Değerini Bilmek?
Bugün metroda meczup zannettiğim bir adamın yanındakilerle konuşmasını dinledim. "Nereye gidiyorsun?" sorusuna Yenikapı-Kirazlı yönünde olduğu halde "Mecidiyeköy" dedi, "Zeytinburnu da olur, fark etmez ya da Aksaray'da, Otogar'da da inebilirim" diye ekledi. Muhatap olan çocuklar çoğu kez kendinden emin şekilde gitmek istediği yere dair bindiği istikametin tersinde yerler söyledigi için gülmeye başladı, komikti; ancak bana çok acı geldi bu. Hem aklî dengesi pek yerinde değildi hem de hangi durakta indiği mühim değildi, her yer eviydi ve her yerde evsizdi çünkü. Hangi durakta inerse insin tehlike ve soğuk aynıydı onun için. Hangi durakta inerse insin kimsesizliğiyle beraber inecekti.
Yanındaki çocuktan 1 lira çay parası istedi. Çocuk 2 lira verdi, "Çok bu" dedi ve dua etmeye başladı. "Oralet bile içerim" dedi. Çocuk şakayla parasının yarısını isteyince geri vermek zoruna gitmedi ve çocuk şaka yaptığını söyleyince "Gülüyorsun bak, sen beni seviyor musun? Gülüyorsun sen bana!"
Epey muhabbet ettiler ve şakalaştılar. Sonra "Sana gömlek alayım mı? " deyince, "Ooo! Gömlek çok pahalı, ekmek al" dedi. "İçine peynir koyarsan da olur" diye ilave etti. Çocuk "Abi zeytin de alayım" deyince sinirlenerek "Yok yok, sakın! Zeytin çok pahalı" dedi.
Hiçbir şeyi olmayan adama her şey pahalıydı çünkü ve hatta benim gibi onun tehlikeli biri olduğunu düşünüp yanına yaklaşmayanlardan ve konuşmayanlardan, ondan korkanlardan sebep birinin ona gülmesi dahi pahalıydı.
Nereye gittiğini bilmeden son durağa kadar geldi. "Metronun hemen önünde gözlemeci vardı. Bari sıcak gözleme yese" dedim içimden. Kalabalığın dağılmasını bekledim. Çoktan gözden kaybolmuştu.
Peynir-ekmek yerken aklıma geleceksin amca. Zeytini beğenmeyenlere çok kızacağım. Eskimemiş gömleğini modası geçtiği için giymeyenler bana seni hatırlatacak ve kalbimiz seni üşüten havadan çok daha soğuk, çok daha sert yargılarımızla ısınmıyor ruhumuz.
13 Mart 2016
Mehmet GÜMÜŞ
mehmetgumusle@gmail.com