERYA AMA BEN ANLADIM HAFIZAMI TAZELETTİN GEÇMİŞİMİ HATIRLATTIN İNAN,Kİ ÇOK DUYGULANDIM YAZINI ÇOK BEĞENDİM GECEN YILLARIMI KISKANDIM ELİNE KALEMİNE SAGLIK HOŞ VE ŞEN KAL…

hasan gül için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar