28 Mart 2024 Per

Akkuş’ta Dershane ve Yurt İnşaatı Başladı

Akkuş İlçesinde İlkler Yaşanıyor. Dershane ve Yurt Binası İnşaatına Başlandı. İlk Kazma Vuruldu. Hayırlı Olsun

Active Image

 

Güneydoğuda yaşanan Nevruz olayları bizleri üzdü?

 

Hak ve adaleti söylemekten bizleri ne alıkoyabilir ki?

 

Sevgili kardeşlerim; Sizinle tanışmama vesile olan www.akkusilcesi.com  yönetimine ve ailesine şükranlarımı sunarak yazıma başlamak istedim.  Son zamanlarda yoğunluğumdan dolayı ilk yazıma biraz ara vermek zorunda kaldım istemeyerek, hakkınızı helal ediniz.

 

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Nevruz olayları ülkemizi gerçekten üzmüş olup saygınlığı konusunda yara almıştır.

 

Bizler bu ülkede kardeşçe yaşamanın yollarını ararken buna zarar vermek isteyenlerin oyunları da bir o kadar alicengize dönüşmekte. Güneydoğu bölgesinde yaşayan,  Doğuda yaşayan, Batıda yaşayan, (Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut vs.)  yurdun neresi olursa olsun her karesince ikamet eden bizim kardeşimizdir, bizler yaşadığımız yerlerde nasıl ne şekilde olursa olsun ortak bir yaşam şekli oluşturmamız gereken yerde, tamamen çıkar amaçlı yaşam şekli ortaya koymaya başladık.

 

Ne olursa olsun iki kişinin yaşadığı her yerde problem vardır, birinin diğerine karşı olumlu veya olumsuz düşünceleri vardır, o zaman birlikte nasıl rahat bir yaşam biçimi sergilememiz gerek onun yollarını aramalıyız. Vatanı bölmek isteyenler var elbette, buna en iyi mücadele verme şeklide birlik ve beraberlikten geçmelidir.

 

“En öfkeli haliniz bile sizi adaletsiz olmaya sevk etmesin”  Sözünü söyleyen Peygamber efendimiz bizlere yetmekle birlikte büyük bir miras olmalıdır. Sözlerin sadece kulağa hoş gelmesi için söylemek yerine, içeriklerini yaşamalı ve tatbik etmeliyiz.

 

Güneydoğuda yaşanan olayların nedeni oluşturduğumuz araştırma heyetimizin hazırladığı Nevruz olaylarının raporunu görüşlerinize sunuyorum. Bu rapor orada hayatını kaybeden kişilerin aileleri, olaya tanıklık eden kişiler, Vali, Kaymakam, Emniyet müdürleri ve oranın Milletvekilleri ile görüşülerek hazırlanan rapordur.

 

Okuduktan sonra ilgi ve alakanızı çekeceğini, adalet ve hakkaniyet konusunda sözünüzün olacağını düşünüyorum. 26.04.2008

 

Selam ve Dua ile.

 

Mehmet Gümüş

 

mehmetgumusle@gmail.com

 

 

 

 

VAN – HAKKARİ – YÜKSEKOVA

 

2008 NEWROZ OLAYLARI

 

RAPORU

 

10.04.2008

 

Hazırlayanlar:

 

Av. Gülden SÖNMEZ (MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı)

 

M.Cüneyt SARIYAŞAR (MAZLUMDER GYK Üyesi)

 

Av. Abdulbasit BİLDİRİCİ (MAZLUMDER GYK Üyesi ve Van Şube Başkanı)

 

Av. Mehmet Ali GÜLTEKİN (MAZLUMDER Ağrı Şube Başkanı)

 

Av. Cihat GÖKDEMİR (MAZLUMDER İstanbul Şube Y.K.Üyesi)

 

Semiha KAYA (MAZLUMDER İstanbul Şube Y.K.Üyesi)

 

 

 

Mithatpaşa Caddesi No: 21/14 Kızılay/ANKARA

 

Tel: +90 (312) 4357795  Faks: +90 (312) 4357798

 

URL: www.mazlumder.org.tr E-mail: info@mazlumder.org.tr

 

 

 

GİRİŞ        :

 

21, 22, 23 ve 24 Mart 2008 tarihlerinde Van, Hakkari ve Yüksekova’da Newroz kutlamaları sırasında ve sonrasında meydana gelen olaylar üzerine İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) olarak insan hak ve özgürlükleri açısından yerinde inceleme ve tespitler yapmak üzere Genel Başkan Yardımcısı Av. Gülden SÖNMEZ başkanlığında, GYK üyesi M.Cüneyt SARIYAŞAR, GYK üyesi ve Van Şube Başkanı Av. Abdulbasit BİLDİRİCİ, Ağrı Şube Başkanı Av. Mehmet Ali GÜLTEKİN, İstanbul Şube Yönetim Kurulu üyesi Av. Cihat GÖKDEMİR ve İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Semiha KAYA’dan oluşan bir heyet oluşturulmuş ve adı geçen iller ve ilçeye heyet giderek çalışmalarını gerçekleştirmiştir. 

 

 

 

Heyet, Van, Hakkari ve Yüksekova’da resmi makamlar (valilik, kaymakamlık dahil), farklı sivil kuruluşların temsilcileri, mağdur ve mağdur yakınları, siyasi parti temsilcileri, barolar, sendika temsilcileri ile görüşmeler yapmış ve ulaşılabilen her türlü delili incelemiştir. Bu tespit ve değerlendirmeler ışığında işbu rapor hazırlanmıştır.

 

 

 

OLAYLAR  :

 

1. VAN

 

Her yıl yapılan Newroz Bayramı kutlaması için Van’da oluşturulan Tertip Heyetinin 22.03.2008 tarihi için Van Valiliğine yazılı başvuruda bulunduğu, valilik tarafından 19.03.2008 akşam saatlerinde, tertip heyetinin talep ettiği tarihte değil 21.03.2008 tarihinde yapılması yönünde şifahi cevap verdiği, Newroz’un 22 Mart’ta değil 21 Mart’ta, mutad yerde yapılmasını talep etmesi üzerine Van Belediyesi, Valiliğin yasaklama kararına dayanarak kutlama yeri tahsis etmekten vazgeçtiği belirtilmiştir.

 

İptal üzerine Newroz’u kutlamak isteyen halk, 22 Mart’ta DTP Van İl binası önünde toplanmaya başlamıştır.

 

22 Mart günü, Van’ın Cumhuriyet Caddesi ve bu caddeye çıkan ara sokaklarda çok fazla sayıda güvenlik görevlisinin ve araçlarının hazır bekledikleri, bu güvenlik güçleri ve araçlarının gücünün çok fazla olduğu, Newroz’u kutlamak üzere DTP il binasına doğru gitmek isteyen kişilerin güvenlik güçlerince engellendiği, DTP İl teşkilatı önünde yaklaşık 250 kişilik bir kitlenin toplanmış olduğu, sloganlar attığı ve ateş yakılmış olduğu, bu sırada güvenlik görevlileriyle DTP Milletvekilleri ve İl Yöneticilerinin kutlama hakkında güvenlik güçlerinin yetkilileriyle görüştükleri, görüşme ayaküstü devam ederken, güvenlik güçlerinin topluluğa yönelik hiçbir uyarıda bulunmaksızın panzer tabir edilen araçları kitlenin üzerine sürdüğü ve kitlenin üzerine gaz bombası atıldığı, emniyet güçlerinin coplarla ve küfürlerle kitleye saldırdığı, bu sırada kitleden bazı kişilerin güvenlik güçlerine taş attığı, topluluğun kaçışması üzerine olayların caddeye yansıdığı ve kutlamayla hiçbir ilişkisi olmayan, gündelik yaşantısı için caddede bulunan vatandaş ve esnafın da güvenlik güçlerince kaba bir şekilde darp edildikleri belirtilmiştir.

 

Bu olaydan bir saat sonra, yine DTP binası önüne gelen 25 – 30 kişilik bir gurubun slogan atmaya başlaması üzerine DTP Milletvekillerinin toplananları dağıtmaya çalıştığı esnada bu kişilere tekrar müdahale edildiği, etkisiz hale getirildikleri halde kabaca dövülmeye devam edildikleri, kaçanlarınsa güvenlik güçlerine taş attıkları, topluluğun dağılmasından birkaç dakika sonra güvenlik güçlerinin “DTP İl binasından kendilerine taş atıldığı” iddiası ile binaya girdikleri ve binaya yoğun bir gaz bombası atıldığı, binada ve dışarıda vatandaşlara aşırı güç kullanımının başladığı, kontrolsüz gözaltıların ve kaba dayağın gözlendiği ve bunun üzerine olayların Van’ın birçok mahallesine sıçradığı, büyüyen olaylara müdahalede, güvenlik güçlerinin gaz bombası, cop, su sıkmanın yanında, plastik ve hakiki mermileri rasgele ve bazı yerlerde de hedef gözeterek kullandığı, göstericilerin ise büyüklü – küçüklü taşları elle veya sapan benzeri aletlerle güvenlik güçlerine attığı, başkaca bir silah veya alet kullandıklarının görülmediği belirtilmiştir.

 

Van’ın muhtelif mahallelerine sıçrayan olaylarda güvenlik güçleri, olaylara karışan veya karışmayan ayrımı yapmaksızın, yaşlı, kadın, çocuk hiçbir ayırım da gözetmeksizin, aşırı, kontrolsüz bir güç kullanımına girişmiş, mahalle aralarında evlerin kapı, pencere ve camları güvenlik güçlerince kırılarak evlere gaz bombaları atılmış, bazı kadın ve kız çocukları saçlarından tutularak sürüklenmiş ve bu şekilde tüm Van şehrinde bir tedhiş havası yaratıldığı belirtilmiştir.

 

 

 

22.03. 2008 tarihinde Van’da yaşanan bu olaylar sırasında birebir tespit edilebilen vakalar şunlardır:

 

 

 

Zeki ERİNÇ (1975)   ; Evli 2 erkek 3 kız çocuğu babası olup, ayakkabı tamirciliği yapan, akrabalarının anlatımına göre, genel karakter itibariyle sessiz, sakin, hiçbir şeye karışmayan, ekmeğini kazanmanın peşinde olan biri olarak tanıtılmıştır. Olay günü Özbek fırını yakınlarında güvenlik güçleri tarafından vurularak bir ticari taksi tarafından SSK Hastanesine kaldırılmış ve yakınlarına haber verilmiştir. Zeki Erinç’in sağ kaburga altından giren kurşunun, karaciğer ve böbreğini tahrip ederek dışarı çıktığı, SSK Hastanesinde ameliyat edildikten sonra, Devlet Hastanesine kaldırıldığı tespit edilmiştir. Devlet hastanesinde 3–4 saat kaldıktan sonra Van Yüzüncü Yıl Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir. Gece saat 02.30 gibi hayatını kaybetmiştir.

 

 

 

Ramazan DAĞ, hamallık yaparak hayatını idame ettirdiği, olay günü işi gereği dışarı çıktığı ve olaylar sırasında güvenlik güçlerinin rasgele etrafa ateş açması sırasında vurularak Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetmiştir.   

 

 

 

M.Reşit KAPACA (1982), güvenlik güçlerinin rasgele etrafa ateş açması sırasında ayağından vurularak yaralanmış ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Mehmet ACIN (1983),  güvenlik güçlerinin rasgele açmış olduğu ateş sırasında kolundan vurularak yaralanmış Y.Y.Üniversitesi Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Ayhan NOYAN (1971), güvenlik güçleri tarafından kafasına ve yüzüne aldığı darbeler neticesinde baygınlık geçirmiş Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Hüsnü ABİ (1970),  güvenlik güçlerinin etrafa rasgele ateş etmeleri ve gaz bombaları atmaları sırasında başına isabet eden bir cisim sebebiyle yaralanarak Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Ferhat BARİĞ (1994) robokop tabir edilen güvenlik güçlerinin ateş etmeleri sonucunda bacağından yaralanarak yere düşmüş, çevredeki insanlar tarafından hastaneye kaldırılmış Van Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Harun GREVİ (1987), güvenlik güçlerinin attığı gaz bombalarından rahatsızlanarak uzaklaşmaya çalışırken sol karın boşluğundan vurularak yere düşmüş ve etraftaki insanlar tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Bedri IŞIK (1974) olaylar esnasında dışarıda oynayan özürlü çocuğunu eve getirmek üzere evinden dışarı çıktığında kar maskeli silahlı özel tim mensuplarınca hedef gözetilerek ateş açılması üzerine başından yaralanmış, yerden kalkmaya çalıştığında özel harekât timinden birisinin kafasına tekmelerle vurmasından sonra ambulansla hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Ayhan KURT (1980), olaylar sırasında gözünden silahla yaralanarak Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır.

 

 

 

Gülşen ASLAN (1987), evinin yanında akrep olarak bilinen güvenlik aracının içinden maskeli özel harekât tim mensupları tarafından etrafa rasgele ateş ettiklerini görmüş, bu sırada bir polisin kendisini hedef alarak silah doğrulttuğunu fark etmiş ve bu polisin ateş etmesiyle göğsünden silahla yaralanmış ve komşular tarafından komşusunun evine taşınmıştır. Arkalarından gelen özel tim mensuplarınca komşularının evlerinin camı kırılarak içeriye gaz bombası atılmıştır. Daha sonra içeri giren özel tim mensupları kardeşini copla darp etmiş, bu esnada Gülşen Aslan isimli bayan kan kaybından bayılmış ve daha sonra Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.

 

 

 

Selam YAŞAR (1995) olaylar esnasında evine yakın ekmek fırınından ekmek almaya gittiği sırada insanları kovalayan bir panzerin etrafa ateş açtığını, bu sırada kalçasından vurulduğunu beyan etmiştir. Etraftakiler tarafından Devlet Hastanesine kaldırılmış ve ameliyat edilmiştir. Ameliyat sonrasında kalçasından bir plastik mermi çıkarılmıştır. Resmi giyimli bir polis memuru tarafından hastanede ifadesinin alındığını belirtmiştir.

 

 

 

Mehdi KURT (1992), Muavinlik yaptığı garaja ellerinde cop ve kalaslarla güvenlik güçlerinin geldiğini, orada bulunan herkese saldırdıklarını, yaklaşık 10 kişilik resmi giyimli güvenlik güçlerinin cop ve kalaslarla kendisine vurduklarını, yere düşe-kalka korunmaya ve kaçmaya çalıştığını, korkuluk demirlerinin içine sıkıştırılıp tekrar dövüldüğünü ve bu esnada kendinden geçerek bayıldığını belirtmiştir.

 

 

 

Nazdar ASLAN (1958) olay günü evde temizlik yapmakta iken silah sesleri duyduğunu, bu sırada yatak odasının camından dışarı bakmak üzere odaya gittiğinde camın kırıldığını ve yatağın üstünde bir plastik merminin durduğunu, dışarıya baktığında polis aracını ve karşıda da çok sayıda polis ve asker gördüğünü belirtmiştir.

 

 

 

Aysel YAKIN (1958) olay günü evinde iken camlarının kırıldığını, içeriye gaz bombalarının atıldığını, bundan çok etkilendiğini, evin diğer girişinden dışarı çıkmaya çalıştığı sırada iki panzerin eve su sıktığını ve bu tazyikli su nedeniyle evlerin tüm camlarının kırıldığını ve maddi hasarlar oluştuğunu belirtmiştir.

 

 

 

Van’da yaşanan olaylar sırasında Zeki ERİNÇ ve Ramazan DAĞ hayatını kaybetmiş, yapılan tespitlere göre kesin olmamakla beraber 70 sivil, 18 polis olmak üzere toplam 88 kişi yaralanmıştır. Öte yandan yaralandığı halde, soruşturmaya tabii tutulacağı korkusuyla hastaneye başvurmayan çok sayıda yaralı ile de yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. 199 kişi de gözaltına alınmıştır.

 

 

 

2. HAKKARİ

 

Hakkari’de yapılan görüşme ve verilere göre;

 

Her yıl yapılan Newroz Bayramı kutlaması için oluşturulan Tertip Heyeti 22.03.2008 tarihi için Hakkari Valiliğine yazılı başvuruda bulunmuş, Valilik “talep edilen tarihten bir gün önce (21.03.2008) kutlamanın yapılması” yönünde cevap vermiştir. Tertip Heyeti, “kutlamaya katılacak konuşmacı ve müzisyenlerin talep edilen tarihe göre organize edildiği ve aksi halde kutlamayı gereği gibi sağlayamayacakları” gerekçesiyle 21.03.2008 tarihinde değil 22.03.2008 tarihinde yapılması hususunda bir dizi görüşmeler gerçekleştirmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda gelişme sağlanamamıştır.

 

 

 

22.03.2008 gününe gelindiğinde ise çarşı merkezinde toplanan 200 kadar kadın, erkek her yaştan kişinin Newroz ateşi yakarak halay çektikleri, bu esnada şehrin tüm giriş çıkışlarının panzerlerle kapatıldığı ve şehrin her tarafında kolluk kuvvetlerinin konuşlandığı, Kutlamacıların, “Kutlamadan sonra sakince dağılacaklarını” belirttikleri halde, özellikle çarşı merkezinden başlamak üzere, dağılın ihtarı yapılmadan kutlama yapanların üzerine panzerler, coplar ve gaz bombası atılarak ve tazyikli su sıkılarak saldırıldığını, bu noktadan sonra gösterici – halk ayırımı yapılmaksızın toptan halkın üzerine ateş açıldığı, birçok kişinin açılan ateş sonucu yaralandığı, yaralıların bir kısmının hastanelere gidebildiği, birçok yaralının ise hastaneye gittiğinde haklarında soruşturma açılacağı ve güvenlik güçlerince gözaltına alınacağı kaygısı ile hastaneye gidemediği, Özel Sevgi Hastanesindeki çoğunluğu çocuk olan hastaların ve üst katlarda oturan sakinlerin gaz bombalarından zehirlendiklerini ve hastaların nakledildiğini, İnsan Hakları Derneği Hakkari Şubesinin bulunduğu binanın bodrum katına sığınan çok sayıda insanın üzerine onlarca gaz bombası atıldığı ve bu kişilerin dışarıya çıkmasına da izin verilmediğinden, onlarca kişinin bodrumda baygınlık geçirdiğini, bunların ancak yarım saat sonra bodrumdan çıkartılarak hastanelere götürülebildiklerini belirtmişlerdir.

 

 

 

Güvenlik görevlilerinin aşırı ve orantısız güç kullanımı, ateşli silahla şehirde tedhiş havası yaratması üzerine olayların şehrin birçok mahallesine sıçradığı, şehrin birçok yerinde özellikle çocuklar ve kadınların şiddetli bir şekilde darp etmekle, şehirde yaygın olarak sokakta görülen herkesin darp edildiği ve karadan gaz bombası atıldığı gibi şehrin üzerinde dolaşan helikopterden atılan gaz bombaları ile bütün şehrin savaş alanına çevrildiği, güvenlik güçlerinin esnafa dahi “Apo’nun P…” şeklinde başlayan çok ağır küfürler ettiği, küfür ve hakaretin yaygın ve tahrik edici şekilde gerçekleştiği belirtilmiştir.

 

 

 

Olaylar sadece sokaklarla sınırlı kalmadığı, kolluk kuvvetlerinin evleri taşladığı, evlerin camlarını kırarak evlere gaz bombaları attığı ve evlere girerek evlerinin içinde kadın – çocuk dâhil olmak üzere insanları darp ettiği, evlerdeki eşyalara zarar verdiği, çok sayıda esnafın da dükkânlarında maddi hasar meydana geldiği, park halindeki otomobillerin camlarının cop ve taşla kırıldığı belirtilmiştir.

 

 

 

Bu olaylar esnasında 50 kişi hastaneye kaldırılmış,  7’si 18 yaşından küçük olmak üzere 28 kişi tutuklanmıştır. Hakkında soruşturma açılması korkusuyla çok sayıda yaralının da hastanelere gitmediği tespit edilmiştir.

 

 

 

3. YÜKSEKOVA

 

Heyetimizin bölgede yapmış olduğu temaslar, görüşmeler ve elde edilen verilere göre olaylar şu şekilde gerçekleşmiştir;

 

 

 

Newroz Bayramı kutlaması için Yüksekova’da oluşturulan Tertip Heyeti 23.03.2008 tarihinde kutlama yapmak için Yüksekova Kaymakamlığına 10 gün öncesinde yazılı başvuruda bulunmuş, Yüksekova Kaymakamlığı talep edilen tarihten iki gün önce (21.03.2008) kutlamanın yapılması yönünde cevap vermiştir. Bunun üzerine Tertip Heyeti “21.03.2008 tarihinde kutlama yapmayacaklarını” Kaymakamlığa belirterek “DTP ilçe binası önünde saat 10.00’da protesto amaçlı basın açıklaması yaparak toplanan kitleye durumu izah edeceklerini” belirtmişlerdir. Emniyet görevlileri tarafından “basın açıklamasına da müsaade edilmeyeceği” söylenmiştir. İlçenin giriş ve çıkışlarının asker ve polis tarafından kapatıldığı ve şehrin her tarafında kolluk kuvvetlerinin konuşlandığı belirtilmiştir. Bu esnada sadece polisin değil askeri birlik ve ayrıca kar maskeli ve uzun namlulu silahları bulunan güvenlik mensuplarının da görüşmelere yakın yerde bulunarak sürekli görüşmecileri taciz ettiği belirtilmiştir. Toplanan kitlenin halay çekme ve slogan atma dışında farklı bir pozisyonun olmadığı, o noktaya Şırnak’tan gelen milletvekilleri, ilçe belediye başkanının da olduğu heyetin gelmesi ile topluluğu selamlayarak konuşmalar yaptığı belirtilmiştir. Bu sırada DTP binasının karşı tarafında ateş yakılması ve güvenlik görevlilerine taş atılması üzerine güvenlik güçleri de o tarafa gaz bombası ve taş atarak karşılık vermiştir. DTP ilçe başkanı topluluğun dağılmasını istemiş ve topluluk mahallelere doğru dağılmaya başlamıştır. “Topluluk tamamen dağıldı” dendiği noktada, ne olduğu tespit edilemeyen bir sebeple kolluk kuvvetleri tarafından dağılmakta olan topluluğa yönelik ve ilçenin en kenar mahallelerine kadar yayılan ateşli silahlarla ateş etme, cop ve taş kullanma ve gaz bombalı bir müdahale başlamıştır.

 

 

 

İlçe merkezinden başlamak üzere ihtar yapılmadan topluluğun üzerine panzerlerle ve coplarla, gaz bombası atarak ve tazyikli su sıkılarak saldırılmıştır. İnsanların üzerine ateş açılmıştır. Birçok kişi yaralanmış ve bunların bir kısmı hastanelere gidebilmiştir. Birçok yaralı ise hastaneye gittiğinde hakkında soruşturma açılacağı veya polis tarafından gözaltına alınacağı kaygısı ile hastaneye gitmediğini belirtmiştir. Gözaltına alınanlar sadece yakalama esnasındaki darp ile kalmamış, kıpırdayacak konumda olmayanlar bile adliyeye sevk edilme sürecine kadar darp ve hakarete maruz kalmışlarıdır. Şehirde yaygın olarak sokakta görülen herkes darp edilmiştir. Bu sırada kolluk kuvvetlerinin yaygın bir şekilde kadın, çocuk dinlemeden darp ettikleri ve küfür ve hakaret ettikleri, küfür ve hakaretin yaygın ve tahrik edici şekilde gerçekleştiği belirtilmiştir. Olaylar sadece sokaklarda kalmamış kolluk kuvvetleri evleri taşlamışlar ve evlere girerek evlerinin içinde kadın çocuk dâhil olmak üzere insanları darp etmiş ve evlerindeki eşyalara zarar vermiştir. Ayrıca çok sayıda esnafın da dükkânlarında maddi hasar meydana gelmiştir. Kolluk kuvvetleri park halindeki otomobillerin camlarını cop ve taşla kırmıştır.

 

 

 

Yüksekova’da da Hakkari’de olduğu gibi halka yönelik ağır küfür ve hakaretler yaygın bir şekilde herkes tarafından dillendirilmiştir. Özellikle hakaret ve onur kırıcı muamele olarak dillendirilen cadde ortasında bir polisin “pantolonunu indirerek etraftaki herkese küfür niteliğinde hareket yapması” infiale yol açacak ağır bir hakaret olarak belirtilmiştir.

 

 

 

Öte yandan tüm bu olaylar sırasında göstericilerin de elle ve sapanla büyüklü küçüklü taşlar attıkları tespit edilmiştir.  

 

 

 

İkbal YAŞAR (1979), evli 2 çocuk babası olup, bu olaylar esnasında polis tarafından göğsünden vurularak o sırada bulunan bir taksi ile yakınları ve etraftakiler tarafından taksiye bindirilerek hastaneye götürülürken kolluk kuvvetlerince araç durdurulmuştur. Durdurulan araçtan araçtaki herkesin inmesi söylenmiş ve araçtaki herkes zorla araçtan indirilmiştir. Araçtan indirilen yaralı İkbal YAŞAR dahil herkes şiddetli bir şekilde cop, tekmelerle darp edilmiştir. Bu sırada bir polis tarafından “yaralı olduğunu ve öleceğinin” belirtilmesi üzerine o polisin de diğer polisler tarafından tepki gösterilerek itildiği belirtilmiştir. Bu arada İkbal Yaşar ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılmış ve akşam saat 18:00 sularında hayatını kaybetmiştir. Bu olayı yaşayan İkbal YAŞAR’ın amcası Süleyman Yaşar gözaltına alınmıştır. Süleyman Yaşar ile yapmış olduğumuz görüşme sırasında halen vücudundaki ekimozların siyah haliyle durduğu tespit edilmiştir. Hayatını kaybeden İkbal YAŞAR’ın gerek olay esnasında yanında olan amcası ve gerekse babası, eşi ve yakınları ile yapmış olduğumuz görüşmelerde ve medyaya da yansıyan verilere göre İkbal YAŞAR’ın ailesi cenazesini almak istemişlerdir. Ancak otopsisi yapılan İkbal YAŞAR gece 03:00 sularında ailesinin isteği dışında başka akrabalarının yanında bulunduğu şekilde kaymakamlık nezdinde güvenlik görevlileri tarafından kepçelerle açılan bir mezara konularak defnedilmiştir. 24 Mart 2008 de tekrar gerginlikler başlamıştır. İkbal YAŞAR’ın gizlice gece defin edildiğini öğrenen halk sabah 08:00 den itibaren DTP binasının önünde toplanmaya başlamıştır. Tekrar ilçede silah sesleri işitilmeye başlanmış, bu arada İkbal YAŞAR’ın ailesi, DTP milletvekilleri, İHD temsilcisi, yerel yöneticilerden oluşan bir heyet, Yüksekova Kaymakamı Mehmet ÜNAL ve o esnada Kaymakamlıkta bulunan Hakkari Valisi Ayhan NASUHBEYOĞLU ile görüşmeye gitmiş ve bu görüşmede cenazenin ailenin isteği doğrultusunda ve aile tarafından istedikleri yere defnedilmesi için cenazenin verilmesini ve böylelikle ilçedeki gerginliğin biteceği belirtilmiştir. Daha sonra ailenin Savcılığa başvurusunun avukatların da yardımı ile sonuçlanması üzerine mezardan çıkarılan cenaze aileye teslim edilmiş, cenaze işlemleri tamamlanarak ailenin talep ettiği şekilde mezarlığa cenazenin saat 14:00 sıralarında defni ile tüm gerginlik kesilmiş ve bütün ilçe halkı evlerine çekilmiştir.          

 

 

 

Savaş BABALITAŞ, 12 yaşındadır ve polisin saldırıları sırasında bir gözünü kaybetmiştir.

 

 

 

Yusuf BOZKURT, 43 yaşındadır. Yüksekova’da ikamet etmektedir. Olay günü evinin bahçesinde 4-5 polis tarafından evinin camı kırılıp kapısı tekmelerle açılarak evine zorla sokularak silah kabzası ile kafasının 4 yerinden yaralanmış ve tekmelerle darp edilmiştir. Evinde dövülürken 2 çocuğu polisler tarafından tuvalete kapatılmış karısı ve bir çocuğu  ise başka bir odada dövülmüştür. Çocuk yaştaki oğlu dövülerek gözaltına alınmıştır. Halen darp izleri kendisinin ve çocuğunun vücudunda bulunduğu heyetimiz tarafından tespit edilmiştir. Oldukça kısıtlı maddi imkanlarla yaşamını zor idame ettirdiğini söyleyen Yusuf BOZKURT kiracı olduğu bu evi ev sahibinin bu olaylardan dolayı boşaltmasını istediğini ve her yönden mağdur edildiğini belirtmiştir.

 

 

 

Yüksekova’da bulunan DTP milletvekilleri, ilçe başkanları ve diğer temsilcilerine yönelik güvenlik güçleri tarafından, hakaret içeren söz ve tavırlar olduğu, bu durumdan Hakkari Valisi Ayhan NASUHBEYOĞLU ve Yüksekova Kaymakamı Mehmet ÜNAL’ın yazılı olarak haberdar edildiği belirtilmiştir.

 

 

 

Fahrettin ŞEDAL, 32 yaşında evli 6 çocuk babası olup evinin giriş avlusunda karnından vurulmuş ve komşuları tarafından hastaneye götürülmek üzere bir battaniye ile taşınırken polis tekrar müdahale etmiş ve taşıyanları ve yaralı Fahrettin ŞEDAL’ı darp etmiştir. Fahrettin ŞEDAL hastaneye taşınmış ancak oradaki müdahale yetersiz kalmış ve VAN Devlet Araştırma Hastanesine kaldırılmış ve halen yoğun bakımdadır. Heyetimizin Fahrettin ŞEDAL’ı yoğun bakımda hastanede görmüş, doktoru ile görüşmüş ve aynı zamanda Yüksekova’da evine giderek olaya şahit olan komşuları ile de görüşmeler gerçekleştirmiştir.

 

Selim AKTAŞ, olaylar sırasında darp edilmiştir.

 

Ali ATALAY, polisin etrafa ateş açtığı sırada vurulduğu belirtilmiştir.

 

Reşat ÇAKIR, kolluk kuvvetleri tarafından darp edilmiştir.

 

 

 

Olaylar sonlandığında Yüksekova’da 1 kişi (İkbal YAŞAR) ölmüş, 4’ü ağır olmak üzere 11 kişi yaralanmış ve 20 kişi gözaltına alınmıştır. Yüksekova’da 20 kişi gözaltına alınmış ve daha sonra devam eden gözaltılar sonucunda 10 kişi serbest bırakılmış ve 15 kişi tutuklanmıştır.

 

 

 

2. TESPİTLER :

 

 

 

  1. Van’da Zeki ERİNÇ 23.03.2008 günü, Ramazan DAĞ 01.04.2008 günü Yüksekova’da ise İkbal YAŞAR 23.03.2008 günü hayatını kaybetmiştir. Her üç ölüm olayı da ateşli silah yaralanması neticesinde olmuştur.

     

 

 

Yüksekova’da İkbal YAŞAR’ın cenazesi önce ailesinin rızası dışında güvenlik güçlerince defnedilmiş, ailenin ısrarla talebi üzerine defnedildiği yerden çıkarılarak ailesinin rızasına uygun defnedilmesine izin verilmiş, aile bu süreçte mağdur edilmiştir. Zeki ERİNÇ’in de cenazesinin defninde aile belli saatte defin için zorlanarak mağdur edilmiştir.

 

 

 

  1. Van’da yapılan tespitlere göre kesin olmamakla beraber 70 sivil 18 polis olmak üzere toplam 88 kişi yaralanmıştır. Hakkari’de 50 kişi, Yüksekova’da 4’ü ağır olmak üzere 11 kişi yaralanmıştır. Öte yandan yaralanıp soruşturma korkusuyla hastaneye başvurmayan çok sayıda yaralı olduğu her 3 merkezde de tahmin edilmektedir.

     

 

 

  1. Yargıya başvuru hususunda mağdurların adil bir yargılanmayla muhatap olamayacakları ve daha fazla mağdur edilecekleri gerekçesiyle geri durdukları ve çekindikleri tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Bayram kutlaması şeklinde olan ve yasalara göre izne tabi olmayan ancak miting çerçevesine prosedüre uygun olarak talepte bulunulduğu halde Newroz kutlamalarının yapılmak istenilen günde yapılmasına izin verilmemesi tüm olayların çıkış sebebi olarak görünmektedir.

     

 

 

  1. Heyetimizin mülki amirler ile yapmış olduğu görüşmelerde tüm tespit ve iddialar kendilerine sorulmuştur. Görüşmelerimizde göstericiler ile ilgili “izinsiz toplanma, yasadışı propaganda ve slogan atmak” tüm bu olaylara gerekçe olarak sunulmuştur. Bunların aşırı bir şekilde orantısız güç kullanımına ve diğer tüm ihlallere gerekçe olamayacağı ancak suç işlendiğine dair bir durum (iddia edildiği gibi yasadışı propaganda ve slogan vb) söz konusu ise yakalama ve gözaltı ile yargıya intikalin yasalara uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiği hususu hatırlatıldığında ise tatmin edici bir cevaba ulaşılamamıştır.    

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da mülki amirliğin ve güvenlik güçlerinin görüşmeler sırasında olayların çıkması ve gerginliğin artmasında önleyici tutum içerisinde olmadıkları anlaşılmaktadır.

     

 

 

  1. Van’da uyarı yapılmadığı,  Hakkari’de “dağılın” ihtarı ile müdahalenin aynı anda gerçekleştiği, Yüksekova’da “dağılın” ihtarı olmadığı belirtilmektedir.

     

 

 

  1. Kolluk kuvvetleri tarafından halkın üzerine her üç bölgede de gaz bombası, taş, cop ve yine hedef gözetilerek ateşli silahlarla ve gerçek mermiler kullanıldığı, ayrıca Van’da plastik mermilerin kullanıldığı, göstericiler tarafından da taşla karşılık verildiği, Hakkari’de helikopterle şehrin her tarafına bütün halkı etkileyecek şekilde gaz bombası atıldığı tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Van’da 02.04.2008 tarihi itibariyle Newroz olayları ile bağlantılı olarak gözaltına alınan kişi sayısı 199’dur. Hakkari’de 7’si 18 yaşından küçük olmak üzere 28 kişi tutuklanmıştır. Yüksekova’da 20 kişi gözaltına alınmış ve daha sonra devam eden gözaltılar sonucunda 10 kişi serbest bırakılmış ve 15 kişi tutuklanmıştır.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da evlere, evlerin dışındaki çanak antenlere, camlara kapılara taş, sopa, cop ve tekme kullanarak güvenlik güçlerince saldırılmış, evlerin içine girilmiş, evlerde kadınlar ve kız çocukları da darp edilmiştir.

     

 

 

  1. Sokaklarda, evlerde, işyerlerinde, okullarda ve her yerde her türlü küfür, hakaret ve tehdidin kolluk kuvvetleri tarafından önlerine gelen herkese yapıldığı, bu küfürlerin daha çok “sinkaflı” küfürler olduğu, açık ve ağır küfürler olduğu, bu küfürlerin namusa yönelik olduğu, küfredilirken kadın, erkek, çocuk yaşlı ayrım gözetilmediği, yine en çok kullanılan küfür ve tehdidin “Aponun p…leri”,  “o…… çocukları”,  “size burayı mezar edeceğiz” ve benzeri olduğu, Yüksekova’da ise bir polis memurunun umum halka karşı pantolonunu indirerek çıplak vaziyette küfür niteliği taşıyan hareket yaptığı beyan edilmiştir.

     

 

 

  1. Hastane önlerinde ve içinde asker ve polisin yoğunlukla bulunduğu, yaralıların hastaneye gitmekte güçlük çektiği ve birçok yaralının da hastanelere gitmekten sorgulanma ve suçlanma kaygısı ile geri durduğu, Hakkari’de çok sayıda yaralının gittiği Özel Sevgi Hastanesine polisin copla hastanenin camlarına saldırdığı, gaz bombalarının etkisi ile orada yatan çoğunluğu çocuk olan çok sayıda yaralının hastaneden başka yerlere nakledilmek zorunda kalındığı tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Hakkari merkezde Cüneyt ERTUŞ isimli çocuğun görüntülü olarak belgelenmiş şekilde polisler tarafından kolunun kırılacak şekilde büküldüğü, halen Cüneyt ERTUŞ’un o kolunu kullanamadığı ve kendisinin tutuklu bulunduğu tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da yakalanan çocuk ya da büyük herkesi, etkisiz hale getirmenin çok çok ötesinde öldüresiye dövüldüğü, Van’da Mehdi KURT’un 10 polis tarafından ortaya alınarak birbirlerine pas ederek hep beraber cop ve kalaslarla dövdükleri, demir korkulukla sıkıştırılarak darp edildiği, benzeri fiilin birçok yerde gerçekleştiği tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Hakkari’de Memursen Şube Başkanı Abdulcebbar YAKAR’ın evine polisler tarafından saldırıldığı, kapı ve camlarının kırıldığı, maddi hasara uğradığı mahkeme yoluyla durumun tespit edildiği görülmüştür.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da çok sayıda işyerinde maddi hasar meydana gelmiş, olaylar nedeniyle 3 gün boyunca işyerlerini açamayan esnafın müspet maddi zarara da uğramış, çok sayıda özel araç maddi hasara uğramıştır.

     

 

 

  1. Yüksekova’da vefat eden İkbal YAŞAR’ın amcası Süleyman YAŞAR, yaralı yeğenini hastaneye götürürken küfür ve hakaretle darp edilerek gözaltına alınmıştır. Halen darp izlerini üzerinde taşıdığı Heyetimiz tarafından tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Polisin saldırıları sırasında 12 yaşındaki Savaş BABALITAŞ adlı çocuk bir gözünü kaybetmiştir.

     

 

 

  1. Yüksekova’da Yusuf BOZKURT, evinde kendisi, eşi ve çocukları darp edilmiş, küfür ve hakarete maruz kalmış, evinde maddi hasar meydana gelmiştir. Heyet halen darp izlerinin kendisinin ve çocuğunun vücudunda tespit etmiştir.

     

 

 

  1. Bölgede bulunan milletvekillerine ve DTP temsilcilerine, yerel yöneticilere güvenlik güçleri tarafından hakaret edilmiş, yetki sınır ve sorumluluğunu aşan tavır ve davranışlar sergilenmiştir.

     

 

 

  1. 32 yaşında, evli 6 çocuk babası olan Fahrettin ŞEDAL, evinin giriş avlusunda güvenlik güçlerince ateşli silahla karnından vurulmuş ve komşuları tarafından hastaneye götürülmek üzere bir battaniye ile taşınırken polisler tekrar müdahale etmiş ve taşıyanları da Fahrettin ŞEDAL’ı da darp etmiştir. Fahrettin ŞEDAL hastaneye taşınmış ancak oradaki müdahale yetersiz kalmış ve VAN Devlet Araştırma Hastanesine kaldırılmış ve halen yoğun bakımdadır. Heyetimiz Fahrettin ŞEDAL’ı yoğun bakımda hastanede görmüş, doktorları ile görüşmüş ve aynı zamanda Yüksekova’da evine giderek olaya şahit olan komşuları ile de görüşmeler gerçekleştirmiştir.

     

 

 

3. KANAAT :

 

Heyetimiz yaşanan olaylarla ilgili olarak ulaşmış olduğu tüm verilere dayanarak aşağıdaki kanaatlere ulaşmıştır.

 

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da Newroz kutlamalarının yasal olarak izne tabi olmadığı halde izne tabiymiş gibi değerlendirilerek mülki amirlik ve kolluk kuvveti eliyle engellendiği için toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının ihlal edilmesiyle olaylar ve ihlaller başlamıştır.

     

 

 

  1. 3 kişi hayatını kaybetmiş, Van ve Yüksekova’da yaşam hakkı ihlal edilmiştir.

     

 

 

  1. Hedef gözeterek ve sonuçları öngörülebilir şekilde halkın üzerine ateş açmakla, öldüresiye darp edilmekle, ölüme sebebiyet verilecek şekilde taşlar ve coplar kullanmakla, gaz bombalarının nefes alamayacak şekilde çok fazla kullanılmasıyla, panzerlerle Van, Hakkari ve Yüksekova’da çok sayıda kişinin yaşam hakkı tehdit edilmiştir. 

     

 

 

  1. Göstericilerin, kullandıkları bazı taşlarla, muhatabın hayati bölgelerine gelmesi durumunda yaşam hakkını ihlal edebilecek durumları olduğu tespit edilmiştir.

     

 

 

  1. Birçok kişi haksız olarak gözaltına alınmıştır.

     

 

 

  1. Adli tıp incelemelerinde kolluk kuvvetlerinin bulunmaması gerekliliği kuralı ihlal edilmiştir.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da ev, işyeri ve araçlara yapılan fiziki saldırılarla, konut dokunulmazlığı ve mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da yapılan sözlü ve fiili küfür, hakaret ve tehditler onur kırıcı muameledir.

     

 

 

  1. Yaralıların hastanelere ulaşmalarının önünde fiziki ve psikolojik engel oluşturulması yaşam hakkına tehdittir.

     

 

 

  1. Hastane yakınında ve hastane içerisine gaz gidecek şekilde gaz bombası atmak hastalar açısından yaşam hakkının tehdididir.

     

 

 

  1. Yakalanmadan başlayarak gözaltına alınma sürecinde gözaltına alınanların tamamına yakınına işkence ve kötü muamele yapılmıştır. Cüneyt ERTUŞ’a yönelik kolunun kırılacak şekilde bükülmesi insanlık dışı, zalimane muamele olup işkence olarak değerlendirilmesi ve cezalandırılması gerekir.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da aşırı ve orantısız güç kullanması ile kolluk kuvvetleri halkın güven içerisinde yaşama hakkını ihlal etmiştir.

     

 

 

SONUÇ :

 

Heyetimiz; Van, Hakkari ve Yüksekova’da resmi makamlar (valilik, kaymakamlık dahil), farklı sivil kuruluşların temsilcileri, mağdur ve mağdur yakınları, siyasi parti temsilcileri, barolar, avukatlar, sendika temsilcileri ile görüşmeler yapmış ve ulaşılabilen her türlü delili incelemiştir. Bu tespit ve değerlendirmeler ışığında tüm bu hususları ve aşağıdaki sonuçları idare ve kamuoyunun dikkatine sunmuştur.

 

 

 

  1. Yukarıda sayılan tüm hak ihlallerinde ve açıkça yasalara göre suç olan eylemlerde sorumluluğu olan tüm kamu görevlilerin hakkında idari ve adli soruşturmanın başlatılması ve sonuçlandırılması sağlanmalıdır. Soruşturmanın selameti açısından sorumlularının hemen açığa alınmaları gerekir.

     

 

 

  1. Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. “Suçsuz bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir.” Yaşam hakkının ihlaline sebep olabilecek her türlü tasarruflardan kaçınılmalı ve bu ihtimalin bulunduğu zaman ve zeminlerde yaşam hakkının korunmasına yönelik irade ortaya konmalıdır.

     

 

 

  1. Van, Hakkâri ve Yüksekova’da güvenlik güçleri aşırı bir şekilde orantısız güç kullanmıştır. Oysa ortada göstericiler ya da herhangi bir kişi suç işlemiş olsa dahi –ki iddialara göre yasadışı propaganda ve slogan atmak gerekçe gösterilmektedir-kolluk kuvvetlerinin görevi, tespit ettiği şüphelileri yasalara uygun şekilde yakalayarak yargı önüne çıkarmaktır. Söz konusu olaylar esnasında kolluk kuvvetleri uygulamaları ile cezalandırma yapmış ve bu cezalandırmada da ayrım yapmaksızın nerdeyse tüm halkı karşısına almıştır.

     

 

 

  1. Van, Hakkari ve Yüksekova’da kadın ve çocuklara yönelik özellikle evlere de girilerek küfür, hakaret, darp kullanılmasında Heyetin yapmış olduğu görüşmelerde birçok mağdurun ve kuruluş temsilcilerinin Başbakan Tayyip ERDOĞAN’ın 01 Nisan 2006 tarihinde yapmış olduğu konuşmasında “Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa, kim olursa olsun, eğer terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu yapacak” cümlesinden sonra güvenlik güçlerinin kadın ve çocuklara çok acımasız davrandıklarının belirtilmesi düşündürücüdür. Savaş ortamlarında bile kadınların ve çocukların tüm hukuk sistemlerince korunduğu göz önünde bulundurulduğunda, Newroz’da yaşanan kadın ve çocuklara yönelik kaba dayak, küfür ve şiddetle ne amaçlandığı anlaşılamamıştır.

     

 

 

  1. Başkaca birçok ilde Newroz kutlamaları yapılmış ve kutlamalar yasaklanmadığı için olay olmamış ve kimse zarar görmemiştir. 

     

  

 

  1. Tüm bunlardan yola çıkarak yukarıda izah edilen tüm hususlarda mağdur olan ve olduğunu iddia eden tüm insanlar için MAZLUMDER olarak tüm ilgili ve yetkili kurumları göreve davet ediyor ve adaletin sağlanması için takipçi olacağımızı ilan ediyoruz.

     

Av. Gülden SÖNMEZ (MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı)

 

M. Cüneyt SARIYAŞAR (MAZLUMDER GYK Üyesi)

 

Av. Abdulbasit BİLDİRİCİ (MAZLUMDER GYK Üyesi ve Van Şube Başkanı)

 

Av. Mehmet Ali GÜLTEKİN (MAZLUMDER Ağrı Şube Başkanı)

 

Av. Cihat GÖKDEMİR (MAZLUMDER İstanbul Şube Y.K.Üyesi)

Semiha KAYA (MAZLUMDER İstanbul Şube Y.K.Üyesi)

 

Related Articles

3 YORUMLAR

  1. akkuş ya yapılan akkuş a kalır bunun dışındaki hiçbir şeyin bizlere bir faydası olmaz bu yüzden bu ve benzeri olaylara önderlik eden insanların kesinlikle desteklenmesi ve yardımcı olunması gerekmektedir. akkuş biryerlere gelecekse yine akkuşlular sayesinde gelecektir.

  2. AKKUŞ DA GERCEKTEN AKKUŞ DA KAZANIP AKKUŞ A YATIRIM YAPAN ESNAFLARIMIZDAN BİRİ OLAN ATİLLA GÜL ABİMİN BASLATMIŞ OLDUGU ÇALIŞMA VE DERNEK ÜYELERİNİN BAŞARILI CALIŞMALARI GERCEKTEN TAKTİRE SAYAN YANLIZ AKKUŞ DA EKSİKLİĞİNİ DUYDUGUMUZ EN BUYUK SIKINTIMIZ İŞSİZLİK DİLERİM Kİ BU BASARILI İŞ ADAMLARIMIZ BİR GUN DE BU SIKINTIYA CARE BULURLAR VE AKKUŞ UN KAYNAKLARINI ARASTIRIP GUZEL BİR FABRIKADA SONUC ÜRETİLİR .. GELİNEN SON NOKTADA AKKUŞ DA NUFUS AZALMASINA NEDEN OLAN EN BUYUK FAKTÖRLERDEN BAZILARI EGİTİM SAGLIK VE İŞ İDİ EĞİTİM BİR NEBZE CÖZÜLDÜ SAĞLIK BİR NEBZE CÖZÜLDÜ AMA İŞSİZLİK KONUSUNDA ATILAN BİR ADIM YOK VE BU EN BUYUK ETKEN ORTADFAN KALDIRILMADIGI TAKTİRDE GUZEL İLÇEMİZ GUNDEN GUNE İÇİNDE SADECE EMEKLİ HEMSERİLERİMİZİN YASADIGI BİR YER HALİNE GELECEK GENC NUFUS İŞSİZLİK NEDENİ İLE GUNDEN GUNE AZALMAKTA BU DURUM EN COK ESNAFLARIMIZI ETKİLİCEK CUNKU NUFUSUN OLMADIGI YERDE TİCARET DE OLMİCAKTIR … SAYGILAR SUNUYORUM BU TUR DERNEKLERİMİZİN CALIŞMALARINDA BASARILARINI DİLERİM ..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
18AboneAbone Ol

Çok Okunanlar